Heykel yıkıldı, ülke kurtuldu

Heykel yıkıldı, ülke kurtuldu

Hayatı boyunca Lice'ye gitmemiş, gitmeyi asla ve kat'a düşünmemiş insanların Lice'de dikilen bir heykelin varlığı ya da yokluğu hakkında nasıl bir söz hakkı olabilir?

ÖZCAN KIRBIYIK'ın yazısı

Öncelikle,

Onlarca yıldır devletin demirbaş heykellerinin gölgesinde zulümden geçen Kürtlerin heykel dikme merakı asla olmamıştır. Bunu bilmek için siyaset bilimci olmaya gerek yok, artniyetli ya da Kürtfobik olmamak yeterlidir. 

Türkiye'de mevzu Kürt düşmanlığı olunca ömür billah aynı safta yer almamış, yer almayı kendisine zul addedmiş kesimler aynı anda, aynı nidalarla bağırmaya başlar. Lice'de dikilen Mahsum Korkmaz heykeli için yaptıkları gibi.

Ulusalcı, milliyetçi cenahların tavrı zaten belli, tahmin edilmesi zor değil. Köpüklü bir kahve eşliğinde klasik vatan, millet, Sakarya ajitasyonu...

Peki solcu ve sosyalist çevrelerin tutumu? Küba'ya gittiğinde ilk işi Che'nin heykeli önünde zafer işareti yapıp fotoğraf çektirmek olan solcuların yani...

...

Demokrasinin zerresi bu devletin işleyişine ilişmiş olsaydı, Lice'deki Mahsum Korkmaz heykeli için de İzmir'deki Atatürk heykeli için de Denizli'deki horoz heykeli için de Amasya'daki elma heykeli için de plebisit yapılırdı. Halka sorulurdu. Halk neyi istiyorsa o olurdu. Orada yaşayanlar için yapılmıyor mu, oradaki halkın değerini yansıtmıyor mu en nihayetinde o heykeller?

Hayatı boyunca Lice'ye gitmemiş, gitmeyi asla ve kat'a düşünmemiş insanların Lice'de dikilen bir heykelin varlığı ya da yokluğu hakkında nasıl bir söz hakkı olabilir?

Lice'de yaşayan birinin kalkıp Denizli'de dikilen horoz heykeline ya da Amasya'da dikilen elma heykeline tepkisi ne kadar anlamsızsa, Amasya'da, Denizli'de yaşayanların Lice'de yapılmış bir heykele tepki göstermesi o kadar saçmadır.

Klasik tekçi ve tahammülsüz zihniyetin farklı bir versiyonu bu.

Allah aşkına! Devlet Bahçeli, Birgül Ayman Güler, Doğu Perinçek vb. belirli zihniyetin temsilcisi insanlar Lice'ye ne kattı da bugün dikilen heykel üzerinden ucuz politika yaparlar?

Ya da sahil kasabalarından ve turistik beldelerden uzaklaşınca anası ölmüş kuzu gibi çaresiz hisseden ulusalcılardan kaç tanesinin bir hayrı geçmiştir Lice halkına? Peki ne yüzle orada dikilecek bir heykelde kendilerinin fikrinin değerli olacağını sanırlar?

İşin doğrusu bu lümpen çevrelerin tepkileri bir yere kadar anlaşılır. Devletçi zihniyet bulaşmış bir kere...

Ama ya bazı sol çevrelerin tavrı?

'Kenan Evren cuntasına ve zulmüne başkaldıran Egîd'in heykeli neden dikilemesin?' demek yerine, 'Kürtler'de heykel hayranlığı baş gösterdi' demek devlet ağzıyla solculuktur. 'Bugün Kürtler'e nerden vursamcılık'tır bu!

Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde içilen çay eşliğinde Lice'ye dikilen heykel üzerinden Kürt hareketine 'Heykelcilik' eleştirisi getirenler, oturup çay içtikleri yerin adını bir devrimciden aldığını bilmiyor mu?

Kürt hareketinin simgesi olan kaç kişinin heykeli dikilmiş şu zamana kadar? Heykel aforizmalarının arkasına saklanan düşmanlığın ve kindarlığın görünmediğini mi sanıyorlar?

Bu cenahlara bakınca, Magazin Gazetecileri Derneği gecesinde Kürtçe türkü söyleyeceğini anlatan Ahmet Kaya'yı linç edip, akabininde Onuncu Yıl Marşı'nı hep bir ağızdan söyleyen Mahsun Kırmızıgül, Ebru Gündeş, Serdar Ortaç ve  o lanet salonda bulunan herkes geliyor gözlerimin önüne.

Heykeli indirdikten sonra, kafasına postallarıyla basıp poz veren askerlere gelince,

Dersim'de katlettikleri Kürtlerin kesik kafalarıyla poz veren dönemin Türk askerleriyle aynı hissiyatta, aynı fikirdeler. Askerin verdiği bu pozu gören Liceli; 'Madem yıktınız iki tane dikmek şart olsun!' demez mi? Ya da derse, kim ne diyebilir?

Piyasaya bilinçli bir şekilde servis edildiği belli olan o fotoğraflara bakıp; 'Bu ülkeden adalet madalet çıkmaz!' deyip yönünü dağlara çeviren onlarca Kürt genci vardır. Benzer onlarca olayda olduğu gibi.

Devletin ve askerlerin dünkü tavrı devam ettiği müddetçe Türkiye Cumhuriyeti'nin bölge halkı nazarındaki 'işgalci devlet' imajı asla değişmeyecektir. Kürtleri dağa taşıran zihniyeti merak edenler devletin ve askerin dünkü tavrına bakıp, öğrenebilir.

Liceli bir kadın: 'Mezarlık baskınları yapıp, mezarlara zarar vermek İsrail'in hüneriydi hani?' diye özetliyordu durumu.

Askerlerin Lice'de katlettiği 20 yaşındaki gencin ölümüne sevinen zihniyet  var oldukça Kürtler silahı bir teminat olarak görmeyip de ne yapsın?

AKP hükümetine gelince,

Gezi'de, Reyhanlı'da, Roboskî'de olduğu gibi eline-yüzüne kan bulaşmıştır. Katledilen ve yaralananların birinci dereceden faili konumundadır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum