Dayikên Şemiyê Süleyman Durgut'un faillerini sordu

Dayikên Şemiyê Süleyman Durgut'un faillerini sordu

Dayikên Şemiyê, 1994 yılında JİTEM elemanları tarafından gözaltına alındıktan bir gün sonra katledilmiş bir şekilde cenazesi bulunan Süleyman Durgut'un faillerini sordu.

ŞIRNAK - Şırnak'ın Cizre ilçesinde "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla her hafta eyleme yapan Dayıkên Şemiyê, 343'üncü eylem için Sanat Sokağı'nda bir araya geldi.

Kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları, bu hafta Süleyman Durgut'un hikayesini anlatıldı. 1994 yılında üniformalı polisler tarafından gözaltına alınarak katledilen Süleyman Durgut'un hikayesini MEYA-DER Cizre Yöneticisi Veysi Durgut anlattı.

haberinfotograflari.gif

1994 yılının Nisan ayında Süleyman Durgut ve kardeşi Abdurrahman Durgut işten eve dönerken yollarının JİTEM elemanları olarak bilinen ve kod adı Ramazan Hoca ve Cabbar olan kişiler tarafından kesildiğini belirten Durgut, "Ellerinde tüfekle İki kardeşi ara sokağa doğru sürüklerler. Süleyman Durgut'u tekmeleyerek, kafasına tüfeği dayayıp araca bindirirler. Süleyman Durgut gece boyunca eve gelmez, sabah darp edilmiş halde eve döner. Üzerinde sadece yırtık bir atlet vardır. 1994 yılının Haziran ayında bu kez JİTEM ekibinde yer alan kod adın Bedran olarak bilinen Adem Yakin ve yanındaki resmi üniformalı polisler tarafından tekrar gözaltına alınır" diye anlattı.

Yaklaşık yirmi gün gözaltında tutulan Durgut'un, savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldığını ve maruz kaldığı ağır işkencelerden dolayı dişlerinin döküldüğünü dile getiren Durgut, "Ağzındaki dişler sökülmüş, bir gözünde büyük hasar meydana gelmişti. Özellikle Cabbar isimli kişinin kendisine çok işkence yaptığını söyledi" ifadesinde bulundu. 14 Temmuz 1994'te sabah saatlerinde Durgut ailesine JİTEM gözetiminize polislerin baskın yaptığını söyleyen Dungut, "Ramazan Hoca ve Cabbar olarak tanınan JİTEM elemanları polislerin baskınıyla birlikte eve girdiler ve damda uyuyan Süleyman Durgut'u kolundan tutup dışarı götürdüler. Süleyman Durgut'un arkasından dışarı çıkan ailesi onun beyaz Toros marka bir araca bindirildiğini gördü. Abdurrahman Durgut, aynı gün ağabeyini sormak için emniyete gitti. Ancak emniyettekiler ona kimseyi almadıklarını söyledi" diye anlattı. 

Durgut gözaltına alındıktan bir gün sonra İdil'e bağlı Herbak köyünde bir cenaze bulunduğu haberi üzerine Durgut ailesinin köye gittiğini ve söz konusu kişinin Durgut olduğunun anlaşıldığını dile getiren Durgut, "Köyün imamı defnettikleri kişinin gömleğini aileye gösterince, bu kişinin Süleyman Durgut olduğunu anlaşıldı. İdil ilçesine bağlı Camili (Mizgeftok) köyün yolunun 50 metre kenarında köylüler tarafından bulunan cesette Jandarma tarafından yapılan otopsi tutanağına göre, 'vücudunun çeşitli yerlerine isabet etmiş 10 adet kurşun ve olay yerinde 30 adet boş kovanın bulunduğu ifade edilmiş, yakın mesafeden üzerine açılan ateş sonucu öldürüldüğü belirtilmiştir' dendi. Jandarma'nın yaptığı otopsinin ardından cesedin köyde defnedilmesini istemesi ile cesedin köylüler tarafından köyde defnedildiği" diye konuştu. 

Ardından konuşan İHD üyesi Abdulkerim Pusat ise failler ve katledilenlerin belli olduğunu; ancak adaletin yerini bulmadığını söyledi. 

Açıklama 5 dakikalık oturma eylemi ile son buldu. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.