DÖKH: Çözüm sürecinin aktif öğesiyiz

DÖKH: Çözüm sürecinin aktif öğesiyiz

DÖKH Koordinasyonu'ndan Hülya Avşar ve Deniz Şimşek, "Çözüm sürecinin aktif birer ögeleriyiz. Hükümetten hiçbir beklentiye girmeden bütün kadın kurumları ile birlikte ortak hareket etmek için girişimlerimiz olacak" dedi.

HDP Grup Başkan Vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'den oluşan heyete DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle'nin yanı sıra DÖKH'ten Ceylan Bağrıyanık'ın da dahil edilmesi, kadınların çözüm sürecindeki rolünü yeniden gündeme getirdi.

AKP hükümeti, bugüne kadar oluşturduğu heyetlerde, kadınların temsiliyetine dair hiçbir düzenlemeye gitmedi. Akil İnsanlar Heyeti'ni, Akil Adamlar Heyeti olarak gündeme getiren AKP, özellikle kadınlardan gelen itiraz üzerine isim değişikliği yapmış, ancak kadınların temsiliyetini dikkate almamıştı.

Hükümet, yakın zamanda oluşturduğu Çözüm Süreci Kurulu'na hiç kadın görevli almadı. İzleme Kurullarındaki kadın katılımının nasıl olacağı ise belirsiz.

Hükümetin kadını görmezden gelen tutumuna rağmen kadın örgütleri, “Çözüm sürecinde biz de varız” diyor. 

Kadınlar bu süreçte nasıl yer alacak? Ne talep edecek?

Çözüm sürecinde kadınların rolü üzerine sorularımıza Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nden Hülya Avşar ile Deniz Şimşek yanıt verdi. 

Kadınların çözüm sürecindeki rolü sizce nedir? Kadınların katılımı sağlanmazsa ne olur?

Hülya Avşar: Bütün toplumsal sorunların çözümünde, kadın analitik zekası ile birlikte duygusal zekasının gücü nedeniyle sorunlara yaklaşımı çok daha yapıcı. Daha somut çözüm üreten daha hakkaniyete kavuşturacak bir bakış açısına sahiptir. Çözüm sürecinde kadınlar olmazsa, kesinlikle olmaz. Çözüm sürecinde kadınlar olmalı ki, gerçekten sonuçlar bütün toplumu olumlu etkileyecek bir biçim alabilmeli. Çözüm sürecinde kadının bakış açısını yansıtmazsak, tek ayaklı gitmiş olacak. Tek bir cinsin bakış açısı üzerinden yürüyecek. Şimdiye kadar yaşadığımız toplumsal felaketlerin sonuçlarıdır aslında. Bütün sorunlara yaklaşım sadece erkek egemenlikli bakış açısıyla yürütüldüğü için böylesi bir kangren halini aldı. Ama bugünden itibaren kesinlikle bu çözüm sürecinde çok aktif bir şekilde yer alacağız.

Savaşta ve barışta kadın hakikatini nasıl tanımlıyorsunuz?

Hülya Avşar: Savaşta en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar. Açlığı hisseden, tecavüze uğrayan, katliama maruz kalan kadın. Barış, toplumsal bir sözleşmeyi, toplumsal eş yaşamı birlikte kurabilmektir aynı zamanda. Savaşın sonuçlanmasında kadınların ve erkeklerin eşit düzeyde birlikte sorunları çözme girişimidir.

Deniz Şimşek: Barış, eşitlik, özgürlük ve demokrasi demek. Toplumun demokratikleşmesi ya da demokrasinin toplumsallaşması için kadının mutlaka olması gerekiyor. Bu sorunları oluşturan zaten erkek egemen zihniyettir. Bu zihniyetin değiştirilmesi gerekiyor öncelikle. Kadının da burada kendi sözünü, talebini dile getirmesi gerekiyor. Binlerce köy boşaltıldı ve insanlar göç etmek zorunda kaldı. Bu göçle beraber kadın ilk başta mağdur oldu. Tecavüzler yaşandı. Kentlere gelen kadınlar yoksulluğa mahkum edildi. Sonuç itibariyle, birinci dereceden hep kadınlar ve çocuklar savaşın esas mağduru oldu. Bu nedenle kadınların söyleyeceği çok söz var. Savaş şiddeti getirdikçe, genel anlamda toplumsal barıştan, toplumsal demokrasiden bahsediyorsak, tüm kadınların burada sözünü söylemesi gerekiyor. Masayı, Türk-Kürt barışması olarak görmüyoruz. 

Çözüm ne sizce?

Deniz Şimşek: Toplumun demokratikleşmesi. Zaten Sayın Öcalan'ın açıkladığı taslakta da bunu görüyoruz. Kadının özgürleşmesi, gerçek demokrasinin gelmesi için önemli. Bu nedenle kadının temsiliyeti şart. 

Çözüm süreci resmen yaklaşık iki yıldır sürüyor. Bu süre içerisinde bazı mekanizmalar da kuruldu. HDP İmralı Heyeti ve Akil İnsanlar Heyetleri gibi. Toplamda tabloya bakarsak, bu süreçte kadınların çözüm sürecine katılımı söz konusu oldu mu?

Hülya Avşar: Sayın Abdullah Öcalan'ın 21 Mart 2013'de açıkladığı manifestodan bugüne kadar geçen sürede Sayın Öcalan'da ve Kürt özgürlük hareketinde çok büyük bir kararlılığın ve ısrarın söz konusu olduğu görülüyor. Fakat hükümet ise sürekli bir oyalama, seçimleri atlatma yaklaşımı içerisinde oldu. Kendini iktidarda var edebilmek düşüncesiyle süreci bugüne kadar bu şekilde getirdi. 

Bu süreçte kadınlar ne kadar katılım sağladı?

Hülya Avşar: Sivil toplum örgütleri olarak kadınlar bunun mücadelesini verdi. Ancak hükümet bu konuda bir hassasiyet göstermedi. Hatırlayacaksınız, Akil İnsanlar Heyeti'nin ilk ismi Akil Adamlar Heyeti'ydi. İtirazlar üzerine değiştirildi. Çok az bir kadın temsiliyeti söz konusu oldu. En azından yüzde 40 temsiliyet sağlanmalıydı. 

Kadınların müzakere süreçlerine katılımı nasıl olacaktır?

Hülya Avşar: Bu süreç içerisinde bir çok kadın örgütünün barış için çalışmaları oldu. Örneğin Barış İçin Kadın Girişimi oluşturuldu. Eylemlerden eğitimlere çeşitli etkinlik biçimleri ile kadınlar sürecin bir parçası olmaya çalıştı. Süreç işlenmeye çalıştı. Bu konuda belli bir duyarlılık da ortaya çıktı. Tüm Türkiye'deki kadın hareketleri bir anlamda da olsa ortak hareket etme noktasına getirdi. Çözüm sürecinin hükümetin çok da belirlemesine de ihtiyaç duymadan bizler bunun örgütlülüğünü gerçekleştirmek zorundayız. Çözüm sürecinin aktif birer ögeleriyiz. Hükümetten hiçbir beklentiye girmeden bütün kadın kurumları ile birlikte ortak hareket etmek, çözüm geliştirme yollarını zorlamak, bu konuda da girişimlerimiz bundan sonra olacaktır.

Kadın örgütlerinin kendi alanlarında yürüttüğü çalışmada barış talebinin öne çıkması ya da talepte bulunması işin bir kısmı. Benim sorduğum ise, resmi olarak müzakere sürecine kadınlar nasıl katılacak? Bunun için bir mekanizma öneriniz var mı?

Deniz Şimşek: Kadın özgürleşmeden, toplum özgürleşmez. DÖKH olarak ana sloganımız bu. Kadının temsiliyetinin sadece savaş mağduriyeti üzerinden değil, genel anlamda erkek egemen sistemin yarattığı her sorun üzerinden tanımlamak gerekiyor. Son yıllarda özellikle Kürt kadın hareketi çok büyüt atılımlarla gidiyor. Çok deneyim de birikti. Sayın Öcalan'ın belirttiği gibi her şeyin yasallaşması. Kadına dair olan her şeyin de yasalarda yer alması. Geriye doğru baktığımızda ise bir sürü deneyim birikti. Buna dair söz söyleyecek kurum var. Hepsinin ileteceği talepler var. Bunun hukuksal boyutta da ilerlemesi gerekiyor. Burada da hem kadın kurumlarının hem söz söyleyen, emek veren, direnen tüm kadınların bir şekilde bir araya gelip ortaklaşması gerekiyor. Buna dair bir mekanizmayı oluşturmaya çalışmak en mantıklısı.

Örneğin, HDP İmralı heyetine Ceylan Bağrıyanık da katıldığında müzakere sürecinde kadınlar da var diyebilecek miyiz?

Deniz Şimşek: Ceylan Bağrıyanık, DÖKH'ten bir arkadaşımız. Ancak, Ceylan arkadaşımızın temsiliyeti tüm kadınların temsiliyeti olacaktır. Örneğin, günde 5 kadının katletilmesi, bir kırımdır. Buna dair yapılması gerekenler vardır. Ceylan arkadaşımız da örneğin bu toplumsal, erkek egemen şiddet üzerinden de sözlerini dile getirecektir.

Bu süreçte, barışın yerelleşmesi açısından kadın örgütlerine bir rol düşüyor. Buna bir itirazım yok. Ancak şu sorunun da yanıtını almak istiyorum. Siz de belirttiniz, bu savaş kadınları mağdur etti. Dolayısıyla barıştan alacakları var. Bu nasıl olacak? 

Hülya Avşar: Hukuken de belli değişikliklerin yapılması gerekecek. Bizim bu konuda ısrarlarımız olacak. Anayasal ve yasal bazı değişimler, güvenceler olmak zorunda. Kadına yönelik şiddet ya da cinayetlerde ciddi bir cezalandırma uygulaması yok. Bunun mutlaka hukuka geçmesi, büyük bir suç kapsamına alınması gerekiyor. Kadınların kamusal alandaki temsiliyet oranı da çok az. Bu konuda da Türkiye'de demokratik bir çözümü önerirken yeni bir toplumsal sözleşme yapacağız. Bu sözleşmeyi yaparken de kadınların ihtiyaçları dikkate alınacak, toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda kadınların katılımının da eşit olarak sağlanmasını isteyeceğiz. Eşit temsiliyetin anayasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor. 

Kadın örgütleri olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan'la görüşmek gibi bir talebiniz var mı?

Hülya Avşar: Evet. En son HDK Kadın Meclisi olarak Ankara'da gerçekleştirdiğimiz kadın konferansında bu konu üzerine tartışma yürütüldü ve karar alındı. Bir kadın komisyonu oluşturup, hem Sayın Öcalan'la hem de KCK yöneticileri ile görüşme, sürece dair önerilerimizi sunma kararı alındı. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.