İHD Hakkâri ve kayıp yakınları Hacı Sala için adalet istedi

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkâri Şubesi ve kayıp yakınları, 182. haftada Yüksekova Sanat Sokağı’nda bir araya gelerek 1987 yılında öldürülen Hacı Sala için basın açıklaması yaptı. Açıklamaya DBP İlçe Yönetimi, DEM Parti İlçe Yönetimi ve Barış Anneleri katıldı. Açıklamanın giriş kısmını Vedat Aydın’ı anarak İHD Hakkâri Şube Sekreteri Pınar Şen Zengin okudu.

İHD Hakkâri Şube Sekreteri Pınar Şen Zengin, konuşmasında şunları ifade etti:

“Sevgili Vedat Aydın’ı saygı ve özlemle anıyoruz. Bizler Vedat Aydın’ı 1990 yılında İHD 3. Olağanüstü Kongresi’nde Kürtçe konuştuğu için tutuklanması ile tanıdık. İnsan hakları savunuculuğunun cesaretle birleştiği bir isimdi Vedat Aydın. Kürt halkının dili, kimliği ve onuru için karanlık bir dönemde dimdik durdu; devlete bağlı karanlık yapılar tarafından hedef alındı. 5 Temmuz 1991’de gözaltında kaybedildi, 7 Temmuz’da işkence edilmiş bedeni bulundu. Onunla birlikte adalet umudu da toprağa gömülmek istendi. Ama olmadı. Vedat Aydın, hakikatin sesi, insan onurunun savunucusu olarak bugün hâlâ mücadelemize ışık tutuyor. İnsan Hakları Derneği olarak Vedat Aydın’ı ve onunla aynı kaderi paylaşan tüm kayıplarımızı özlem, saygı ve mücadele kararlılığıyla anıyoruz.”

Basın metninin devamını ise İHD Şube Üyesi Koruş Akgöl okudu. Akgöl ise şunları belirtti:

“Kayıplar bulunsun, failler yargılansın diye başlattığımız eylemselliğimiz bugün 182. haftasında. Gözaltında kaybetme suçunda, kayıp kişi bulununcaya, akıbeti açığa çıkartılıncaya kadar devletin soruşturma yükümlülüğü devam eder. Bu nedenle soruşturmayı yürüten yetkililer, zamanaşımı gibi uygulamaları devreye sokamaz, soruşturmaları sümen altı edemez. Verilen zamanaşımı sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, fiilen cezasızlığa yol açmaktadır.”

Açıklamada Hacı Sala’nın yaşamını yitirdiği olayla ilgili şu bilgiler paylaşıldı:

“Hacı Sala askere gidecek olmasından dolayı kendi köyü olan Zerilî Köyü’nden akrabalarının köyü olan Yediveren (Kavlegund) Köyü’ne vedalaşmaya gitti. Dönüş yolunda patikalardan geçen Hacı Sala, operasyona giden askerler tarafından durduruldu. Kimlik kontrolü yapılmasına rağmen, sınır hattından geldiği öne sürülerek şiddet uygulandı. Her ne kadar sınırdan gelmediğini ve askere gideceğini söylese de, rütbeli bir asker Sala’yı silah ile yaraladı ve olay yerinde bırakılması yönünde emir verdi. Köy halkı olaya şahit oldu, yardım etmek isteyenler engellendi. Dönemin tümen komutanı, Sala’nın sınır ihlali sırasında vurulduğunu savundu ancak otopsi raporu, Hacı Sala’nın kan kaybından öldüğünü ortaya koydu.”

Akgöl açıklamasında, “Herhangi bir soruşturma açılmadığı gibi, adliyeye başvuran aile bireyleri tehdit edildi. Aile daha sonra, Hacı Sala’yı vuran askerin ödüllendirildiğini ve rütbe aldığını öğrendi. Olayı kimseye anlatmamaları yönünde tehdit edilen aile, sindirme politikaları sonucu başvuru yapamadı. Faili belli olmasına rağmen, Hacı Sala’nın akıbeti faili meçhul bırakıldı” ifadelerini kullandı.

Açıklamanın sonunda Akgöl, “Bugün buradan yetkililere bir kez daha sesleniyoruz: Görgü tanıkları, otopsi raporu ve tüm gerçekliklere rağmen herhangi bir soruşturmanın açılmaması hukuka aykırıdır. ‘Ben vurdum’ diyen askerin kimliği belirlenmeli, sorumlu komutanlar adil ve gerçek bir yargı önünde hesap vermelidir. Hacı Sala’nın akıbetinin faili meçhul bırakılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” dedi.