Demirtaş Çok Acımasız

Demirtaş Çok Acımasız

“Değerli olan, öteki’nin övgüsü, taraftar’ın yergisidir.” Bu sözler İslâmi geleneğin vicdanlı yazarlarından Levent Gültekin'e ait. Ben de bir HDP seçmeni olarak dostane eleştirilerimi Sayın Demirtaş'a yöneltmek istiyorum.

Arat Barış Altan / Demokrat Haber

Bildiğiniz gibi seçim kampanyalarında HDP'nin dolayısıyla Eş Başkan Demirtaş'ın karşısında AKP iktidarı var. Bir de Anayasaya bağlılık yeminini unutup elinde Kur'an, en sakin, en iyi niyetli haliyle muhalefete küfreden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan var.

Demem o ki bir tarafta "iyi niyetle" küfreden, AKP için meydan meydan dolaşan, "tarafsız" bir Cumhurbaşkanı var, diğer tarafta Tayyip Bey'in iyi niyetini anlamayan, tarafsızlığını sorgulayan, acımasız eleştirilerle sultanı sinir küpü yapan Demirtaş var.

Türkiye'de siyaset parti programları üzerinden yürümüyor. Hal böyle olunca liderlerin her sözü seçim vaadi gibi gündem oluyor.

Erdoğan ve AKP korosunun bitmek bilmez tehditleri, tabiri caizse kavgada bile söylerken insanın yüzünü kızartacak küfürleri, karalamaları, Demirtaş nezdinde karşılık bulmuyor. Bu alışılmış bir durum değil. Değil çünkü küfür ve hakaretin karşılığının verilmesinden rant devşiren bir siyasi gelenek inşa eden Erdoğan, bu durum karşısında şaşkına döndü.

Erdoğan tehdit ediyor, Demirtaş "seni başkan yaptırmayacağız" diyor, Davutoğlu hakaret ediyor, Demirtaş gülerek "hoca senin de hakkını koruyacağız" diyor.

Bu acımasızlık!

***

Demirtaş, orantısız parlak zekâsıyla, zekânın erişemediği yerlerde gezen insanları eziyor.

Birlikte bakalım eminim sizlerde Demirtaş'ın acımasız davrandığını, parlak zekâsıyla muhataplarını intihara sürüklediğini göreceksiniz:

[Erdoğan "Meydanı boş mu bırakayım" diyor. Başbakan da diyemiyor ki "Meydan boş değil, ben varım." Onu savunmak da bize kalıyor.

Eğer sınırların dışında İslâm düşmanı görmek istiyorsanız IŞİD ve El Kaide orada. Yok Türkiye sınırlarından İslâm düşmanı görmek istiyorsanız AKP burada.

Sarayı o kadar yüksek kurmuşlar ki, ordan bakınca halkı karınca gibi görüyorlar.

Onların yalanını dinlemeyin. Onlar çıktıklarında tv'ye verdiginiz elektiriğe yazık, kapatın izlemeyin.

Diyanet İşleri Başkanı olarak sen Mercedes'e binerken, arkanda saf tutan cemaatin otobüse binecek parası yok. 

Halkın parasıyla yüzlerce silahı tecavüz çetesi IŞİD'e gönderenler bize dinden imandan bahsedemezler!

Diyanet İşleri Başkanı'na söylüyorum; bize iman dersi vereceğine, yanındaki hırsızlara din dersi ver. 

Saraydakine birileri Başkan olabilirsin demiş, o da tutturmuş illa Başkan olacağım diye, ilkokul çocukları gibi buna inanmış.]


Küfür yok, hakaret yok, hamaset yok, ama intihara teşebbüs var. Şakağına silah dayadığın birinin ölüme hazırlandığı sırada boş tetiği düşürmek gibi bir fenalık değil mi? 

Bu acımasızlık!

***

Konuk Başbakan Ahmet Davutoğlu, en halisane duygularla Selahattin Demirtaş'a hitaben; adından utan, artık ona Selahattin demeyeceğim dedi. Demez olaydı! 

Demez olaydı çünkü Demirtaş'ın cevabı kanserli bir hastanın ötenaziye razı olması gibi bir psikolojiye sebebiyet veriyordu:

[Doğrusu ben böyle zeki bir hamle beklemiyordum, seçim kampanyası döneminde. İki üç gündür uyumuyorum. Çünkü biz seçim kampanyamızı Başbakan bana Selahattin diyecek diye hazırlamıştık. Ne yapacağımızı bilemiyoruz...]

Şimdi ben sizlere soruyorum; Demirtaş'ın verdiği cevap olacak iş mi "Allah Billah" aşkına! 

Yazıyı bitirdiğim sırada HDP'nin Adana ve Mersin parti binalarına bombalı saldırı haberleri geldi. Haliyle yazıyı beklettim çünkü AKP iktidarını topal ördek gibi avlayan Demirtaş'ın ne diyeceğini merak ediyordum. 

Demirtaş, ölçülü üslubuyla ahlakımıza, hamasete ve istismara karşı tavizsiz duruşuyla da vicdanımıza seslenmekteydi:

[Sandıktan, koltuktan kıymetlidir bu ülkenin barışı. Benim canımdan önemlidir bu ülkenin barışı. Barışı koruyacağız diyordu en samimi duygularla. 

Demirtaş, isim vermeden Adana ve Mersin'deki saldırının arkasındaki güce işaret ederek, "Adana ve Mersin'de bize verilmek istenen mesajı aldık. Mesajını aldık. Sana cevabımız şudur. Seni hala Başkan yaptırmayacağız, Başkan yaptırmayacağız" dedi.]

Tarihin en kisa grup konuşmasında " Tayyip Erdoğan, seni Başkan yaptırmayacağız" deyişi hafızalardaki tazeliğini korurken, aynı çıkış bu kez bambaşka bir dönemin kapılarını açtı. Seçim sonrasını gören hamleleri içeriyor. 

Peki bu bombaların seçmen üzerinde etkisi ne diye sorarsanız, samimiyetle kendi düşüncelerimi söyleyeceğim. Bugüne kadar akşamın serinliğinde gider oyumu kullanırım diyordum ama dün itibariyle yeni bir karara vardım; azığımı alıp oyumu kullanmaya gideceğim ve gece yarısına kadar da orada kalacağım. Artık oy vermek değil, verdiğin oyun sonucunu alıp evine dönmek farz oldu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum