Diyarbakır’daki Adalet Nöbeti 1. yılında

Diyarbakır’daki Adalet Nöbeti 1. yılında

Adalet Nöbeti’nin birinci yılında Diyarbakır Adliyesi önünde bir araya gelen mahpus yakınları, devletten tek taleplerinin adalet olduğunu söyledi.

Diyarbakır’da hasta mahpusların tahliyesi ve hapishanelerdeki hak ihlallerine karşı 16 Kasım 2021’de Adalet Nöbeti’ne başlayan mahpus yakınları, eylemin birinci yılında Diyarbakır Adliyesi önündeydi.

MA’nın haberine göre basın açıklamasına, şu örgütlerden temsilciler katıldı: Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Amed Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Rosa Kadın Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 78’liler Derneği, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED DER), DİSK Diyarbakır Temsilciliği. Ayrıca Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, HDP İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy ve Zeyyat Ceylan da eyleme destek verdi.

“ATK tek karar merci olmamalı”

Hasta mahpus Abdulselam Güler’in kardeşi İnci Güler, eylemde yaptığı konuşmada, “Çalmadığımız kapı kalmadı. Aramadığımız yer kalmadı. Bizlerin devletten talep ettiği adalettir. Adaletsizliği yaratmayın” dedi.

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, cezaevlerini Türkiye’nin kanayan yarası olarak tanımlayarak, “Cezaevlerinde tutuklular bizlere mektuplarla bize ulaşıyorlar. Orada yaşadıkları hak ihlallerinden bahsediyorlar. Gelen başvurularda görüyoruz ki sağlığa erişim hakkı engelleniyor. Kelepçeli muayenelerin ve hastanelere sevklerin geç yapıldığına dair başvurular bize yapılıyor” diye konuştu.

Hasta mahpusların durumuna değinen Turan, sağlık kurumların verdiği raporlara rağmen hasta tutukluların bırakılmadığını söyledi, “Adli Tıp Kurumu (ATK) tek başına karar vermemeli, uzman doktorların görüşü alınarak rapor hazırlanmalıdır. Hasta tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. 

İktidara çağrı: Bu sesi duyun

MED TUHAD-FED yöneticisi Avukat Yusuf Çakas, onlarca hasta tutuklunun yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Herkes bu adalet sesini duydu, fakat iktidar duymadı. Bu sesi duyun. Bizler de bu adalet arayışının yanında mücadele ediyoruz” dedi.

Ailelerin yaz, kış, soğuk, çamur demeden cezaevi, ATK ve adliye önünde adalet arayışına devam ettiğini belirten HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi Serhat Eren, “Adalet nöbetine başlayan ailelerimiz; cezaevlerinde insanlık onuruna yaraşmayan uygulamaların son bulmasını istiyor. Cezaevlerinde yaşanan sorunlar sadece cezaevlerinin değil, ailelerin, baroların, kurumların yani ülkede yaşayan herkesin sorunudur. İnsan hakları mücadelesi herkes tarafından verilmesi gerekiyor. Tam bir yıldır adaleti nöbeti olan aileler hasta tutukluların serbest bırakılması ve infaz yakılmasının durdurulmasını istiyorlar. Bu haklı talepler bir an önce yerine getirilmelidir” diye konuştu.

“İnsan haklarına uygun davranılmalı”

Konuşmaların ardından basın metinini ÖHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Özüm Vurgun okudu:

“Hasta mahpusların cezaevi koşullarında sağlık hakkına erişiminin engellenmesi, mevcut sağlık durumu karşısında, hukuka aykırı kararlarla infaz ertelenme taleplerinin reddedilmesi karşısında, ailelerin başlattıkları adalet nöbetinin birinci yılını geride bıraktı.

Hapishanelerde ‘insanca’ yaşamı sağlamak için getirilmiş ‘asgari standart’ kurallar vardır, Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır.

Türkiye hapishanelerinde sağlığa erişim hakkının engellenmesi, kelepçeli muayene dayatması, revire geç çıkarılma, hastane sevklerinin geç yapılması ya da yapılmaması, hapishanede çalışan sağlık personel sayılarının yetersiz olması sağlık problemi olan mahpusların durumunu kötüleştiriyor ve yaşam hakkı ihlaline yol açabiliyor.

Yaşam hakkının korunmasının temel kriterlerinden biri de kişinin sağlık hizmetlerine ayrımsız ulaşabilmesi, yani sağlık hakkıdır.”

  • İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu’nun 29 Nisan 2022 tarihli son tespitine göre, Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta mahpus bulunuyor. 2022 yılının ilk 10 ayında en az 70 mahpus hapishanelerde hayatını kaybetti.

Etiketler : , ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.