Hrant şüphelisini Cizre'ye müdür yapmak...
Hakkında cinayetle ilgili ciddi şüpheler bulunan ve hala tutuklanması söz konusu olabilen bir emniyet görevlisi,bu iddialara rağmen Cizre gibi kritik bir ilçeye nasıl oluyor da emniyet müdürü olarak atanabiliyordu.
Bu son olay, devlet egemen olan anlayışın, Dink cinayeti ve devlet içindeki yapılanmalar konusunda, alınan önlemlerin masaya yatırılması gerektiğine işaret ediyor.
Hrant, aramızdan ayrılalı sekiz yıl oldu. Acısı yüreğimizi yakmaya devam ediyor. İnsanı kahreden başka gerçeklik ise, yargı ve idare tarafından cinayetin bir küçük çeteye yıkılarak kapatılmak istenmesi.
Öldürülmesinin üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra, cinayetle ilgisi olduğu konusunda kuvvetli şüpheler bulunan iki polis tutuklandı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü'nün, İstanbul Vali Yardımcısı'nın da aralarında bulunduğu 9 kamu görevlisinin şüpheli olarak ifadesi alındı. Dosyanın yeniden ele alındığına ilişkin işaretler var.
CİZRE EMNİYET MÜDÜRÜ
Bu arada ilginç bir gelişme daha yaşandı. Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında "şüpheli" sıfatıyla ifadesi alınan, o dönemde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde amir olan Ercan Demir, tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Savcılık bu karara da itiraz etti ve Demir'in tutuklanmasını istedi.
Hakkında cinayetle ilgili ciddi şüpheler bulunan ve hala tutuklanması söz konusu olabilen bir emniyet görevlisi, bu iddialara rağmen Cizre gibi kritik bir ilçeye nasıl oluyor da emniyet müdürü olarak atanabiliyordu. Bu son olay, devlet egemen olan anlayışın, Dink cinayeti ve devlet içindeki yapılanmalar konusunda, alınan önlemlerin masaya yatırılması gerektiğine işaret ediyor.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, da bu gelişmelere dikkat çekti. Cizre olayları üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Cizre'de devlet içerisine çöreklenmiş bir ekip var. Hükümet de bunun kim olduğunu, ne olduğunu biliyor. Onları koruyor. Onları oradan alsalar, Cizre'de sorun bitecek."
İşte bu tablo, endişe yaratıyor.
HRANT'IN GÖRDÜKLERİ
Cinayetin hemen ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a şu soruyu yöneltmiştim: "Benim bilgilerime ve ortaya çıkan bulgulara göre, Hrant'ı devlet içindeki güçler öldürdü. Sizin bu konudaki kanaatinizi merak ediyorum." Başbakan'ın cevabı da şöyle olmuştu: "Beni de öldürmek istiyorlar." Bir başka gazeteci meslektaşım bunun üzerine, "Kim sizi öldürmek istiyor efendim?" diye sormuştu. Başbakan'ın karşılığı, "Kim olduğunu siz biliyorsunuz..." şeklindeydi.
O yıllar karışık yıllardı. Türkiye askeri vesayetle hesaplaşıyordu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ordu muhtıra yayınlamıştı. O yaz yapılan seçimleri AK Parti'nin kazanmasının ardından, bu parti hakkında Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açılmıştı.
HRANT'IN ENDİŞELERİ
Hrant'ın endişeleri gerçeğe dönüştü. 2007 yılında Hrant'ın öldürülmesiyle başlayan kanlı bir süreç yaşadık. Bir kaç ay sonra, Malatya'da 3 Hıristiyan boğazları kesilerek öldürüldü.
Aradan 8 yıl geçti. Türkiye iç kargaşalıktan, müdahale girişimlerinden, kamplaşmadan, darbe tehdidi girdabından kurtulamadı.
Herşeye rağmen bu dönemde parlamenter rejim, bütün kargaşalığa rağmen varlığını sürdürdü, darbe girişimleri bertaraf edildi.
Hrant'ın o konuşmasındaki önemli bir saptaması daha anlam kazanıyor. Bütün alt üst oluşa rağmen Türkiye'deki değişim enerjisi devam ediyor.
Şimdi bizler haklı olarak siyasi iradeden, hukuk sisteminden artık neredeyse ayan beyan ortaya çıkmış Hrant Dink'in asıl katillerinin yargı önüne çıkarılmasını bekliyoruz.
Anladığımız o ki, yargı ve emniyet içindeki yapılanmanın da, idareyi bu konuda yönlendirdiği ve dosyayı kapatarak asıl faillerin gizlenmesine yardımcı olduğu görülüyor.
O zaman, biz de bugün diyoruz ki, bu engel de büyük ölçüde bertaraf edildi. Şimdi gerçekleri ortaya çıkarma zamanı. Ancak hala zanlıların devlet içinde etkili görevlerde bulunması, insanı endişelendiriyor.
Hrant Dink cinayetinin aydınlanmasıyla, devletin demokatikleşmesi ve şeffaflaşması arasında ciddi bir bağ olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.
Sevgili Hrant, sana özür borcumuz var.
Seni özlemle anarken, seni bizden ayıran cinayet şebekesinden hala hesap soramamış olmanın ezikliğini yaşıyoruz.
ORAL ÇALIŞLAR - RADİKAL