Altaylı'ya canlı yayında seyirci şoku

Altaylı'ya canlı yayında seyirci şoku

TV8'de Okan Bayülgen'in Kral Çıplak isimli programına konuk olan Fatih Altaylı, telefon ile arayan bir kadın izleyicinin tepkisine maruz kaldı.

TV8'de Okan Bayülgen'in Kral Çıplak isimli programına konuk olan Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı,telefon ile arayan bir kadın izleyicinin tepkisine maruz kaldı. 

Best FM yıllarından beri kendi sunduğu programlarda, beğenmediği seyirci tepkisini sert bir şekilde yanıtlaması ile ünlenen Altaylı, konuk olduğu Okan Bayülgen'in şovunda sakin bir portre çizdi. 

Kendisiyle ilgili eleştirileri sessiz bir şekilde dinleyen ve ardından verdiği uzun cevapta Altaylı "Ben canımın istediğini yazmak istemiyor muyum? Ama benim medya grubumda 1200 insan var. Ben bunların hepsinin sorumluluğunu duyarak o adamların ay başında maaşlarını alabilecek şekilde bu sistemi yönetmek zorundayım, bir yandan da şerefli haysiyetli duruşumdan ödün vermemek zorundayım." dedi. 

'FATİH ALTAYLI'YI OKUMAM'

İşte Mersin'den arayan ve Altaylı için "ben onu okumam" diyen Hülya Güler isimli izleyicinin söyledikleri ve Altaylı'nın uzun yanıtı:

Hülya Güler: 40 yaşında bir bayanım. Babamdan beri Hürriyet ve Cumhuriyet girerdi bizim eve. Şimdi pahalılık nedeniyle, şartlar nedeniyle giremiyor. Artı Fatih Altaylı'yı da okumam. Bunu da söyleyeyim. Ben seni okumam, çünkü eski Fatih Altaylı değil. Benim kalbimdeki, Hürriyet gazetesindeki Fatih Altaylı... Oradan çıktı ve benim için bitti. 

Okan Bayülgen: Hülya hanım hep aynı ses gibi geliyor. Bir izleyici var arıyor bizimle kafa buluyor. Benim de gönlümdeki Hülya bu değildi yahu. 

Hülya Güler: Neden biliyor musun? Ben sana şey demiştim hatırlıyor musun? Hiç de yakışıklı değilsin, neren yakışıklı ki dedim. O günden sonra sen bana küstün.

Fatih Altaylı: Niye küstün? 

Okan Bayülgen: Hayat zor, hayat zor. Hülya hanım, hadi bakalım... Biz de atta ya gideceğiz artık. Uyku vakti geldi. Hayırlı geceler. 

Fatih Altaylı: Cevap vereyim mi Hülya Hanım'a? Ne kasdettiğini anlayabiliyorum. Diyor ki sen Hürriyet'teyken Hükümet Karşıtıydın, şimdi hükümetten yanasın. Hülya hanım'ın beni okumadığından da eminim. Benim Hürriyet'teki son yıllarmda 2002 ile 2005 arasında bugünkü iktidarı Merkez medyada destekleyen tek isim bendim. Hürriyet arşivine girip bakarlarsa, Tayyip Erdoğan'a kredi veren tek merkez medya temsilcisi benim. 

Daha sonra muhalif duruma düştüm. 2007 sonrası ciddi bir muhalefet yaptım. Elbette insanların siyasi duruşlarının tercümanı ben olamam. Nefret ediyorlarsa ben onlarla paralel düşünüp nefret edemem. Doğru bulduğumu söylüyorum. 

İNSAN KENDİ PATRONU HAKKINDA KOLAY YAZAMAZ

Ben medya patronajının uzantısı gibi görünüyorum. E öyleyim. Çemkiriyor adam... Çemkirsin.  Bu özgürlüğe sahipler. Biz kendimizi ortalığa attığımızdan beri bize çemkirme hakkını onlara veriyoruz. Ama çemkirenden bir ricam var. Diyor ki bana 'sen patron haklarını...' Birincisi ben patron haklarını, bana çemkiren kadar koruyamam. Çünkü benim kıçım açıkta. Peki senin patronun vergi kaçırıyor biliyor musun? Biliyor... Sesini çıkartıyor musun? Hayır. Bana diyorlar ki patronunun işleri hakkında niye yazmıyorsun. İnsan patronunun işleri hakkında kolay kolay yazamaz, çok sıkılırsa çeker gider. Benim daha önce yaptığım gibi. Sen kendi patronunun vergi kaçırdığını maliyeye gammazlıyor musun? Patron sana şunu şunu yap dediğinde 'patron bu illegal olur' diyor musun? demiyorsun. Ama onu kimse görmüyor. 

Sen önce kendine bir de ki, 'ben bu adamdan daha ahlaklı mıyım? Ben bu adamdan daha düzgün müyüm?' 

BEN CANIMIN İSTEDİĞİNİ YAZMAK İSTEMEZ MİYİM?

Bunca yıldır bu işi yapıyorum. Vergi mi kaçırmışım, ahlaksızlık mı yapmışım, birini mi dolandırmışım, birine şantaj mı yapmışım. Var mı böyle bir şey? İşimi yapıyorum. Yöneticilik sıfatı eklenince mecburen farklı bir konumda oluyorsun. Ben canımın istediğini yazmak istemiyor muyum? Ama benim medya grubumda 1200 insan var. Bu 1200 insanın aldığı maaş, yediği yemek, evlerinin kirası, çocuklarının okul taksidi, yakıt parası, bankaya ödeyeceği kredi kartı parası. Hepsi bende. Ben bunların hepsinin sorumluluğunu duyarak o adamların ay başında maaşlarını alabilecek şekilde bu sistemi yönetmek zorundayım, bir yandan da şerefli haysiyetli duruşumdan ödün vermemek zorundayım. 

Altaylı bir günden bir güne borsa oyanamıştır, bir bankayla kredi alışverişi olmamıştır. Bunları demezler. Sen bilmemnesin? Sen nesin peki. Sen de bir patronun çıkarlarını koruyorsun. Ya da patronsan kendi çıkarların için çalışıyorsun.

GAZETEYE 2,5 LİRA VERMEYE RAZI MISINIZ?

Medyaya küfredenlere ben diyorum ki, günde 2,5 lira verip bir gazete alamaya razı mısınız? 150-200 bin satan bir gazete reklam almadan çıkması için gazete fiyatı 2,5 lira olmak zorunda. Özgür bağımsız medyanın bedelini sen vatandaş olarak ödemeye razısan tamam. Biz %99,5 özgürüz. Ama o yarım çok önemli. Vatandaş 2,5 lira vereceğim sen ne reklama ne iktidara bağlı ol diyecekse tamam. Eskiden böyleydi gazetecilik. Gazeteciler de 6 okkaydı. Şimdi 3 okka, 4 okka... Hakkını yemiyelim 5 okka da vardır belki ama arkalarında halk desteği yok, hemen satmaya hazır bir kitle var. (Gazeteciler.com)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.