'Reform' paketinden hayal kırıklığı çıktı

'Reform' paketinden hayal kırıklığı çıktı

Her zaman bir hikâyeyi en çabuk satın alarak 'paraya dönüştürme' iştahı olan mali piyasalar, bu açıklanan 'reform' sunuşuna prim vermedikleri gibi, hayal kırıklığını da fiyatlara yansıtmış oldular.

Önceki gün açıklanan ‘64. Hükümet Eylem Planı’ ki açılımı ‘icraatlar, reformlar’ olarak geçiyor, hayal kırıklığı yarattı. Doğrusu, dün Başbakan Davutoğlu tarafından açıklandıktan sonra ‘sinema salonunda kısa süreli bir gösterimden sonra, film bitti mi, yoksa ara mı verildi?’ tereddüdü yaşayan bir seyirci gibi hissettim. Hayır, açıklanacak başka bir plan ya da takvim yoktu; hepsi buydu.

İki kesimden ne düşündüklerini sordum; iş kesiminden bir temsilci hayal kırıklığından başlayarak, ‘bunun sonu bu şekilde nereye gider, bilmiyorum?’ diyordu. Londra’daki finans çevreleri de, Güney Afrika’daki piyasa kopuşunu işaret ederk, reformsuz Türkiye’deki gidişatın işareti olarak görüyordu. Önceki gün, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Zuma, mali disiplin ilkesinden ayrılmayan maliye bakanını görevden alıp yerin pek de tanınmayan birini getirdi. Rand yüzde 9’a yakın değer kaybetti.

Türkiye’nin seçim sonrası kavşak noktası, reform ajandası idi. Uluslararası yatırımcılardan, dereceleme kuruluşlarına kadar dikkatle bu bekleniyordu. 

Konuştuğum bir analist, seçim vaatleri ile reform niyetine kamuoyuna sunulan başlıkların bir arada açıklanmasının da hatalı olduğunu söylüyor. Nitekim ‘güçlendirilmiş’ seçim vaatlerinde muhtarlara asgari ücret düzeyinde ücret ödenmesi, polislerin ve jandarma uzman çavuşların maaş göstergelerinin ayarlanması gibi maddelerin yer alması, referandum öncesi popülist ‘tohumlama’ olarak nitelendiriliyor.

Açıklanan maddelerin reform değil de, reform niyetine sunulduğuna iyi bir örnek, önemli sayılabilecek iki maddenin içeriğinde çok açık biçimde görülebiliyor. Biri gelir ve kurumlar vergisi yasalarının birleştirilerek yeni gelir vergisi yasasının çıkarılması. Haziran’a kadar çıkarılacak. Peki, ne yapılacak? Neyi sağlayacak? Bilmiyoruz. Genel geçer sözler yer alıyor; “mükellef odaklı, etkin, verimli ve adil bir vergi sistemi oluşturulması”.

İş dünyasında taraflar arasında önemli bir sorun olan kıdem tazminatı sorununda, “Kıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü amacıyla ilgili sosyal taraflarla istişare içinde gerekli mevzuat düzenlemesi yapılacak” deniyor. Ne yapılacak? Bilmiyoruz. Ne yapacağını hükümet de bilmiyor. Ama Mart 2016’ya kadar yapacakmış. Bu madde, Kasım 2014’de açıklanan eylem planında da vardı; Ocak 2016’ya kadar çözüm bulunacağı vaadi vardı. Sahi biraz mesafe alınmış olması gerekirdi değil mi? Hayır, aynı biçimde ve hala ‘ne yapacağını bilmeyen, ama çözüm aranacak’ bir madde olarak aynısı söyleniyor.

İşte bu örnekteki gibi ‘reformların’ ülkenin önünü açacak, sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak adımlar olduğu ikna edici mi? Hayır.

Bu ‘reform’ ajandasının kredibilitesini sorgulamak için biraz geriye gidelim. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık görevini üstlendiği 62. Hükümetin Kasım 2014’de açıkladığı bir dizi ‘reform’ vardı anımsarsanız; ‘25 dönüşüm alanı, bin 350 eylem’ içeren bir plan açıklanmıştı. Her bir eylemin de tarihlenmiş süresi vardı.

Önceki gün bu eylem planından bahis yoktu. Sadece şu yapılmış; 64. Hükümet Eylem Planı içine zerk edilerek unutturulmuş. Kimi Kasım 2014 eylemleri yeniden bu metne yerleştirilirken, kimi Kasım eylemlerinin vade tarihi öne çekilerek ve cümlelere ‘takla attırılarak’ yeni bir eylem gibi metne eklenmiş.

Soru şu; Kasım 2014’de Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan bu 1,350 eylemin tam 305 adedinin ‘bitiş tarihi’ ‘Aralık 2015’ olarak gösteriliyordu. Hangileri, kaç adedi yerine getirildi?

Nihai soru da şu; 64. Hükümet Eylem Planı bir anlam bütünlüğü içinde büyümeye ivme verecek bir çerçevede ve sürdürülebilir büyümenin kapısını açacak içerikte mi? Çok açık ki, değil. “Ülkeye reform ajandası’ geldi heyecanı yarattı mı? Hayır. Ne yazık ki ‘reform’ sözünün içini de boşaltmış durumdayız.

İşte bu yüzdendir ki; her zaman bir hikâyeyi en çabuk satın alarak ‘paraya dönüştürme’ iştahı olan mali piyasalar, bu açıklanan ‘reform’ sunuşuna prim vermedikleri gibi, hayal kırıklığını da fiyatlara yansıtmış oldular.

Özet şu; bağımsız bir para politikası çerçevesi olmayan, etrafındaki komşuları ile fena halde kavgalı, uluslararası finansal koşullarda ortaya çıkan sıkılaşmaya karşı kendi reformlarını temenni düzeyinde bırakan ülke fotoğrafı hiç de iyi olmadı.

UĞUR GÜRSES / RADİKAL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.