HDP’yle Kürt siyaseti ilk başladığı noktaya mı dönüyor?

HDP’yle Kürt siyaseti ilk başladığı noktaya mı dönüyor?

30 yılı aşkın bir süredir verilen bedellerin, mücadelenin ve tarifi imkansız acıların tesellisi olarak Kürtler’in ulusal, kültürel ve sosyal haklarını bu “Türkiyeleşme” siyasetiyle geri alabilecek mi?

HÜSEYİN ALDAĞ*

Kürt siyasal hareketi radikal bir kararı hayata geçiriyor. Ulusal özgürlük davasını sosyalist bir mücadele yöntemiyle hedefine ulaştırmaya çalışıyor. Aslında bu yeni değil daha önce de defalarca denendi ancak bu kez Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar, Gezi eylemleri ve Öcalan’ın Kürtler adına neredeyse tek karar verici olduğu diyalog süreci nedeniyle çerçevesi daha geniş tutuluyor.

Önce rüştünü ispat etmiş ve Selahattin Demirtaş gibi bir lider sayesinde Türkiye siyasetinde giderek ağırlığını ortaya koyan BDP tasfiye edildi. Ardından “Türkiyeleşme” hedefini benimseyen ve diğerlerine göre cılız kalan 2 siyasetçiyle HDP kervanı yola çıkarıldı. Ama olmadı, daha ilk yerel seçimde HDP büyük hayal kırıklığı yarattı. Tabandan da gelen homurdanmalar HDP’yi birkaç ayda olağanüstü kongreye götürdü.

Eş başkanlar değişti. Vitrine yine Selahattin Demirtaş çıktı. Anlayacağınız Kürt siyaseti birkaç ayda etrafında döndü dolaştı, bir adım ileriye gidemedi. Eldeyse büyük bir hüsran yaratan ve sol diye tabir edilen kesimden neredeyse hiç yeni oy almayan bir seçim sonucu kaldı.

HDP kurulduğunda da bir yazımda dediğim gibi, bu parti kağıt üzerinde hem göze hem de kulağa çok hoş geliyor, içerisinde bu ülkedeki türlü zorbalıklara ve hukuksuzluklara sessiz kalmayan birçok değerli insan var. Türkiye için olması gereken alternatif bir parti gibi görünüyor. Peki ama giderek kangrenleşen ve tüm çözüm iddialarına rağmen yaraları sarılmayan, halen bile sürece rağmen her ay çocukları sokak ortasında katledilen Kürtler’e ne verecek HDP?

30 yılı aşkın bir süredir verilen bedellerin, mücadelenin ve tarifi imkansız acıların tesellisi olarak Kürtler’in ulusal, kültürel ve sosyal haklarını bu “Türkiyeleşme” siyasetiyle geri alabilecek mi?

Bana göre HDP'nin Kürt Meselesi'nin çözümünde BDP'den daha fazla yapacağı bir şey yok. Hem Türkiye siyasetini yönlendirmesi hem de alacağı oy oranları arasında, dengeleri değiştirecek bir fark olmayacak aksine ters tepme ihtimali bile daha fazla var. Batıda kuruş hesabı yaparken Kürt Coğrafyası’nda binleri kaybedebilir. Neden mi?

HDP genellikle sol motifli demokrat kimlikleri bir araya getiriyor ancak genel olarak İslami jargona ve siyasete uzak fakat herkes çok iyi biliyor ki bu ülkede Kürtlerin büyük bir İslami hassasiyeti var. O yüzden bölgedeki boşluk hep başkaları tarafından dolduruldu.

PKK ve son siyasi temsilci BDP bunu fark ettiğinde biraz geç olmuştu, sivil imamlar ve Cuma namazları ses getirdi ancak başkalarının doldurduğu alanları geri almaları için yeterli olmadı.

Şimdi konu daha çatallı ve riskli, 30 yılı aşkın bir süredir silahların hiç susmadığı, ölümlerin hiç durmadığı bir coğrafyada kanı-canı-malıyla özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren bir halkın kaderi söz konusu. Yıllarca Kürtlerin İslami duyarlılığını önemsemeyip alanları Türk-İslamcı cemaatlere ve AKP'nin mirasçısı olduğu sağ partilere bırakanlar Altan Tan gibi isimleri yanlarına almayı akıl ettiklerinde bir hayli geç olmuştu. Dahası özgürlük mücadelesi vermeden demokrasi için yapacağınız her şey sadece teferruattır. Kürt çocukları sokaklarda öldürülürken ve hiçbir zaman katilleri yargı önüne çıkarılmazken, partinin en önde taşıdığı pankartlarda ekolojik devrimlerden ve ya cinsiyet özgürlüğü gibi şeylerden bahsetmesi sizce de sinir bozucu olmuyor mu?

Tüm bunlar bir yana Türkiye’de sizinle “ortak vatan” için mücadele edecek, çalışacak ve seçimlerde oy verecek bir kitle yok. Ortamlarda oyumuz HDP’ye deyip sandıkta eli CHP’ye gidenlere Mart seçimlerinde hepimiz şahit olmadık mı? Örneğin yazarlık hayatları Kürtler’e akıl vermekle geçen Hasan Cemal ve Nuray Mert gibi isimlerin seçimlerde “aman AKP kazanmasın” mantığıyla CHP’ye oy vermesini nereye koyacaksınız? Ya da HDP’de danışman olarak görev almasına rağmen yerel seçimde Sarıgül diye bağıran akademisyen solcuları bu alışkanlıklarından vazgeçirebilir misiniz? Irak ve Suriye’de Kürtler’in kaderini değiştirecek bir rüzgar eserken kuzeyli Kürt siyasetinin yelkenlerini açmak yerine eski bir limana demir atmasını ileride kimse izah edemez.

Gönül gerçekten başarmanızı isterdi ama gerçekler daha başka. Kongrede verilen mesajlar ve salonun havası bile öncekilerden farklıydı. Ne coşku aynıydı ne de yıllardır bu halkı ayakta tutan özgürlük söylemleri.

Sloganları ve pankartlarıyla daha çok bir sempozyumu andırıyordu. İşin bir başka ilginç tarafıysa sizin “ortak vatan” ve “Türkiyeleşme” için yaptığınız tüm vurgulara rağmen Türk medyası sizi yine görmek istediği gibi gördü. Ertesi gün manşetlerde “PKK Şov, Bayrağa saygısızlık” kelimelerinden başka bir şey yoktu.

Bana göre Kürdistan’da solculuk oynamanın ne yeri ne de zamanı artık. HDP şu anki haliyle dar ve yetersiz. Türkiye solu İslam ve dine olan kadim reflekslerini bir kenara bırakıp Kürtler'e daha geniş bir ulusal çerçeveden bakmayı başaracak bir yapı değil. Mahir Çayanlar’dan Deniz Gezmişler’den dem vurdukları kadar Seyit Rıza, Şeyh Sait ve Said-i Kürdi ile barışık olmaları gerekiyor.

Kürt Meselesi masadayken halkın gerçeklerini görmeyip, romantik sol bir rüyayı gerçekleştirmeye çalışmak bana göre çok riskli ve zaman kaybı. Dahası sizce de Kürt halkı ve meselesi artık bu deneme-yanılma yöntemlerini kaldırmayacak bir noktada değil mi?

*Gazeteci /  twitter.com/normalgasteci [email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum