Lütfü Taş'ın elleri yakanızda olacak !

Lütfü Taş'ın elleri yakanızda olacak !

Aslında yazmak istemiyorum, yazdığımda bazen kendi kendime kızdığım da oluyor. Aykırı şeyler yazarak hükümranların nasırına basmak ve onların eleştiri oklarına hedef olmak pek de hoş bir durum değil. Ancak öyle tahammül edilemez şeyler oluyor ki, yazmamak

Diyarbakır Valiliğinin dün açıklanan şu irkiltici kararına bakın: Devlet, kobani protestolarına katılan 500 yoksul çocuğun anne ve babalarına para cezası vermiş. Bu toprakları cehenneme çevireceksin, sonra da kendi suçunun faturasını çocuklara, anne ve babalarına keseceksin! Dünyanın başka bir yerinde böyle bir ceza var mıdır, bilmiyorum! Bunun adı kör faşizmdir. Faşizme verilecek cevap ise bellidir.

Şimdi cevabı merak edilen soru şudur: Anne ve babalar hep olduğu gibi yine kendi kaderleri ile başbaşa mı kalacak, yoksa bu para cezaları onları sokağa çağıran HDP yöneticilerince mi ödenecek?

Devletin baba olmadığını biliyoruz: O, coplu ve tomalı bir faşizmdir. Ya halkın tepesinde siyaset yapanlar! Protestolara katılan çocuklar onların çocukları olsaydı acaba böyle sessiz mi kalacaklardı? Hiç değilse pamuk elleri cömertçe ceplerine inmez miydi? Ne  var ki, bu hukuksuz cezanın onların umurunda olmayacağını artık tecrübelerimizle biliyoruz. Oysaki gerçek halk önderleri temsil ettikleri halkın tüm çocuklarını kendi çocukları gibi bilir, onlar için kaygılanır ve uykuları kaçar. Bir ceza varsa bedelini çocukları yerine onlar öderler. Baba ve anne olmak böyle bir şeydir işte. Devrimci halk önderleri ise halkı bu para cezalarını ödememeye çağırır ve onlarla birlikte direnirler.

SUSMAK LANETLİ OLMAKTIR

Şimdi şu kahreden ölüm olayı karşısında gelin de yazmayın ve susun: Öcalan'ın çağrısı ile Kandil'den gelen Barış Grubu üyesi Lütfü Taş Diyarbakır Cezaevinde hayatını kaybetti. Kim olursa olsun bir mahpus cezaevinde ölmüşse, insan olduğunu düşünen biri buna nasıl susabilir?

Lütfü Taş, beş yıl önce Habur'dan giriş yapan Barış Grubu'nun bir üyesiydi ve grubun en yaşlısıydı.

Kürt siyasetçiler, halkı o barış elçilerini karşılamaya çağırdılar. Onbinlerce insan Habur sınır kapısına aktı. Barış elçileri, "Artık kan akmasın, gençler ölmesin, ocaklar sönmesin,"diyorlardı. Bunun için özgürlüklerini ve yaşamlarını ortaya koyarak dağdan inip gelmişlerdi. Halk onları hasret dolu bir coşkuyla bağrına bastı.

Peki devlet ne yaptı? Devlet onları cezaevlerine kapattı, sözde yargılamalarla ağır cezalara çarptırdı.

Ya Kürt Siyasetçiler? Onlar da, o görkemli Habur karşılamasında bol bol nutuk atıp şov yaptılar, sonra da çekip Ankara'ya gittiler. Barış umuduyla gelen grup üyeleri devletin çarmıhına vurulduklarında ise hiç oralı olmadılar.

DONUP KALMIŞTIM

Kandıra cezevinde yattığım günlerde İkinci Barış Grubu üyeleri kendilerini yıllardır hiç kimsenin arayıp sormadığını söylediklerinde inanmamış, donup kalmıştım. İşte Lütfü Taş da cezaevlerinde ölen öteki mahpuslar gibi o kahredici duvar sessizliğinde aramızdan ayrılıp gitti.

Habur karşılamasının üzerinden beş yıl geçti. Bu beş yıl içinde Adalet Bakanlı'ğına "DOSYA SUNMAKTAN" başka bir şey yapmayan Kürt siyasetçiler şimdi cezaevlerindeki her ölümde yaptıkları gibi Lütfü Taş'ın arkasından da başsağlığı demeçleri verip uğurlama törenleri düzenliyorlar. Sağlıklarında sahip çıkmayıp zindanlarda ölüme terk ettikleri insanların cansız bedenleri üzerinde siyaset yapıyorlar.

SİYASET YALAKALARI

Siyaset yalakalarına söylenecek bir şey yok, onların yeri bellidir. Ancak vicdan sahipleri sorumluları affetmeyecektir. Bu insanları zindanlarda çürüterek öldüren AKP hükümetidir. Bu nedenle bu ölümlerden birinci derecede onlar sorumludur.

Ya Kürt siyasetçiler? Onlar ise, laf siyaseti ile göz boyayıp hükümeti cezaevlerini boşlatmada adım atmaya zorlamadıkları için ikinci derecede sorumludurlar.

Lütfü taş ve onun gibi mahpushanelerde yaşamlarını yitiren tüm mahpusların elleri yaşadığınız sürece, siz iki tarafın da yakasında olacak. Bir gün gelir bir şekilde bunun hesabını ödersiniz. Tarihin silinmez hafızası saat gibi işliyor. 

MAHMUT ALINAK

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum