Beyaz Tehlike Çığ

Beyaz Tehlike Çığ

Çığın oluşumunda yörenin topoğrafik ve meteorolojik koşulları etkilidir. Kar gevşek bir maddedir... Meteoroloji İl Müdürü Sefer Kaçmaz'ın yazısı...

Deprem ve sel felaketlerinden sonra ikinci dereceden doğal afetlerden sayılan çığ, her yıl dünyanın bir çok yerinde çok sayıda insanın hayatını yitirmesine ve yerleşim yerlerinde zarar görmesine neden olmaktadır.

Çığ, genelde orman örtüsü olmayan engebeli dağlık bölümlerinde, orman örtüsünün yok edilişinin etkisiyle dağlık ve eğimli arazilerde tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlesinin iç ve dış kuvvetler etkisinde dağ veya vadi tabanına doğru kaymasıyla tanımlanır.

Tarihte bilinen en eski çığ olayı İ.Ö. 218 yılında Hannibalın ordusunun Alp dağlarında yakalayan ve 38 bin askerinin ölümüyle sonuçlanan çığ felaketidir. Daha sonra 1. Dünya Savaşı sırasında 1916 Avustralya İtalya sınırında 18 bin kişi, 1910 yılında A.B.D.de 810 kişi,   1970 yılında Peru’da deprem ve buz çığı altında kalan 18 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Ülkemizde 1950–1982 yılları arasında değişik yörelerde 245 insanımızı kaybetmişiz. 1982–1988 yılları arasında doğu ve güney doğu Anadolu bölgesinde 76 kişi 1991-92 yılları arasında ise aynı bölgede 328 insanımızı kaybettiğimiz tespit edilmiştir. Son yıllarda ülkemizde özellikle Kuzey ve Doğu Anadolulun dağlık bölgelerinde normalin üzerinde yağan kar ve orman örtüsünün yok edilişinin etkisiyle çok sayıda çığ olayı meydana gelmiştir. Son iki yılda çığ nedeniyle 95 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Çığın oluşumunda yörenin topoğrafik ve meteorolojik koşulları etkilidir. Kar gevşek bir maddedir. Yamaçta asılı  duran kar büyük miktarda elastik gerilim enerjisi içerir, çığ olaylarında en büyük etken yerde sıkışmış eski kar örtüsünün üzerine tipi sonucun taze karın yağmasıyla kalın, yeni bir tabakanın oluşması, kar örtüsünün içerdiği serbest su miktarına, arazinin özelliğine, kar katmanının yoğunluğuna, kar örtüsünün arazide bekleyiş süresine, kar tabakanın niteliği ve arazinin durumu en fazla çığ tehlikesini oluşturmaktadır. Eğimli araziler güneye bakan dik ve rüzgâr altı yamaçlar şiddetli bir kar tipisinden sonra 36 saatten fazla süreyle hava sıcaklığını 0 (sıfır) derecenin üzerinde olması, mevcut eski kar üstüne yeniden 25 cm den fazla kar yağması ayrıca, tipi sırasında hızı saniyede 7 km yi aşan rüzgârın  24 saat süreyle devam etmesi, mevcut kar üstüne güneşin açıp karın hızla erimeye başlaması meteorolojik açıdan çığ oluşumu nedenleri arasında sayılmaktadır. En tehlikeleri ise; bir tipiden sonraki ilk güneşli gün ile taze kar yağışından hemen sonra rüzgar çıkarsa, bütün karın rüzgar altı yamaçlara sürüklenerek biriktirmesidir. Böylece de tepelerde kar saçakları oluşur. Bu da çığ geliyor demektir. Yamaçtaki kar örtüleri en küçük bir etki sonucu bir ıslık veya bir kayıkçının ağırlığı veya ses şokunun neden olmasıyla derhal çığ düşer. Çığ düşmesi sonucu yola yığılan kar tabakasının yoğunluğu sıkışmadan dolayı normal kar tabakasının yoğunluğundan 3-4 misli daha fazladır. Bu nedenle çığ mücadeleleri kar mücadelelerine nazaran zor ve zaman alıcıdır. Çığ tehlikesini önceden sezebilmek belki de çığdan korunmanın en etkili yoludur. Ancak, öncelikle belli bir bilgi birikimine sahip olmak eldeki verilerle topoğrafik ve meteorolojik koşulları iyi değerlendirmek gerekir. –1 derece ve yukarı sıcaklıklarda kar örtüsünde çok çabuk bir değişim donma derecesinde kar oturması çabuklaşır. Eğer sıcaklık donma noktasının üzerine çıkarsa ıslak çığ tehlikesi oluşturur. Yağmur ise asla yeni yağan kar kadar büyük tehlike oluşturmaz ancak ilkbaharda yağan yağmur tehlikelidir. Arazinin durumuna bakılarak en fazla çığ tehlikesi doğuran yamaçlar 25–50 derece eğime dikkat etmek, 30 ile 45 derecede arazi ise, tehlikenin en yüksek olduğu eğim açılardır. Eğim açısı 0 ile 90 derece arası giderse çığ riski azalır, çünkü yüksek dereceli yamaçların kar tutma oranı düşüktür Ve az eğimli yamaçlarda ise çığ kayma tehlikesi azdır, yamacın baktığı yönde çığ oluşumunda önemlidir. Kuzey yarım kürede genellikle Güneye ve güney batıya bakan yamaçlar daha çok güneş gördükleri için, güçlü bir ışınıma uğrarlar. 

Kuzey yamaçlarına oranla kar örtüsü daha çabuk oturur ve yerleşir. Kış boyunca daha güvenli olan güney yamaçları erimenin artmasıyla ilkbaharda ve yaz ayları başlarında ıslak kar çığları için çok uygun hale gelir. Tipi sırasında veya hemen sonrasında güney yamaçları çok büyük çığ tehlikesi içerirler. Arazini yapısı ve bitki örtüsü de çığ oluşumunda etkilidir; dere yatakları, oyuklar, çöküntüler ve kulvarlar çığ için en uygun yerlerdir. Bitki örtüsüne gelince çimenli yamaç karın kolayca kayması için ideal bir zemindir. Bodur ve seyrek ağaçlarda çığ önleme konusunda pek etkili değildir. Sadece iri gövdeli ağaçlardan oluşan sık, gür ağaçlar etkili bir koruma sağlar. Bunun yanında kar tabakasının niteliği, ıslak kar, gevşek ve kuru kar yada zayıf bir tabakanın üzerinde 20 cm. den fazla kar olması çığ oluşumunu hızlandırır. Kış aylarının kâbusu 50 derecenin üzerindeki eğimli arazilerde tutulmayan kar, tek bir kar kristalinin aşağı akmasıyla tuz kar çığlarının hızı 350 km/saat’ı bulan çığların oluşturduğu basınçta 20 Ton/m2 olaşabilir. Son yıllarda yaşanan ve ağır kayıplara yol açan ciddi boyutlara ulaşan çığ olayları, çığ olaylarının ne kadar önemli olduğu ve ciddiye alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Çığı oluşturan bütün nedenleri bilmek ne yazık ki çoğu zaman çığın ne zaman ve nerede ineceğini kestirmek için yeterli olmaz. Çığa maruz kalan öncelikle bir dalganın üzerinde çalışıyormuş gibi geriye doğru yüzme hareketi yaparak kendimizi yüzeyde tutmaya çalışmalıyız. Sürüklendiğimizi hissettiğimiz an kar kütlenin daha az yoğun olduğu çığın kenar noktalarına doğru atlamaya, kaya blokları, ağaç gövdeleri gibi sabit kütlelere tutulmalıyız. Bunlara rağmen çığın içinde kalmışsa çığın yavaşladığını hissettiğimizde yüzeyi küçültüp ısı kaybını azaltmak için fetus yani; anne rahmindeki bebek pozisyonu alıp yüzümüzün ve göğsümüzün önünde hava boşluğu yaratmaya çalışmalıyız. Ayrıca gereksiz yere bağırarak havayı tüketmemeliyiz, sesleri duyduğumuzda kalın ses tonuyla bağırmalıyız. Çünkü kalın ses tonlarının kar içinde iletimi daha kolaydır. İstatistiklere göre çığ altında kalan bir kişinin ilk 15 dakika içerisinde kurtarılması durumunda yaşıyor olma olasılığı % 92 iken, 35 dakikada bu şans % 30’a 90 dakikada % 27’ye ve 130 Dakikada %3’e düşmektedir. Ölümlerin çoğu donmadan önce meydana gelen boğulma nedeniyle olur. Bu bilgiler bize çığ altında kalan bir kişinin kurtarılmasında zamanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Kazazedenin çığ başladığı an ilk ve son görüldüğü noktaların saptanması ve hemen aranması çok önemlidir.

Gelişmiş ülkelerde arama ve kurtarma çalışmalarında el büyüklüğünde alıcı ve verici aletler kullanılmaktadır. Diğer önemli bir husus; arama ve kurtarma çalışmaları yapılırken, olası ikinci bir çığa maruz kalmamaktır. Dünyada son yıllarda çığ kontrolünde kullanılan yöntem; GAZ-EX olarak isimlendirilen oksijen ve propan gazlarını karıştırıp kontrollü olarak patlatılması yöntemidir. Bu yöntemle patlama sonucunda meydana gelen basınç ve şok dalgasıyla yapay çığ meydana getirilen çığ kontrol altına alınmış olur.

Gelişmekte olan ülkelerde ise havan topu veya ses topu kullanılarak yapay çığ oluşturulmaktadır. Bu tür tahrik ediciler basit ve taşınabilir olmaları ve her türlü hava şartlarında rahatlıkla kullanılabilirlik açısından dağlık bölgelerimizde özellikle dağların kenti olan ilimizde kullanılmasının yöre halkının çığ afetinden korunması açısından önemli bir tedbir olacağı kanısındayım. Doğal afetlerden korunma yolları hakkında çok az bir bilgiye sahip olan halkımıza eğitici yayınlarla öğretilmeli ve bilgilendirilmesi yoluna mutlaka gidilmelidir. Hatalı yerleşim yerinden dolayı her kış mevsiminde ilimizde, ilçelerimizde, köylerimizde büyük tehlikeler yaşanmaktadır. Yerleşim alan kurulurken, coğrafi yapısı mutlaka göz önüne alınmalıdır. Haritalama çalışmaları yapılmalı ve tüm çığ risk alanları belirlenmeli, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve uygulanması için belirli yerlere meteorolojik istasyonlar kurulmalıdır. Çığ tehlikelerine karşı riskli güzergahlara; kar barajları, örme duvarlar, geniş topraklı dolgular ve en çok kullanılan çığ yönlendirme yapıtı olan çığ tünellerinin tren yollarına  ve kara yollarına yapılması, kalıcı bir çözüm olacağı kanısındayım. Çığ önleme yapıları ve koruma yapıları yanında en kalıcı çözümün; çığ güzergâhlarına sık ve gür orman örtüsüne kavuşturmaktır.

UNUTMAYIN: Çığa maruz kaldığınızda ana rahmindeki bebek pozisyonu alıp yüzümüzün ve göğsümüzün önünde hava boşluğu oluşturmalıyız.

KAYNAK: Bilim ve teknik dergisinin Mart 1997 sayısından derleme yapılmıştır.

Sefer Kaçmaz / Meteoroloji İl Müdürü

Etiketler : ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.