Neden Davutoğlu?

Neden Davutoğlu?

Erdoğan, Çankaya'da iken Gül Başbakanlık koltuğuna otursaydı veya partinin başına geçseydi; başkanlık sistemine karşı bir tavır içine girmeyi tercih edebilirdi. Bu nedenle iki lider arasında ciddi bir kriz çıkabilir, Erdoğan'ın kafasındaki denklemler gerç

ORAL ÇALIŞLAR / RADİKAL

Tayyip Erdoğan'ın tercihi Ahmet Davutoğlu oldu. Birkaç yıldır kafalarda soru işareti olarak duran, "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı makamına çıkarsa, partinin başına kim geçer?" sorusunun cevabı artık netleşti. Şunu belirtelim: Birçok insanın beklentisi (ve belki tercihi); kısa bir süre öncesine kadar, Ahmet Davutoğlu yönünde değildi. 

Gerçi, Davutoğlu ismi yaklaşık 2-3 yıldır, bazı kulislerde geçiyordu, ama önemli bir kesimde de, farklı tahminler (özellikle Abdullah Gül) ağır basıyordu... Hatırlayalım: 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Tayyip Erdoğan'ın Abdullah Gül'ü “kerhen” Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği; birçok çevrenin dilindeydi. Bu durum, "Erdoğan istemese de, yine de Gül'ün Başbakanlık koltuğuna oturabileceği" yönünde tahminlere yol açıyordu. 

GEÇİCİ DEĞİL KALICI

Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninden bir gün önce, AK Parti Genel Kurulu'nun toplanacağı açıklandı. Sonra, Ahmet Davutoğlu ismi öne çıkmaya başladı. Davutoğlu ismi ilk ortaya atıldığında, “onu başbakanlığı geçici olur” yorumlarını dinledik. Son günlerde de; Davutoğlu'nun kalıcı bir isim olabileceği yönündeki değerlendirmeler, Erdoğan ve çevresinden yayılmaya devam ediyor. Tayyip Erdoğan'ın yerel seçimler sırasında sesinin kısıldığı gün, Davutoğlu'nun onun sesi olarak kürsüye çıkmasının anlamını şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. 

PARALEL YAPIYLA MÜCADALE

Erdoğan'ın, dönemsel özellik göstermekten ziyade, stratejik bir yol ayrımına işaret eden tercihinde; birkaç boyuttan söz edebiliriz. Örneğin, Davutoğlu'nun; Tayyip Erdoğan'la uyum içinde giden, “militan bir dış politika”yı tercih ettiğinden söz etmek mümkün. "İç perspektif"ten bakarsak: “Paralel yapı”yla mücadelede, bir "kararlılık ittifakı" göze çarpıyor. “Çözüm süreci” de Davutoğlu'nun tercih edilmesinde bir etken olarak öne çıktı. 

Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı makamında, etkin bir liderlik planladığını; (yarı)başkanlık sistemi ve "partili Cumhurbaşkanlığı" gibi formüller aradığını, uzun zamandır hepimiz biliyoruz. Abdulah Gül'ün, başından beri, bu formüllere karşı duruş içinde olduğu da, sır değil. 

GÜL OLSAYDI...

Erdoğan, Çankaya'da iken Gül Başbakanlık koltuğuna otursaydı veya partinin başına geçseydi; başkanlık sistemine karşı bir tavır içine girmeyi tercih edebilirdi. Bu nedenle iki lider arasında ciddi bir kriz çıkabilir, Erdoğan'ın kafasındaki denklemler gerçekleşmeyebilirdi. 

Herhalde şunun da hemen herkes farkında: AK Parti'nin asıl ağırlık merkezi, Tayyip Erdoğan. Bu durumun değişmesi, pratikte, çok da mümkün değil. Onun koltuğuna oturacak olan; bu gerçeği kabul edecek, bu gerçeğin ışığında Başbakanlık ve parti başkanlığı yapacak. 

Abdullah Gül'ün böyle bir uyum için yeterli olmadığını düşünen Erdoğan, tercihini Ahmet Davutoğlu'ndan yana kullandı. Tabii bu tercihin, partinin yapılanmasında da, bazı sonuçları olacak. "Üç dönem kuralı" gereğince; 2015 genel seçimlerinde, partinin meclis kompozisyonunda ve yönetim kademelerinde; ciddi bir dönüşüm hayata geçecek. Bu dönüşümü değerlendirirken; 2015 seçimlerinde Gül'ün partinin başına geçme ihtimalinin rafa kaldırıldığını da söylemek, herhalde, aceleci bir değerlendirme olmaz. 

KAN DEĞİŞİMİ

Bir yönüyle bakıldığında, bu dönüşüm; hayatın gerçeklerinin yeni bir boyutuna işaret ediyor: 12 yıl boyunca ülkeyi yönetmiş ekibin, yarıya yakınının, belki de yarısından fazlasının değiştirilmesi; yabana atılamayacak bir kan değişimi. Bu kan değişimi, AK Parti'nin karakterini ne yönde etkileyebilir, daha militan bir dil mi yoksa daha sakin bir dil mi öne çıkabilir, bunları öngörmek kolay değil. 

Davutoğlu, gerçekten çok zor bir dönemde, ağır bir görev üstleniyor. İçeride ve dışarıda ciddi ve kritik kararlar verilecek, yeni dengeler oluşacak. Davutoğlu, birçok konuda Erdoğan'a danışma içinde çalışacak olsa bile; birçok alan da, artık doğrudan Davutoğlu'nun sorumluluğunda olacak. 

Bu ikili arasında nasıl bir uyum ve nasıl bir ilişki şekillenecek, yaşayarak göreceğiz. Davutoğlu-Erdoğan ortaklığında oluşacak "yeni yapı"yı ve yönetim kademelerine gelecek yeni kadroları; bu iki isme muhalif olan kesimler bile, merakla bekliyor. 

Yeni bir döneme giriyoruz. Umarız, ülkemiz için hayırlı bir başlangıç olur.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum