Demirtaş'ın büyük günahı!

Demirtaş'ın büyük günahı!

Grup toplantılarındaki konuşmaları, seviyeli, etkileyici üslubu ve manşetlik sözleriyle sadece Kürt siyasetinin yeni yıldızı olmadı, aynı zamanda Türkiye siyasetinde de özgül ağırlığını ortaya koydu.

Türkiye siyaseti uzun zamandır büyük bir kısır döngü yaşıyor. Kitleleri heyecanlandırıp onlara yeni ve değişim adına umut verecek bir oluşum ve lider ortaya çıkmıyor. En son bu kişi Recep Tayyip Erdoğan'dı. Ancak Erdoğan'ın vaat ettiği değişim demokrasi son yıllarda yerini hayal kırıklığına bıraktı. İktidardan muktedirliğe terfi edince, eski Erdoğan ve Ak Parti'den eser kalmadı.

Bu konuda CHP'de bildiğiniz gibi bir hamle yaptı. Deniz Baykal'ın kaset komplosuyla devrilmesinden sonra Kemal Kılıçdaroğlu bayrağı devraldı. Gandhi etiketiyle ilk dönem "Yeni CHP"nin oldukça büyük bir propagandası yapıldı ancak dağ fare doğurdu. Yeni CHP ile eski CHP zihniyeti arasında radikal bir tercih yapma cesareti göstermeyen Kılıçdaroğlu olduğu yerde saydı.

Bu konuda en büyük sürprizi şüphesiz Kürt siyaseti son dönemde Selahattin Demirtaş'la yaptı. Kandil-Avrupa-İmralı üçgeninde legal siyaset yapmaya çalışan Kürt partileri devletin kronik parti kapatma hastalığı nedeniyle sürekli vitrinlerini değiştirmek zorunda kalıyordu. Birçok isim de ceza aldığı ve siyaset dışı kaldığı için uzun süre aynı görevde bulunamadı. Kürt coğrafyasında gösterdikleri performansı, Türkiye siyasetine taşımayı ve ilgi çekmeyi başaramadılar.

İşte Selahattin Demirtaş bu çemberin dışına çıkmayı başaran ilk isimdi. Grup toplantılarındaki konuşmaları, seviyeli, etkileyici üslubu ve manşetlik sözleriyle sadece Kürt siyasetinin yeni yıldızı olmadı,  aynı zamanda Türkiye siyasetinde de özgül ağırlığını ortaya koydu.

Demirtaş'ı farklı kitlelerle buluşturup bu günlere gelmesini sağlayan projeyse HDP ve Türkiyeleşme siyaseti oldu. İlk dönem ilginç ve yadırganan bir şekilde genel başkanlıktan uzak tutulsa da bu plan işe yaramadı. İlk olağanüstü kongrede tekrar genel başkan seçildi.

2014 cumhurbaşkanlığı seçimleriyse Demirtaş ve Kürt siyaseti için bir ilkti. İlk defa içerisinde Kürt ve Öcalan kelimelerinin çok az olduğu bir seçim çalışması yapıldı. Türkiye siyaseti ve Çankaya'ya çıkmak için farklı kesimleri bir araya getirme planı Demirtaş'ı Kürt siyasetinden Türkiye siyasetine taşıdı. Gerçekten üslubu konuşması ve vaat ettikleriyle yeni bir kitleye ulaşmayı başardı. 10 Ağustos gecesi CHP-MHP ve destek veren diğer partilerin hezimetinin yanında, tek başına aldığı yüzde 9.8'lik oy oranı gerçekten hatırı sayılır bir başarı.

İşte Demirtaş'ın bu başarısı ve sol demokrat kesimde yükselişi belli kesimler tarafından hiç hazmedilmedi. Kendilerini solcu-demokrat diye tanımlayan ancak CHP ya da diğer ulusalcı kesimlere yakın olan bu isimler erketeye yatıp,  devamlı Demirtaş'ın bir açığını, yanlışını bulma peşinde.

En son Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı yemininde yapılan bir alkışta fırtınalar koparıldı. Türkiye siyaseti sanki çok temiz duru ve kusursuz yapılıyormuşçasına Demirtaş'ın mecliste nezaketen yaptığı bir el çırpması büyük bir günah gibi günlerdir taşlanıyor.

Yıllardır Kürt siyasetçilerinden "ılımlı" olmalarını bekleyenler, Türkiye siyaseti yapmasını savunanlar, DTP'lilerin, BDP'lilerin çok agresif olduğunu ileri sürenler şimdi mecliste Demirtaş'ın siyasi nezaketini linç ediyorlar. Siyasetin, kaba tüm insani meziyetleri bir tarafa bırakan bir düşmanlık değil içerisinde centilmenliğin, nezaketin de yer aldığı politik bir mücadele olduğunu unutuyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın Ekmeledin İhsanoğlu'na karşı söylediklerine İhsanoğlu'nun sessiz kalmasını, büyük ulvi bir meziyetmiş gibi sunan CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu'da bu çiğ ve popülist tepkilere dahil oldu.

Daha birkaç yıl önce Onur Öymen'in  Dersim Katliamı’nı öven sözlerini alkışlayan Kılıçdaroğlu'nun gerçekten bu konuda söyleyecek sözü olmasıysa bir hayli ironik. Dahası CHP bu agresif siyasetiyle yıllardır en ufak bir başarı gösterdi mi? Milletvekillerinin cezaevinden çıkması için yaptıkları boykot ve Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına gösterdikleri kaba tavır ne işe yaradı? Erdoğan’ın hiç zorlanmadan 1. turda cumhurbaşkanı seçilmesinin sorumlusu CHP’nin  yanlış aday ve politika tercihi değil mi?

Kısacası Demirtaş'ın farklı siyaseti ve yükselişi son zamanlarda belli ki birçok kişiyi rahatsız ediyor. Adeta buluttan nem kapıyorlar. En ahlaklı en doğru en kusursuz siyaseti hep Kürtler’den bekliyorlar. Açıkçası ben bunu büyük bir ikiyüzlülük olarak görüyorum. Madem Demirtaş'tan kusursuz bir siyaset yapmasını ve bu kadar çok şey bekliyorsunuz o zaman neden seçimde hak ettiği siyasi gücü vermediniz.

İşin tuhaf tarafıysa, bugün Demirtaş'ı sanki kendilerini aldatmış, yarı yolda bırakmış ilkelerine ihanet etmiş  gibi linç edenlerin büyük bir çoğunluğunun, 10 Ağustos'ta MHP yapımı adaya oy verdiğinden kimsenin şüphesi yok!

HÜSEYİN ALADAĞ *Gazeteci / [email protected] -  twitter.com/normalgasteci

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.