Kürt Üniversiteleri üzerine

Kürt Üniversiteleri üzerine

Zaphaber'den Metin Keskin Irak Federal Kürdistan Bölgesinde bulunan Kürt Üniversitelerini yazdı. İşte Keskin'in bu üniversitelerle ilgili araştırması...

Geçen günlerde, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine,  (Bu tavsiyeyi veren arkadaşım da baskılardan dolayı okulunu yarım bırakmış biri) Kuzey Irak"taki Üniversiteleri araştırıp, eğitim durumlarına, dünyadaki statülerine, kendi içindeki okumaya elverişli şartlarına ve Türkiye"den bu okullara bakış açısına internet üzerinden şöyle bir göz attım.

Gördüğüm, tahmin ettiğimden pek de farklı değil,  ama en sağlıklı izlenimi Aktüel Dergisi"nin muhabirlerinin yaptığı, araştırmadan elde ettiğimi söyleyebilirim.

Benim gibi, YÖK tarafından bir kenara atılmış, sınav sistemi değişikliklerinin kurbanı olmuş, az çok Kürtçe bilen doğulular için kaçmayacak fırsat gibi görünen bu üniversitelerin iyi ve kötü tarafları var.

İyi tarafları:

-   Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde –Avrupa ve Amerika"da- denkliğinin olması.

- Hükümet ve devlet tarafından büyük destek görmesi.

- Türkiye, İran ve Suriye"den gelen Kürt öğrencilere aylık, iki yüz - üç yüz dolar burs verilmesi, bu öğrencilere, elektrik, su ve kira masrafı olmayan öğrenci evleri veya yurtlar tahsis etmeleri.

-  Birçok farklı ülkeden, alanında uzman öğretmenlerinin olması, yine diğer ülkelerden gelen öğrencilerin de burada eğitim görmeleri.

-  Kürtçe ve İngilizce eğitim verilmesi.

-  Üniversite bitiminde, iş sorunun olmaması.

-  Bu üniversitelere başörtü ile girmenin yasak olmaması.

…

Kötü tarafları:

- Gelişmekte olan bir bölge olduğundan, elektrik ve alt yapı eksikliklerinin olması.

- Hala sıcak bir bölge olduğu için, silahlı çatışmaların, bombalı eylemlerin yaşanabileceği olasılığı.

- Türkiye"nin bu üniversitelere denklik vermemesi dolayısıyla, askerlik yapmamış TC vatandaşı erkek öğrenciler için, oranın vatandaşı olma ihtiyacının doğabilmesi.

- Teokratik ve monarşik karışımı yönetimin, özgür düşünce adına ne kadar yol alınmasına izin verebileceği kuşkusu.

- Ayrı üniversitelerde, (Selahattin Üniversitesi"ne Talabani ve Süleymaniye Üniversitesi"ne Barzani destek vermektedirler.) ayrı güçlerin hüküm sürüyor olması.

- Türkiye"nin bu üniversitelere pek de iyi bakmaması ve buraya eğitim almaya giden öğrencilere, ya gizli raporlarla ya da alenen “önlem alınmalı” diye not düşmesi.

...

Bunlar belki de işin sadece araştırılmış tarafları.

Araştırılmaya korkulan bir sürü tarafı olan, bu “Eğitim” konusu, ya Türkiye"nin eğitim konusundaki zaafını, ya da Kuzey Iraklı veya Amerikalıların göz açıklığı olarak değerlendirilebilir.

Bu araştırmayı yaparken, karşılaştığım sitelerde, her zamanki gibi, içinde “Kürt” kelimesinin geçtiği her tartışma konusunun, giriş gelişme ve sonuç bölümleri aynıydı.

Giriş: Bilgi verilir, bir vatansever hakaret eder.

Gelişme: Google"a “Kürt” yazan bir başka vatansever olaya küfürle eşlik eder, arada birkaç kişi “hepimiz kardeşiz” mesajı verir.

Sonuç:  Konuyu savunan ile küfür ve hakaret eden, birbirlerine dadanır, konu unutulur, birbirlerine küfür ederek, öteki yorulana kadar, mesaj yazmaya devam eder ve işi tatlıya bağlarlar. (Her kardeş böyle yapar)

Kuzey Irak bağımsız bir Kürt devleti için yapılanmaya son hız devam ediyor, sonucunun ne olacağını kimse bilmiyor.

Yapılanmada en büyük rolü de Türk Firmaları oynuyor, bir yıl içerisinde Türkiye ekonomisine bu harcamalardan iki milyar dolar katkı sağlanmış ve Türk İşadamlarını en çok sevindiren taraf da paranın peşin olması.

Okuduğum araştırma 2005 senesine ait bulguları içeriyordu, aradan geçen üç yıl boyunca daha neler olmuş, bunu da bilmek zor.

“IRAQ UNIVERSITY” ismindeki üniversite haricinde, herhangi bir Irak Üniversitesi, Web Sayfasına da ulaşamadım.

Tabii olarak, bu üniversiteler üzerine internet üzerinden yapılan araştırma sonucunda, insanın aklında bu üniversiteleri, hemen Türkiye"dekilerle, kendi eleştirisiyle karşılaştırmak fikri doğuyor.

Bir ülkede, sadece diliniz ve kültürünüz dolaysıyla bölücü unsur potansiyeli olarak görülüyorsanız.

Okumaya gittiğiniz okullarda, iktidarın kültürünü, dilini, otuz yıl önce geçerliliğini kaybetmiş teknik ve yalan dolan içeren tarih bilgilerini sadece “entegre olmak” veya iş sahibi olmak için kayıtsız kabul ettiğiniz halde, sağcı veya milliyetçi saldırılarla, psikolojik baskılarla, takma isimler veya lakaplarla sonucunda bırakmak zorunda kalıp, hala ümit taşımanız isteniyorsa, bu ümidi başka bir ülkede devam ettirmek en son çare gibi görünse de, cazip bir seçenek gibi duruyor.

Bu fırsatı Kürt-Türk herkes değerlendirmek istiyor, ama okumak için gidilecek ülke farkı açmaya başlıyor.

Geçen gün, yine zaphaber sitesinde Can Dündar"ın kaleme alıp, yorumladığı bir ankete denk gelmiştim.

Anket, özellikle milliyetçi gençlik arasında bir araştırmaya dayanıyor, bazı sorulara çeşitli cevaplar aranıyor.

En çarpıcı cevaplar ise şunlar

- Türkiye"nin AB"ye üye olmasını ister misin?
- Hayır.
- Sen Avrupa"da yaşamak ister misin?
- Evet.
- Türkiye"nin geleceğinden umutlu musun?
- Hayır.
- Kendi geleceğinden umutlu musun?
- Evet.

Şimdilik bizi ilgilendiren cevaplar sadece bunlar, isteyenler araştırmanın tümünü buradan okuyabilirler.
http://www.zaphaber.com/news_detail.php?id=1684

Herkes, dışarıyı çare olarak görmekte, başka bir ülkede yaşamanın veya eğitim görmenin cazibesi, ülkemizi, kendimiz için ne kadar çekilmez hale getirdiğimizi gösteriyor.

Muhafazakâr veya ilerici, ırk ayrımı gözeten veya bunu daha arka plana atan herkes, Türkiye"den şikâyetçi. Kendi ülkesinden…

Araya giren “Kan Davası”nın ne olacağı belli olmayan bir gençlik yığını bırakması, düşüncenin suç olması, ilerlemenin sadece burjuvanın zenginliğiyle ölçülen bir ülke olması, ekonominin ve siyasetin günbegün daha kötüye gitmesi, bunlar kimsenin umurunda değil artık.

Önemsenen tek şey Polat Alemdar ruhlu gençlerin, savaşını verip, ülkeden kaçma hayalleri.

Daha önce kaçabileceklerin önünü kapatma isteği de var ayrıca…

Bunlar, bilindik nameler hepiniz için, fazla uzatmaya gerek yok sanırım…

“Bulgaristan, Kırgızistan …  benzeri ülkelerin üniversitelerine bile denklik veren YÖK, neden Kuzey Irak Üniversitelerine denklik vermiyor?” diye sormak biraz ahmaklık olur sanırım…

Yıllarca yasaklanmış bir dilden eğitim verilmesi, iktidarın Kürt olması, giden öğrencilerin de Kürt olması, çoğu şeyi değiştiriyor.

“Kürt İstilası var, hepiniz en az üç çocuk yapın” diye slogan atan insanlar, Kürt"lere ait her şeyden korkuyorlar, bu açık.

Ama bir tarafa atın Kürt gençlerini, daha has Türk gençlerine bile fakir veya alt tabaka insanı diye doğru dürüst eğitim veremeyen bir ülkede, herkesin eğitim veya yaşamak için iltica hayallerini kurması, en az YÖK"ün Kuzey Irak Üniversitelerine denklik vermemesi kadar doğal…

Her ikisi de büyük oranda ABD desteği alan üniversitelerin yani Selahattin ve Süleymaniye Üniversitelerinin birbirlerine göre hayli farkları var.

Selahattin üniversitesi, daha geniş olanaklara sahip, daha şehirleşmiş mevkilerde eğitim verirken, Süleymaniye Üniversitesi, 2005 yılının bulgularına göre “Günde 3 saat elektrik” alabilen bir kampüse sahip.

Ama mimarını Türk bir şirketin üstlendiği ikinci Süleymaniye Üniversitesi binası, teknik donanım ve tasarım açısından Selahattin Üniversitesi"ne eşdeğer bir konuma gelmek üzere.

Yalnız şunu unutmamak gerek dünyanın çeşitli ülkelerine diploma denkliğini şu an için sadece Selahattin Üniversitesi vermekte; Süleymaniye Üniversitesi bu denkliği şu için sadece ABD ile sınırlandırıyor.

On yıl içinde sadece Almanya"nın dünyanın dört bir tarafından, eğitimli veya kalifiye beş yüz bin işçi alacağını hesap edersek, bu şekildeki gelişmiş ülkelerde diploma denkliği olan üniversitelerden mezun olmak, şu an için pek öyle görünmese de ilerisi için büyük bir fırsat olabilir.

Uzayan satırların kimseye bir mesaj verme kayısı taşımadığını belirtmek isterim.

Türkçe ile belirtilmiş sıradan bir “Kürt Sorunu” yazısı olarak da ele almadan, bu bulguları ve kendi ülkenizin geleceği adına içinizde var olan umudu ve kaçış planlarınızı sorgulayarak okumanızı temenni eder, bu denemeye küfredecek veya denemeyi met edecek herkesi selamlar.

Saygılarımı sunarım.

Metin Keskin / Zaphaber.com