Münir: Medyada belkemiği eksikliği var

Münir: Medyada belkemiği eksikliği var

Milliyet'ten çıkarılan Münir: "Genelde haber yazıldıktan sonra çöpe atılır. Otosansür, haberi yazmadan çöpe atmaktır..."'Biz gazetecilik yapmıyoruz. Gazetecilik taklidi yapıyoruz'

Kısa bir süre önce Milliyet gazetesinden çıkarılan gazeteci ve ekonomi yazarı Metin Münir*, Milliyet yönetimi, medya, otosansür ve gazetecilikte Türkiye'de gelinen noktaya ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. T24'ün sorularını yanıtlayan Münir, Milliyet'ten çıkarılmasıyla ilgili olarak "Kendimi hapishaneden salıverilmiş gibi hissediyorum... Milliyet'ten kovulmak başıma gelen en iyi şeylerden biri olabilir. Çünkü orada, şimdi bunu daha iyi anlıyorum, boğuluyordum" dedi.
 
Milliyet'in yeni patronu Erdoğan Demirören'in asıl amacının "Başbakan'ı memnun etmek, medya dışındaki şirketleri için yönetimi dost edinmek" olduğunu belirten Münir, Milliyet'in ufkunda "hüsran" olduğunu söyledi ve gazeteyi bundan sonra bekleyenlere ilişkin şöyle dedi: "Demirören ve gazetenin başına getirdiği Derya Sazak, Milliyet’i sağa, AKP’yi memnun edecek bir yere kaydırırlarsa gazete sadık okuyucularını kaybedecek ve yeni okuyucu kazanmayacak. Çünkü sağda, AKP’yi destekleyen Zaman, Sabah, Haber Türk, Star gibi çok sayıda, bu işi çok iyi yapan gazete var. Oradan çalınacak okuyucu yok... Gazete sağa kaydırılmazsa Başbakan’ın desteğini kaybedilecek. Demirören ve adamı buna izin veremez. Gazeteye milyonlarca dolar gazete AKP’lileştirilecek diye ödendi. AKP’ye karşı yazılarla dolu kalsın diye değil."
 
"Bundan daha ruh çökertici bir şey var mı?"
 
"İyi gazetecilik yaptığı, işini çok iyi bildiği, ortalama çapın çok üstünde olduğu, doğruları yazdığı, medyada hiç kimsenin girmediği veya giremediği konulara girdiği ve Milliyet’in en fazla okunan yazarlarından biri olduğu halde kovulduğunu" belirten Münir, "Bu genç gazeteciler ve gazeteciliğe girmeyi düşünen gençler için kötü bir haber: İşini ne kadar iyi ve doğru yaparsan kovulma şansının o kadar yüksek olduğu bir mesleğe girdiler veya girmeyi düşünüyorlar. Düşünecek olursanız, bundan daha ruh çökertici bir şey var mı?" dedi.
 
T24'den Hazal Özvarış'ın sorularından bazıları ve Münir'in verdiği yanıtlar şöyle...
 
- Hazal Özvarış: Davutoğlu’nun Suriye krizini yönetimini veya Irak hükümetine haber vermeden yaptığı Kerkük ziyaretini 'Egosu büyük bir amatör', 'Tahminim Türkiye’nin en kötü dışişleri bakanı olarak tarihe geçecek' gibi sert ifadelerle eleştirdiniz. 'Ben de çok ileri gitmiş olabilirim' dediğiniz yazılarınız oldu mu?  
 
Metin Münir: Hayır. 'Çok ileri gitmişim' dediğim yazılarım olmadı. 'Yeteri kadar ileri gitmemişim' dediğim yazılarım oldu. Davutoğlu’nun Orta Doğu’daki politikası (buna Rusya ile ilişkileri soğutmasını da dâhil ediyorum) oluşum halinde bir felakettir. Eğer ileride olaylar yanıldığımı ortaya çıkarırsa, yanıldım der, özür dilerim.
 
- Gazete de yönetmiş bir gazeteci olarak otosansür biçimleri üzerine bizi aydınlatabilir misiniz? Nedir otosansür, hangi etkilerle ve hangi biçimlerde tezahür eder?
 
M.M.: 'Ben bunu yazarsam basmayacaklardır' ya da 'Ben bunu yazarsam atılabilirim' diye düşünürseniz otosansür yapıyorsunuz. Genelde haber yazıldıktan sonra çöpe atılır. Otosansür haberi yazmadan çöpe atmaktır.
 
"Medyada genel bir belkemiği eksikliği var"
 
- Gazetecileri Koruma Komitesi'nin Türkiye raporunda şu ifadeler yer aldı: 'Türkiye’de gazetecilikte inanılmaz para var, diyen (Yasemin) Çongar, paranın 'şoförleri ve özel asistanları' olan ama mücadele edecek cesareti olmayan elit gazeteciler arasındaki kayıtsızlık kültürünü şiddetlendirdiğini öne sürdü...' Patrona yakınlaştıkça artan ücretler, gazeteciliği nasıl bir paranteze alıyor? 
 
M.M.: Mücadele edecek gücü olmamanın para, şoför, özel asistanla ilgisi yoktur. Medyada genel bir belkemiği eksikliği var. Bunun suçunu tamamen gazetecilere atmamak lazım. Ortam onları böyle yaptı. Türkiye’de gazetecilik, bin bir nedenden dolayı, hiçbir zaman doğru dürüst yapılamadı. Şimdi, Başbakan’ın olumsuz tavrı yüzünden, yapılması imkânsız bir meslek haline geldi. Biz gazetecilik yapmıyoruz. Gazetecilik taklidi yapıyoruz.

Türkiye'deki gazeteciler için: "Onlar, susuz denizde yüzmek zorunda olan balıklardır"
 
- Bu sözler size ait: 'Bir gazetenin hükümetle işi varsa o gazetenin gazetecilik yapması mümkün değil.' Kamu ihalelerinin varlığı düşünüldüğünde sizce bugün hangi basın organları gazetecilik yapabiliyor?
 
M.M.: Taraf ve Cumhuriyet gibi hükümetle işi olmayanlar diğerlerinden çok daha hür. Ana akım gazeteler arasında hiç yok. Gerçi Aydın Doğan'ın artık hükümetle işi yok ama dünya basın tarihindeki en büyük cezaya çarptırıldıktan sonra onun da kolu kanadı kırıldı... Bizde New York Times, Le Monde, Die Welt, Financial Times gibi kaliteli gazete yoktur. Olamaz da. Bunda da kabahati gazetecilerde bulamam. Onlar susuz denizde yüzmek zorunda olan balıklardır.
 
- Kısa bir süre öncesinde kadar Demirören Medya Grup Başkanı olan Akif Beki, Medya Mahallesi programında Demirören Grubu'yla ilgili 'Etik olarak o grupla ilgili bir yorum yapmayı uygun bulmuyorum. Tabii söyleyeceklerim var ama susmayı tercih ediyorum' dedi. Beki'nin sözleri size ne tür çağrışımlar yapıyor?
 
M.M.: Beki’nin sözleri bende söyleyecekleri olan ama susmayı tercih eden bir kişiyi çağrıştırıyor.
 
- Gazetecilik ilkeleri listenizde ilk beşe hangileri giriyor?
 
M.M.: Dürüstlük, dürüstlük, dürüstlük, dürüstlük, dürüstlük.
 
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın
 
* Milliyet'teki son yazısı 2 Kasım'da yayınlanan Metin Münir, BBC, Financial Times, Washington Post gibi gazetelerde çalıştıktan sonra 80'lerin sonlarında işadamı Asil Nadir’in teklifi üzerine Türkiye basınında önemli bir dönemeci temsil eden  Güneş gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Nadir'in iflasının ardından Güneş'ten ayrıldıktan sonra yazıları Sabah ve Vatan gazetelerinde yayınlanan Münir, son altı yıldır Milliyet'te yazıyordu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.