İHD Hakkari ve kayıp yakınları, Mecit Baskın için adalet istedi
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 30 Eylül 1993’te gözaltına alınıp öldürülen Mecit Baskın için adalet talep etti.
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 30 Eylül 1993 tarihinde öldürülen Mecit Baskın için Yüksekova Sanat Sokağı’nda 194 haftadır devam eden adalet arayışını sürdürdü. Basın açıklamasına Yüksekova Belediyesi Eş Başkanı Soreş Diri, Hakkâri Barosu Başkanı Ergün Canan, DBP Eş Başkanı Reşit Güneç, ÖHD, İHD, KESK, kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri katıldı.

Açıklamayı yapan İHD Hakkâri Eş Başkanı Ozan Akbaş şunları söyledi:
“194. haftamızda gözaltına alındıktan sonra katledilen Mecit Baskın’ın akıbetini sormak için bir aradayız. Gözaltında insan kaybetme bir Türkiye gerçeğidir. Bu gerçekle yüzleşmek için yola çıktığını defaatle dile getiren iktidar mensupları, bugün gelinen noktada eski karanlık zihniyeti yargı eliyle aklanmaları kararlarına göz yummaktadırlar. Toplumun hukuka ve hukukun üstünlüğüne inancını derinden yaralayan ‘gözaltında kayıplar’ gerçeği üzeri örtülebilecek bir mesele olmaktan çıkmıştır. Kayıp yakınları ve tüm dünya nezdinde kabul edilemeyecek bir durum olarak görülmektedir. 1915 yılından bu yana çeşitli dönemlerde gözaltında kaybettiğimiz değerlerimizin akıbetlerinin açığa çıkarılmasını engelleyenlere yönelik yetkililere adil bir yargılama politikası inşa edebilmeleri için bir kez daha sesleniyoruz. Biz insan hakları savunucuları olarak son kaybımızın akıbeti ortaya çıkarılana kadar meydanlarda sesimizi duyurmaya devam edeceğiz.”

Akbaş, devamında, “Mecit Baskın, 30 Eylül 1993 yılında görev yaptığı Ankara Altındağ Nüfus Müdürlüğü önünden polis yelekli, telsizli kişiler tarafından gözaltına alındı. İşkence edilmiş bedeni iki gün sonra Milli İstihbarat Teşkilatı ana binası yakınlarındaki Gölbaşı mevkide metruk bir binanın arkasında bulundu. Dava dosyası yıllarca Gölbaşı Savcılığının tozlu raflarında bekletildi. 20 yıllık dava zaman aşımı süresinin dolmasına 14 gün kala eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın kendi isteğiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı makamında çeşitli itiraflarda bulundu. Mecit Baskın’ın kendisinin de içinde bulunduğu 11 kişilik bir özel harekât polisi ekibi ile gözaltına alındığını ve akabinde Gölbaşı mevkiinde katledildiğine şahit olduğuna dair ifadelerde bulundu. Özel yetkili savcı emri ile yer gösterme işlemi yapıldı ve dava dosyasına ‘Mecit Baskın’ın öldürülmesi olayı işleniş biçimi bakımından Ayhan Çarkın’ın ifadelerinde vermiş olduğu beyanlar ile bire bir örtüşmektedir’ ibaresi yer aldı. İlgili beyanlardan sonra, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Özel Harp Dairesi Komutanı Korkut Eken, Ankara Emniyet Müdürü İbrahim Şahin ve 11 özel harekât polisi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ancak 8 yıllık bir yargılama tiyatrosu düzenlendi, dosya sürüncemede bırakılarak zaman aşımına götürülmek istendi. Dava dosyasında Uğur Dündar, Tuncay Özkan, Mehmet Eymür ve daha birçok kişinin tanıklığı ve onlarca delil olmasına rağmen tüm sanıklar 2020 yılında beraat ettirildi. 2021 yılında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili beraat kararını esastan bozarak tüm sanıklara ceza verilmesini istese de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği beraat kararında direndi ve tekrar tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Yargıtay ise dosyada zaman aşımı defi ileri sürerek Mecit Baskın yönünden davayı düşürdü. Tüm gerçekliklere rağmen 12 yıllık yargılama sonunda dosya zaman aşımı sebebiyle düşürüldü” diye ifade etti.

Akbaş, son olarak, “Talebimiz açıktır; gözaltında insan kaybetmek insanlığa karşı suç kapsamına alınmalıdır. Adil ve tarafsız bir yargılama ile tüm sorumlular yargılanmalı ve gerekli caydırıcı cezalar verilmelidir. Bedenleri kaybedilen sevdiklerimizin akıbeti bir an önce açıklanmalı, kayıp yakınlarının çiçeklerle donatılacağı bir mezar yerinin olması sağlanmalıdır. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” ifadelerini kullandı.