Kürt basını üzerindeki baskı kınandı

Kürt basını üzerindeki baskı kınandı

Kürt basın kurumlarına yönelik "KCK" adı altında 20 Aralık 2011'de gerçekleşen operasyonun ikinci yıldönümü yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi.

DİYARBAKIR - Gazetecilerin rehin alınmasını kabul etmediklerini belirten Özgür Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hayrettin Çelik, "Biz bu zihniyeti iyi tanıyoruz. Bu zihniyet 1990'lı yıllarda gazetecileri katlediyordu, gazete binalarını bombalatıyordu bugünde farklı yöntemlerle gazetecileri tutuklattırıyorlar" dedi.

Özgür basın çalışanları, Kürt basın kurumlarına yönelik 20 Aralık 2011 yılında "KCK" adı altında gerçekleşen operasyonun ikinci yıldönümünü protesto etmek amacıyla bir araya geldi. Ofis Semti'nde bulunan AZC Plaza önünde gerçekleşen protesto eylemine DİHA, Azadiya Welat, Özgür Gazeteciler Cemiyeti üyeleri, Gün TV, JİNHA ve Fırat Dağıtım gibi özgür basın kurumu çalışanları katılırken, "Özgür basın susturulamaz" pankartı açıldı. Basın açıklaması Kürtçe ve Türkçe olarak yapıldı. Türkçe basın açıklamasını okuyan Özgür Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hayrettin Çelik, AKP hükümetinin talimatıyla 20 Aralık 2011'de özgür basın kurumlarına yönelik gerçekleşen operasyonu hatırlatarak, operasyonda 46 gazetecinin gözaltına alındığını söyledi. Basına yönelik gerçekleştirilen operasyonun yıldönümünde özgür gazeteciler olarak bu operasyonu bir kez daha kınadıklarını belirten Çelik, "Eğer bir ülkede demokrasi yoksa ve bu ülke diktatörler tarafından yönetiliyorsa burada fikir ve düşünce özgürlüğünden bahsedemeyiz. Bu durumda diktatörler kendi keyiflerine göre ülkeyi yönetmek istiyorlar. Diktatörler bunu da tarihten bugüne 'tek bayrak, tek vatan, tek dil ve tek millet' şeklinde formalize etmişlerdir" diye konuştu.

'Siyasi soykırımın parçasıydı'

Türkiye'de 2009'dan bu yana "KCK" operasyonları altında gerçekleşen operasyonlarda siyasetçi, avukat, öğrenci, gazeteci, emekçi, işçi, çocuk ve kadınların "siyasi soykırım"la yüz yüze kaldığını dile getiren Çelik, "Tek amaçları bu diktatöryel düzenin bozulması için mücadele etmek olan on bin siyasi tutsak zindanlarda rehin alınmıştır. Diktatöryel sistemler tarihten bu yana her zaman halkların ve muhaliflerin sesini bastırmak istemişler. Bunu da gazetecileri kendine bağlayarak yapmaya çalışmışlar, kendi kuyrukları haline getirmek istemişler. Bunu kabul etmeyen gazeteciler ise de her zaman baskı ve zulümle karşı karşıya kalmışlardır" dedi.

'Tutuklu gazeteciler Türkiye'nin utanç kaynağıdır'

CPJ'nin hazırladığı rapora göre, Türkiye'nin tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi olduğuna işaret eden Çelik, "Bu rapor başlı başına AKP devletinin düşünce özgürlüğüne yaklaşımını gözler önüne sermektedir. Bu zihniyet kirli ağlarıyla iddianame adı altında arkadaşlarımızı tutuklatırdı, bu Türkiye tarihi açısından bir utanç kaynağıdır. Arkadaşlarımız iktidarın ve sermayelerin savunuculuğunu yapmadıkları, gazetecilik mesleğinden dolayı tutuklandılar ve yargılanıyorlar. Biz bu zihniyeti iyi tanıyoruz. Bu zihniyet 1990'lı yıllarda gazetecileri katlediyordu, gazete binalarını bombalatıyordu bugünde farklı yöntemlerle gazetecileri tutuklattırıyorlar" ifadelerini kullandı. Yargılananların ve tutuklananların halkın vicdanı olduğunun altını çizen Çelik, "Biz buradan bir kez daha hatırlatıyoruz ki, yargılanan ve tutuklanan halkın vicdanıdır. Vicdanımıza sahip çıkalım. Unutulmasın ki bir ülkede gazeteciler tutukluysa o ülkede fikir ve düşünceler de tutukludur. Biz fikir ve düşüncenin rehin alınmasını kabul etmiyoruz. Biz gazetecilerin rehin alınmasını kabul etmiyoruz. Sizler de kabul etmeyin" dedi.

Çelik'in ardından Kürtçe açıklama Özgür Gazeteciler Cemiyeti yönetim Kurulu üyesi Ozan Kılıç tarafından yapıldı. Açıklamaların ardından protesto eylemi "Özgür basın susturulamaz" sloganlarıyla sona erdi.DİHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.