Bindik bir Mercedes’e gidiyoruz Cennet’e!

Bindik bir Mercedes’e gidiyoruz Cennet’e!

Bir ülkede yönetici sınıf ile yönetenler arasındaki yaşam standardı farkı, o ülkenin gelişmişlik düzeyini, demokrasinin kalitesini ve şeffaflığını ortaya koyar. Yolsuzluk ve hukuksuzla yönetilen ülkelerde herşey devlet sırrıdır.

Böyle ülkelerde sarayların maliyetlerini öğrenemezsiniz 'Örtülü Ödenek' paralarının nereye gittiğini de. Ayıbı olan devlet, HDP’ye atılan bombaları da, Sultanahmet de kendini patlatan canlı bombacıyı da gizlilik perdesine sokar.
 
Türkiye bir süredir Diyanet İşleri Başkanı’na alınan Mercedes’i tartışıyor.

Asgari ücrete 300-500 liralık zammın tartışıldığı, Türk-iş’in Nisan 2015 rakamlarına göre, açlık sınırının 1333 lira, yoksulluk sınırının 4345 lira olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.
 
Yani, bu ülkede yaşayan dört kişilik bir aileye beş asgari ücret giriyor olsa bile yoksulluk sınırını ancak yakalayabiliyor. Bu ülkede en zengin yüzde birin toplam geliri, kalan yüzde 99’u geçmiş durumda.
 
Tam bir ‘‘Onlar konuşur, AKP yapar’’ durumu.
 
Makarna, kömür yardımıyla yaşamayı mutluluk sayan, emeğinin hakkını arayamayan bir toplumu idare etmenin ideal yönemi, meydanlarda Kuran-ı Kerim sallamak herhalde.
 
BOL KESEDEN ATMAK...
 
Mesela, dünyanın makam aracı sayısı bakımından lider konumunda olan Türkiye için makam araçlarına harcanan paraya ‘çerez parası’ demek. Bunu diyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek…
 
Yoksul bir aileden gelen, açlık nedir bile Sayın Şimşek’in makam aracı yorumu şöyle:
 
‘‘Taş çatlasa 2 bin genel müdür var. Hadi 40 müsteşar ve 100 müsteşar yardımcısı olsa abartıyorum, 26 bakan bunların hepsini toplasanız Türkiye’nin milli gelirinde, bütçesinde çerez parası değil, çerez. Bakın 2014 yılında Türkiye’deki bütün araçların satın alınması, kiralanması, bakımı, onarımı ve yakıtı 3 milyar 300 milyon liradır.’’
 
Lojmanları yıkacağız sözüyle iktidara gelenler bugün başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere kamudaki makam araçlarını savunmak durumuna gelmişse, söylenecek fazla söze gerek yoktur.
 
İnsanların metrobüslerde üst üste gittiği bir ülkede kamuya kapağı atanlar milyon dolarlık lüks araçlara biniyor, özel şoförler kullanıyorsa, o ülkede demokrasiden söz edilemez.
 
Atanmış-seçilmiş kavgasıyla iktidara gelenler bugün kendi atadıklarını koruyup kollama derdine düşmüş durumdalar. Sultanlığın devamı için bürokrasinin de mutlu olması gerekir elbette.
 
Kendi aç yatarken Diyanet İşleri Başkanı milyon lira değerindeki zırhlı Mercedes’e biniyor diye mutlu olan insanların sayısı, kamudaki harcamaların denetlenmesini savunanlardan fazlaysa, yöneticiler değişse de durum değişmez.
 
Demokrasi sorgulama hakkı demektir aynı zamanda. Medyanın susturulup esir alındığı bir ülkede din işlerinden sorumlu memurlara özel makam uçağı alınsa yeridir. Cennet’e uçarak giderler…
 
ERGUN BABAHAN / MİLLET

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum