Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz

Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz

İşçiler hala fabrika önünde direnişteyken, 3,2 milyar dolara şirketler alınabilirken; işçilere zam yapmayı uygun bulmayanlar, onların alın teri üzerinden devasa anlaşmalar yapanlar haram yediniz lafına bozuluyor.

Yeşim Ergün

İşte buna zengin cesareti derler. İşçiler hala fabrika önünde direnişteyken, 3,2 milyar dolara şirketler alınabilirken; işçilere zam yapmayı uygun bulmayanlar, onların alın teri üzerinden devasa anlaşmalar yapanlar haram yediniz lafına bozuluyor

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, sendikalı oldukları için işten atılan Ülker işçilerinin direnişi 30 günü aşmışken, o şirketin reklamını gazetemize alamayız. Olmaz dostlar, bunun hiçbir açıklaması yok.

Hele ki bu direnişin örgütleyicisi siyasetlerdenseniz, hele ki emek gazetesi yapmakla öne çıkmışsanız…

Anladığımız kadarı ile dostlarımız hatalarını anladı, ama bir de muhalif gazeteci olup Ülker reklamının alınmasını savunmak var. O beni daha çok üzdü. Nasıl olurda muhalif gazetelerin paraya ihtiyacı var diyerek böylesi bir hata savunulabilir! İşte bunu hiç anlamadım.

Evet gazetelerimiz, Gelecek Gazetesi de dahil olmak üzere bir çok olanaksızlıkla çıkıyor. Çünkü bizler ana akım medya gazetelerine inat iktidarın olanaklarını reddediyoruz, çünkü başka dertlerimiz var. Biz sesi duyulmayanları, yok sayılanları görünür kılmaya çalışıyoruz.  İşte en çok da bu yüzden olmaz. Ülker direnişindeki işçilerin söylediği bu gazeteler “Özür dilemişler; telafi edeceklerini, buna mecbur olduklarını, çünkü bir ajansa bağlı olduklarını ve oraya verilmiş olduğundan yayınlamak zorunda olduklarını” söylemişler. Umarım bundan bir ders çıkarmışlardır…

Esas meseleye dönersek; başta dedim, Ülker işçilerinin direnişi 30 günü geçti. Ve onlar şimdi diyor ki “Biz direniyoruz ya artık diğer arkadaşlarımızı işten çıkaramazlar…”

Direniş nasıl başladı?

Topkapı’da bulunan Yıldız Holding’e ait Ülker fabrikasında işçiler, çalışma şartlarının kötülüğü ve sendikanın buna karşı bir şey yapmamasından ötürü Hak-İş’e bağlı Öz Gıda İş Sendikası’ndan DİSK’e bağlı Gıda İş Sendikası’na geçti. 8 işçi, sendika değiştirmesinin ardından Ülker işvereni tarafından işten çıkartıldı. İşçiler duruma tepki gösterirken, “Sendika seçme özgürlüğümüzü kullandığımız için işten atıldık” dediler ve fabrika önünde direniş başlattılar.

İşçilere göre 2004 yılından bu yana yapılan toplu iş sözleşmelerinde sendika eliyle haklarının geriye gittiğinin altı çizilirken, “Sürecin her zaman gizli kapılar ardında ve birilerinin adamları ile yapıldığı” ifade edildi. İşçiler enflasyon karşısında ücretlerinin eridiğini ifade ederken, ortalama ücretin asgari ücretin biraz üzerinde olduğu ifade edildi. Bu sebepten ötürü sendika değiştirmek istediklerini açıklayan işçiler, işten çıkartıldı.

Global dev Ülker

Ülker’in bağlı bulunduğu Yıldız Holding özellikle son 10 yılda yaptığı yatırımlarla dikkat çekiyor. Bununla birlikte Holding’in bağlı bulunduğu yatırımların özellikle nakit akışı konusunda sorun çektiği iddia edilmişti. Fakat son dönemde Ülker’in United Biscuits’i 3.2 milyar dolara satın alması ve global dünya şirketlerinin arasına girmesi ile de çokça konuşuldu. Tüm bunlar olurken işçilerin son yıllarda ücretlerinde kayda değer bir değişim olmadı. Ve işçiler DİSK’te örgütlendikleri için işinden atıldı.

Ülker’in United Biscuits’i alması ve işçileri işten çıkarması gündemleri içerisinde Alp Çıracı ‘Emek ve Adalet’te Murat Ülker’i hedef alan “Ülker’e tutmayan cila”2 başlığında bir yazı kaleme aldı. Bu yazıda özce Murat Ülker’i cevap vermeye “çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz” cümlesi itmiş. Murat Ülker kendini şöyle anlatmayı uygun bulmuş:

“Şirketlerimizde çalışanlarımızla olan ilişkimizde kurulduğumuz günden beri önce rahmetli babamın, şimdi benim, yarınlarda da inşallah bizden sonra gelenlerin uyacağı temel kural ‘işçinin alın terini kurumadan’ ödemektir. İtikadımız, hak yemeye, her türlüsünden haram lokmaya müsait değildir. İnancımızı ölçmeye kalkmayacak kadar konulara vakıf olduğunuzu tahmin etmekteyim.”3

İşte buna zengin cesareti derler. İşçiler hala fabrika önünde direnişteyken, 3,2 milyar dolara şirketler alınabilirken; işçilere zam yapmayı uygun bulmayanlar, onların alın teri üzerinden devasa anlaşmalar yapanlar haram yediniz lafına bozuluyor.

Burjuvazinin hak ve helal anlaşışını biraz daha açalım. Murat Ülker’in milyar dolarlık anlaşma yaptıktan sonra işçi temsilcileriyle toplanır; işçiler “doğal olarak” ücretlerinin değişip değişmeyeceğini sorar: “3,2 milyar dolar verdiniz. Dünyanın büyüğü oldunuz. Bu büyümeden biz de etkilenecek miyiz?” Ülker “esprili yaklaşımı ile” işçilere şöyle der: “Artık çok borcumuz var. Bundan sonra çok daha fazla çalışıp, borcumuzu ödeyeceğiz.”4 İşte Murat Ülker onun gibi kan emicilerinin hak ve helal algısı. Kendilerine milyar dolarlar işçilere ise zulüm, yoksulluk, işsizlik!

İşçiler kapı önünde bir aydır direnirken, işsizken ve evlerine ekmek götürecek paraları bile yokken Murat Ülker işçilere değil Alp Çıracı’ya cevap vermeyi uygun bulur. Çünkü işçinin değeri bu kadar.

İşte bu yüzden daha yüksek sesle söylemek lazım işçilerin emekleri üzerinden yükselttiğiniz holdingler batsın. Onların anlayabileceği bir dille söylersek yılardır yedikleri işçilerin hakları onlara haram olsun.

Ama öteki dünyada değil bu dünyada haram olsun. Bizim hakkımız yiyenlere, bizi sömürenlerden bu dünyada hesap soralım. Bize bu dünyada cehennemi yaşatıp fıtrat diyerek cennet vaat edenlere, bu dünyada cehennemi yaşatalım, hakkımızı arayalım. Ülker işçisini yalnız bırakmayalım!

Kaynakça:

1- http://alinteri.org/ulker-direnisi-25-gununde.html

2- mhttp://www.emekveadalet.org/arsivler/14739

3- http://www.emekveadalet.org/arsivler/14823

4- http://www.radikal.com.tr/yazarlar/jale_ozgenturk/yeni_turkiyenin_yolu_ulkerden_gecti-1227635

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.