İHD Hakkari ile kayıp yakınları, Abdulkerim Vardar için adalet istedi

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 188 haftadır süren adalet arayışlarını bu hafta da sürdürdü. Basın açıklamasına DBP eş başkanı Reşit Güneç, DEM Parti ilçe örgütü, eski Hakkâri milletvekili Sait Dede, eski Yüksekova belediye başkanı Salih Yıldız, Hakkâri Barosu Başkan Vekili Tevfik Gündüz, kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri katıldı.

Basın açıklamasını İHD Hakkâri üyesi Eren Baskın okudu. Baskın, 14 Ağustos 1993’te Yüksekova’nın Oremar bölgesinde yaşanan çatışmalar sonrasında ilçede büyük bir operasyon başlatıldığını belirterek, “İlçe merkezi boşaltılmak istendi, kepenkler kaldırılmadı. İnsan hakları kavramının rafa kaldırıldığı 15 Ağustos 1993 tarihinde şehir merkezinden geçen zırhlı araçlar rastgele ateş açıyor, keyfi gözaltılar yapıyor ve buna itiraz edenleri de işkenceyle gözaltına alıyordu” ifadelerini kullandı.

Askerlerin Esentepe Mahallesi’ndeki evlere bildiri dağıtarak boşaltılmasını istediğini dile getiren Baskın, “Çoğu mahalleli köylerdeki veya başka şehirlerdeki akrabalarının yanına gitmek zorunda kaldı. Akabinde gidecek herhangi bir yeri olmayan Abdulkerim Vardar olay günü çocuklarıyla beraber ışıklarını kapattığı evinde beklemeye başladı” dedi.

Baskın, askerlerin Abdulkerim Vardar’ın evinin önüne geldiğini ve dış camı kırarak dışarı çıkmasını istediklerini aktararak, “Yanında küçük oğlu Zahir ile kapıya çıkan Abdulkerim Vardar askerlerin yere yat emrine uymadı ve gidecek yeri olmadığı için evde kaldığını belirtmesine rağmen gözaltına alınmak istendi. Askerlerin sert müdahalesine direnen Abdulkerim Vardar çıkan tartışma sonucunda kendi evinin kapısında 3 askerin kurşunlarının hedefi olarak oğlunun ve ailesinin gözü önünde katledildi” şeklinde konuştu.

Olay yerinde hayatını kaybeden Vardar’ın cenazesinin aile bireylerince Yüksekova Devlet Hastanesi’ne getirildiğini söyleyen Baskın, “Ailenin anlatımlarına rağmen cenaze hastane içine alınmadı. Otopark içinde askerlerce bekletilen cenazeye otopsi yapılmadı ve herhangi bir rapor düzenlenmeden cenaze aileye tekrar defnedilmesi için geri verildi. Aile kendi imkânlarıyla cenazesini Suüstü köyünde defnetti. Yer, zaman, askerlerin eşkalleri, mermi çekirdekleri, zırhlı araç tarifleri olmasına rağmen herhangi bir dava açılmadı. Kovuşturmaya yer yoktur kararı verildi. Yapılan tüm itirazlar reddedildi ve dosya kapatıldı” diye belirtti.

Baskın son olarak şunları söyledi:

“Buradan yetkililere sesleniyoruz; çocuklarının gözleri önünde katledilen Abdulkerim Vardar için etkili bir soruşturma açılarak sorumluların bir an önce adil bir yargı düzeninde gereken cezayı almalarını talep ediyoruz. Adalet olgusundan çok uzak bir biçimde faili meçhul bırakılmaya çalışılan sevdiklerimizin akıbetini her yerde sormaya; ‘bana hiçbir şey olmaz’ diyerek insanların yaşam hakkına müdahaleyi meşru gösteren bu zihniyet ile mücadeleyi her platformda sürdüreceğimizi 188. haftamızda tekrar etmek istiyoruz. Son kaybın akıbeti ortaya çıkana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”