33 Hımmel Sokağı, Roboski ve değişen koltuklar

33 Hımmel Sokağı, Roboski ve değişen koltuklar

33 Himmel Sokağı; yıkık dökük hayatlara, soykırımlara, alfabelerin yakılışlarına en çok da Yahudi diasporasına tanıklık eden Münih’in varoş semtin sokağı. Adını cennetten almış bir sokak.

MECİT ÇAVLI YAZDI...

33 Himmel Sokağı; yıkık dökük hayatlara, soykırımlara, alfabelerin yakılışlarına en çok da Yahudi diasporasına tanıklık eden Münih’in varoş semtin sokağı. Adını cennetten almış bir sokak.

1940’lı yıllarda Almanya’da azınlıklar için hayatı çekilmez kılan Adolf Hitler, Yahudilerin kökünü kazıtmak için kollarını sıvamış ve kendinden olmayan tüm ırklar için ölümü helal kılınmıştı. Bu ölümler yalnızca kendini bedenlerde bulmuyor, bunun yanı sıra düşünceleri yok etmek için kitap katliamları yapılıyor ve fikirler vatan haini ilan ediliyordu. Azrail’den (Adolf Hitler) kaçan Yahudiler ölüme gözükmemek için 33 Himmel Sokağındaki evlerin bodrum katlarında saklanıyorlardı. Azrail bu kadar ölüme susamışken toprağın altındaki ölüyü bile iki defa canını alacak bir tanrı rolüne bürünmüştü.

Çaresiz Yahudiler, bodrum katlarında beklerken ruhları kucağında diziliyordu. İnançlar, fikirler, düşünceler bile Adolf Hitler döneminde suçtu. Ve o zamanlar halkın yüzde doksanı Adolf Hitleri destekliyordu. Düşünsenize darağacına çekilen fikirleri, yakılan kitapları yok edilen ırkların büyük kalabalıklar tarafından desteklendiğine, bundan cesaret alan ordular geriye kalan her türlü müdahaleyi mubah olarak görür. Ve Yahudilere bu müdahaleler aynen uygulandı. Hatta bunun üzerine Adolf Hitler şöyle bir söz kullandı : “ Bir gün gelecek bütün Yahudileri öldürmediğim için bana küfredeceksiniz.”  

Zaman hızlı akıyordu. Yahudiler sonunda kendilerine ait bir ülke kurdular ve şu anda dünyayı yönetecek güce de sahip bir ülke konumundalar. Bu söz sürekli yaşanan ölümlerden dolayı önemini hiç yitirmedi ve İsrail’in Filistin halkına yaptığı korkunç saldırıda Yahudilerin soylarını bitirmediğinden dolayı Adolf Hitlere sarf edilen bu küfürleri duyduk. Bir zamanlar baskı altında, ölümlerin kıyısında bulunan Yahudiler bu sefer bu ölümleri Filistin halkına mubah kılıyordu. Tarihler yaşanmamış gibi ölümler füzelerin ve tankların uçlarına bağlanıp Filistin’de masum çocukların canına mal oluyordu.

Koltuklar değişti. Bununla birlikte başbakanlar, bakanlar, yönetimler, fikirler, inanç özgürlükleri ve daha birçok şey değişti.

Peki değişemeyen şey ne oldu? Her insanın kendine biçtiği değerler vardır ve her ülkenin vazgeçilmezleri vardır. Onlar da yukarıda saydığımız değerlerden ödün vermeden benliklerini kuruyarak geldiler. Bunun yanı sıra değişemeyen şey her zamanki gibi tabi ölümler oldu.

Dünyanın birçok ülkesinde ırklar soykırımlara maruz kalındı. 33 Himmel Sokağı, Roboski ve daha birçok yer. Kürtler soykırıma maruz kalan ırklardan biriydi ve hala da öyle. Bu  soykırım yakın tarihte yüzünü Roboski’de göstermişti.

Sahi bir Roboski olayı vardı ne oldu diyebilirsiniz. Bu ülkede gündem o kadar çabuk değiştiriliyor ki dün olanları bu gün unutuveriyoruz. Beynimize hükmeden bir iktidar ve robotlaşan insanlarla karşı karşıyayız. Neye üzüleceğimizi neye sevineceğimizi artık biz değil bizi robotlaştıran başkaları karar veriyor. Tekrarlamakta fayda var hatta hep tekrarlayalım. Roboski olayını kalbimizin içine kazıyalım ki kalbimiz de robotlaştırılmadan. 34 masum insan savaş uçaklarıyla bombalanarak param parça edilmişti.

Küçük bedenleri ilk önce bombalar soğuttu sonra üzerlerine düşen karlar, bu ruhları gökyüzünde beyaz bulutlara dönüştürdü. Cansız bedenler katır sırtında taşınmıştı. Gökyüzünde süzülen anaların ağıtları semaları inletmişti ve bir kardeş dediğimiz halk bu ağıtları duymamıştı.

Ertesi gün kardeş dediğimiz halk, havai fişekleri patlatarak giriyordu yeni yıla, umursamadan ve kulaklarını gökyüzündeki ağıtlara kapatarak hiçbir şey olmamış gibi bir yerlerde hayat devam ediyordu.

Evet, bunlar hatırlamamız gereken şeyler ama asıl unuttuğumuz bir şey var ki korkudan mıdır, barış sürecinden midir bilinmez ama asıl unuttuğumuz şey bu katliamları yapanın hala içimizde olması ve tek bir kişinin bile bu olayın hesabını vermemesi.

Gerçi faili belli bir cinayet var ortada, bu cinayeti yapan, yaptıran her şey belli ama gel gelelim ki hesap soran ve hesap veren yok. Bu falli belli cinayetin sorumlusundan hesap sormak yerine, herkes ellini ayağını çekti bu olayda, ta ki olabilecek bir sonraki soykırıma kadar. Ne zaman ölümler ortalıkta gezmeye başlasa işte o zaman hemen parlayıp ve kısa bir süre içerisinde de sönüyoruz. Kimse kusura bakmasın ama birçoğumuz Roboski’deki katliamı yeterince sahiplenemedi.

‘Roboski’yi unutursam kalbim kurusun’ diyenlerin kalplerine ne oldu, savcılar görevini niye yerine getiremiyor, neden hep üvey evlat muamelesi görmeye mahkûm edildik, ölümler neden hep bize müstahak kılındı?

Yoksa George Orwell’ın dediği gibi bu ülkede  ‘’Bazıları daha eşit ” olduğu için mi bu muameleye maruz bırakılıyoruz.

Sabah akşam eşitlik kavramıyla nutuk atanların kör kalbine Roboski olayını sokmak bizim insanlık görevimiz. Tarihte bu ülkede koltuklar ne kadar değişmişse de değişemeyen tek şey ölümlerdir.

33 Himmel Sokağı, Roboski ve Değişen koltuklar ölümlerden başka bir şey hatırlatmıyor.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.