1921, 1924, 1961, 1982: Türkiye’nin Anayasa yolculuğu

1921, 1924, 1961, 1982: Türkiye’nin Anayasa yolculuğu

Yeni Anayasa veya Anayasa değişikliği hem iktidarın hem muhalefetin gündeminde. “Kritik seçim” olarak görülen 2023 seçimi öncesinde, Türkiye’nin 101 yıllık Anayasa yolculuğunu derledik.

İktidar da muhalefet de yine bir seçim öncesi Anayasa değişikliğini ve yeni Anayasa’yı gündeme getirdi.

Cumhur İttifakı, Anayasa düzenlemesini Meclis’e getirmeye hazırlanırken, Emek ve Özgürlük İttifakı ile Millet İttifakı da planladıkları değişiklikleri kamuoyuyla paylaştı.

Emek ve Özgürlük İttifakı deklarasyonunda, “Seçim barajının kaldırılması, demokratik hakların, siyasal özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılmasının garanti altına alınması, demokratik, tarafsız ve bağımsız bir yargı sisteminin kurulması acil bir ihtiyaçtır. Hedefimiz demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi ilkeler temelinde halkın gerçek egemenliğine dayanan bir demokrasinin inşasını sağlamaktır” diyerek Anayasal düzeydeki planlarını açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan 6’lı masa, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçiş için üzerinde uzlaştıkları Anayasa değişikliği önerilerini 28 Kasım’da açıkladı. 84 maddeden oluşan Anayasa değişikliği önerisinde, kuvvetler ayrılığı vurgulanıyor.

Yeni Anayasa yapımı, 2011 yılında da sıkça konuşuldu, taslaklar hazırlandı ancak değişiklikleri hayata geçirilmedi. O dönem bianet’te 1921, 1924, 1961 1982 Anayasalarıyla ilgili derlemede kanunarın hazırlanma süreçlerini ve farklılıklarını ele almıştık. Yeni Anayasa tartışmaları sürerken, geçen 101 yılı hatırlayalım:

1921 Anayasası: “Hakimiyet kayıtsız, şartsız millete ait”

Cumhuriyet döneminin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 20 Ocak 1921'de kabul edildi. Bu Anayasanın hazırlanması ve yapısı dönemin olağanüstü şartlarını yansıtıyordu.

18 Eylül 1920'de İcra Vekilleri Heyeti'nin (kabine) Meclis Genel Kurulu'na sunduğu taslak, özel bir komisyona (Encümen-i Mahsus) havale edildi. Komisyonun hazırladığı rapor, Genel Kurul'da iki ay tartışıldıktan sonra kabul edildi.

Bu anayasa, “katı anayasalar” için öngörülen nitelikli çoğunluk gibi özel kuralların uygulanmadığı bir anayasaydı. Diğer Anayasalara oranla kısa olan 1921 anayasası 23 maddeden oluşuyordu.

“Hakimiyetin kayıtsız, şartsız millete ait olduğunu” vurgulayan ilk anayasaydı ve yönetim şekli de “halkın kaderini bizzat ve bilfiil idare etmesi” olarak düzenlenmişti.

Üç yıl üç ay yürürlükte kaldı. 29 Ekim 1923'te bazı maddelerinin değiştirilmesiyle Cumhuriyet ilan edildi ve Cumhurbaşkanlığı makamı konuldu.

1924 Anayasası: “Türk” tanımı Anayasada

Savaşın ardından yeni ihtiyaçları karşılayacak daha ayrıntılı bir anayasaya ihtiyaç duyulmasıyla Büyük Millet Meclisi'nde (BMM) "Kanunu Esasî encümeni" adlı bir komisyon oluşturuldu. 1921 anayasasında, anayasanın değiştirilmesini öngören herhangi bir madde olmadığından BMM, kurucu gücü özelliğinden de yararlanarak anayasanın kabulü için üye tam sayısının üçte ikisinin oyuna ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Komisyonun Fransa II. Cumhuriyeti ve Polonya Anayasası'ndan yararlanarak hazırladığı tasarı mecliste görüşüldü; bazı maddeleri değiştirilerek 20 Nisan 1924 tarihinde kabul edildi.

Yasama ve yürütme yetkisi Meclis’te

Altı bölümdeki 105 maddeden oluşan 1924 anayasası, 1921 anayasasındaki milli hâkimiyet prensibiyle kuvvetler birliğini gerçekleştiren meclis hükümeti sistemini korudu. Yani yasama ve yürütme yetkisi Meclis’teydi.

Meclis yasama yetkisini bizzat kullanırken, yürütme yetkisini de kendi seçtiği "İcra Vekilleri Heyeti" yani hükümet eliyle kullanıyordu. Meclis, heyeti her an denetleme ve düşürebilme yetkisine sahipti. Yürütme, Cumhurbaşkanı ve Bakanlardan oluşuyordu. Bakanların göreve başlaması için meclisin onayı gerekmiyor, Cumhurbaşkanının onayı yetiyordu.

Anayasada "Türklerin Hukuku Ammesi" başlığı altında sadece klasik ve bireysel hak ve hürriyetler tanınıyor; sosyal haklara yer verilmiyordu.

Meclis değil parti iktidarı

1960'a kadar yürürlükte kalan 1924 Anayasası döneminde, fiili siyasi rejim, anayasanın öngördüğü meclis hâkimiyeti sisteminden farklı oldu.

1945 yılına kadar tek parti (Cumhuriyet Halk Partisi) rejimi hâkimdi. Siyasi kuvvet, mecliste değil partide, özellikle hükümette ve partinin yöneticilerindeydi. Parti disiplini, meclise, hükümetin icraatlarını denetleme yetkisi vermiyordu. Böylece tatbikatta, Anayasa hâkimiyeti yerine tek parti hâkimiyeti; meclis üstünlüğü yerine hükümet üstünlüğü getirildi.

CHP'nin altı ilkesi Anayasa hükmü oldu

1924 Anayasası, yedi defa değiştirildi. 1928'deki ilk değişiklikle Anayasa'da bulunan dini ibareler çıkarıldı. Anayasanın, "Türkiye Devleti'nin dini İslamdır, resmi dili Türkçedir, makkarı Ankara şehridir" şeklindeki 2. maddesi, "Türkiye Devleti'nin resmi dili Türkçedir; makkarı Ankara şehridir" biçiminde değiştirildi.

1934'teki değişiklikle kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1937 değişikliğiyle de CHP'nin altı ilkesi Anayasa hükmü şekline getirildi.

Osmanlıca-yeni Türkçe / yeni Türkçe-Osmanlıca

1945'te yapılan altıncı ve 1952'de yapılan değişiklikler Anayasa'nın diliyle ilgiliydi. İlk değişiklikte, Osmanlıca kelimeleri yeni Türkçeye çevrilen Anayasa, ikinci değişiklikle yeniden, Osmanlıcaya döndürüldü. Anayasa, 27 Mayıs 1960 darbesiyle yürürlükten kalktı.

2011 yılındaki tartışmalarda Anayasadan çıkartılması konuşulan "Türk" tanımı da ilk kez 1924 anayasasında kullanıldı. 88. maddesinde, "Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese 'Türk' denir" yazılıydı.

1961 Anayasası: Askeri vesayet mi, sosyal haklar mı?

27 Mayıs 1960 darbesinin hemen ardından bir bilim kurulu, anayasa değişikliğini hazırlamakla görevlendirildi. 12 Haziran 1960'ta da "geçici anayasa" kabul edildi ve TBMM'nin yerine Milli Birlik Komitesi (MBK) geçirildi.

Meclisten farklı olarak oturumlarını gizli gerçekleştiren ve tutanakları yayımlanmayan MBK'nın başkanı, komite üyeleri arasından alfabetik sıraya göre değişecek ve aynı zamanda devlet başkanı olacaktı. Yürütme yetkisi de MBK Başkanı'ndaydı.

Başlangıçta "geçici kanun" niteliği taşıyan MBK'nın yayımladığı metinler, 12 Temmuz 1960'tan sonra doğrudan doğruya "kanun" olarak kabul edildi. MBK, anayasa tasarısının kendisinin de katılacağı bir Kurucu Meclis'te sürdürülmesini ve tasarının daha sonra halkoyuna sunulmasını kararlaştırdı. 9 Temmuz 1961'de halkoyuna sunulan ve yüzde 61.5 oyla kabul edilen anayasa, kendi 157. maddesi gereğince "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası" oldu.

15 Ekim 1961 seçimlerinden sonra TBMM'nin 25 Ekim 1961 günü toplanmasıyla MBK rejimi sona erdi.

157 asıl, 11 geçici maddeden oluşan 1961 anayasası, diğerlerine göre, sosyal ve sendikal haklar alanında "demokratik ve ilerici" kabul edilir. Bu anayasadaki değişiklikler daha çok meclisin içyapısı ve yetkileriyle ilgiliydi.

Yargı organları düzenlendi

1961 Anayasası'ndaki yürütme organı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulundan meydana geliyordu.

Bu anayasanın yargı alanında getirdiği önemli bir yenilik, Yüksek Hakimler Kurulu oldu. 1961 Anayasası, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi gibi yüksek mahkemeleri de düzenledi.

1961 anayasasının yargı alanında getirdiği önemli yeniliklerden bir diğeri, kanunların Anayasa uygunluğunu denetlemekle görevli bir Anayasa Mahkemesi'ni kurmasıydı.

Genelkurmay, başbakana bağlandı

Anayasa, devleti, 2. maddesinde "insan haklarına dayalı" olarak nitelendirdi. Bu hükümle, devlet, "insanı temel değer olarak" kabul eden, "kendi varoluş nedenini insan haklarının korunması ya da gerçekleştirmesi" amacına dayandırıyordu.

1961 Anayasası "askeri vesayet"in yerleşmesinde yol açıcı oldu. Daha önce Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olan Genelkurmay Başkanlığı 1961 Anayasası'nın 110. maddesiyle düzenlendi: "Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur."

“Sosyal devlet” tanımı 

Anayasanın yeniliklerinden bir diğeri de, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri arasına "sosyal devlet" kavramını eklemesiydi. Buradaki "sosyal devlet" ilkesi, 1924 Anayasası'ndaki yalnız kişisel özgürlükler için garanti sağlayan devlet düzeninden farklıydı.

46. maddesinde işçilere sendika kurma hakkı, 47. maddesinde "toplu sözleşme ve grev hakkı" gibi çalışma hayatını düzenleyen temel hak ve özgürlükler vardı. Böylece ilk kez sendika, toplu sözleşme ve grev hakları anayasayla güvence altına alındı.

Ayrıca, mülkiyet hakkının, özel teşebbüs hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği kabul edildi ve zirai üretimi düşürmeksizin çiftçiye toprak dağıtımı öngörüldü.

1982 Anayasası: “Değiştirilmesi teklif edilemez”

1921, 1924 ve 1961 anayasalarının ardından "en uzun ve detaylısı", 1982 Anayasası geldi.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra üç yıldan fazla süre askeri rejim devam etti. Meclis feshedildi, milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, temel hak ve özgürlükler askıya alındı, bütün ülkede sıkıyönetim ilan edildi.

Darbeyi yapanlar Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adını aldı ve bir Genel Sekreterlik kuruldu. Konseyin işlemleri, "kanun, içtüzük, bildiri, karar" adlarıyla başlıklandırılıp numaralandırıldı. MGK, emekli amiral Bülend Ulusu'yu da başbakan atayarak yeni bir hükümet kurdu.

Askeri “Kurucu Meclis”

MGK, 29 Haziran 1981'de çıkardığı yasayla kendisinin de içinde yer aldığı, TBMM ve senatonun yetkileri ile donatılan bir Kurucu Meclis oluşturdu.

İki kanattan oluşan bu Kurucu Meclis'in ilk kanadı, bir danışma organı ile MGK'dan oluşuyordu. Meclisin ikinci kanadı da askeri yönetimin atadığı Danışma Meclisi'ydi. Anayasa taslağı oluşturma görevi Danışma Meclisi'ne, kesinleştirme yetkisi MGK'ya aitti. 23 Ekim 1981'de ilk toplantısını yapan Danışma Meclisi, Orhan Aldıkaçtı başkanlığında 15 kişilik bir Anayasa komisyonu oluşturdu ve çeşitli kurum ve kuruluşlardan (üniversiteler, sendikalar, yüksek mahkemeler gibi) anayasa hakkındaki görüşleri istendi.

“Konseyde taslak hazırdı”

Ancak bütün bu düzenlemelere rağmen, asıl anayasa taslağının başından beri Konseyin elinde olduğu, eski Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in "Anılar"ında yer alıyor: "Danışma Meclisi, henüz Anayasayı ele almadan Genel Sekreterlik'te (Konsey) anayasa taslağı aşağı yukarı hazır durumda idi."

Anayasa taslağı, 17 Temmuz 1982'de Danışma Meclisi Başkanlık Divanı'na teslim edildi ve 4 Ağustos 1982'de Genel Kurul'un gündemine alınarak tasarı hakkında tartışmalar yapıldı. Bu tartışmalar sonucu, tasarıda yapılan değişikliklerle anayasa tasarısı, 120 kabul, 7 ret, 12 çekimser oyla kabul edilirken 17 kişi oylamaya katılmadı.

Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu

Danışma Meclisi, anayasa komisyonunda daha sonra Siyasi Partiler Kanunu tasarı ile Seçim Kanunu tasarısını hazırladı. Bu tasarılar, MGK'de tartışıldıktan sonra son şekillerini aldı. 14 Ekim 1982'de yeni anayasaya göre genel seçimler yapılmadan önce, Danışma Meclisi'nin görevi sona erecekti.

Danışma Meclisi tarafından kabul edilen anayasa taslağı, Evren'in başkanlığında MGK üyeleri ve birkaç sivil tarafından incelendi, son şekli verilirken yeni maddeler de eklendi.

Genelkurmay Karargahı'nda hazırlandı

Orgeneral Kenan Evren'in cumhurbaşkanı olmasını sağlayan madde, MGK üyelerinin statüsünü yeni dönemde Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeliğine dönüştüren madde, eski politikacıların siyasete dönmesini engelleyen maddeler MGK'da ve Genelkurmay Karargahı'nda hazırlandı.

Anayasa, halkoyuna sunulmadan önce MGK'nin 70 sayılı kararlarından biri açıklandı: "Anayasa taslağı üzerinde yasaklılar dışında kalan yurttaşlar, kişisel görüş açıklayabilecekti."

Oya dair görüş açıklamak yasak

Yüksek Yargı, Sayıştay, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, basın kuruluşları, faaliyetleri yasaklanmamış sendikalar, bilimsel amaçlı dernekler ve özel statülü kuruluşlar, seminer ve konferanslar yolu ile sözlü ve yazılı görüş bildireceklerdi. Bütün bu tartışmalar, "anayasa taslağının geliştirilmesi maksadı dışına taşmayacak", referandumda halkın vereceği oyun "nasıl olması gerektiği konusunda bir telkinde" bulunulmayacaktı.

Yapılacak oylamada, oy kullanmayanlar 5 yıl süreyle seçme ve seçilme hakkından mahrum kalacaktı. Anayasanın, oylama sonucu reddi durumunda ne olacağı belli değildi.

Tasarıya olumsuz oy verilmesi, ülkedeki belirsizliğe destek olmak ve askeri rejimin sürmesine rıza göstermek anlamına geliyordu.

Yüzde 91.37 ile “kabul”

Anayasa metni 7 Kasım 1982'de halkoylamasına sunuldu ve yüzde 91.37 kabul oyu ile yürürlüğe girdi. 177 madde ve 16 geçici madde olmak üzere toplam 193 madde ile 7 bölümden oluşan 1982 Anayasası, hem madde hem de maddelerin içeriği bakımından en uzun ve detaylı anayasa oldu.

“Değiştirilemez” maddeler artırıldı

1961 Anayasasındaki, "Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" maddesi yer alıyordu. 1982'de değiştirilemez maddeler artırıldı, şu şekli aldı:

Madde 1. Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.

Madde 4. Anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

“İnsan haklarına saygılı devlet”

1982 Anayasası'na göre, Türkiye Cumhuriyeti "toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir."

Anayasanın 3. kısmında yer alan, Cumhuriyetin temel organlarından biri olan yasama organı, TBMM'dir. 1961 Anayasası'nda var olan Cumhuriyet Senatosu, 1982 Anayasası'nı hazırlayan Kurucu İktidar tarafından kaldırılarak tekrar TBMM adı altında tek meclisli parlamento kuruldu.

9. maddede "yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır" denilirken 142. maddede mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği belirtiliyor.

1961 Anayasasındaki "insan haklarına dayanan devlet" anlayışı, 1982 Anayasası'nda yerini "insan haklarına saygılı devlet" anlayışına bıraktı. 1982 Anayasasında temel hak ve özgürlüklere sınırlama getirilirken "güçlü iktidar anlayışı" hakim kılındı.

1982 Anayasası’nın 80 maddesi değiştirildi

Bu süreçte, geçici maddelerle birlikte toplam 194 madde bulunan 1982 Anayasası'nın 80 maddesi değiştirildi, eklenen 3 geçici maddeden 2'si daha sonra metinden çıkarıldı.

1982 Anayasası'ndaki ilk değişiklik kabulünden 5 yıl sonra, 17 Mayıs 1987 tarihinde yapıldı.

Siyasi partilerin ve liderlerinin siyasi yasaklarına ilişkin geçici 4. madde, 1987'de yürürlükten kaldırıldı. Böylece, siyasi partilerin ve liderlerinin yasakları sona erdi.

Radyo ve TV kurma hakkı

8 Temmuz 1993'de, Anayasa'nın 133. maddesinde yapılan değişiklikle, radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek, kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest hale getirildi.

“Özelleştirme” Anayasa’da

143. maddede 18 Haziran 1999'da yapılan düzenlemeyle, DGM'lerde yer alan asker üyelerin yerine sivil yargıçların atandı. 13 Ağustos 1999'da, 47. maddede yapılan değişiklikle ''özelleştirme'' kavramı Anayasa'ya girdi.

2001 değişiklikleri

2001 yılında 1982 Anayasası'nın Başlangıcı, 32 maddesi ve bir geçici maddesi değiştirildi. Bu en kapsamlı değişiklik ile anayasada 35 değişiklik yapıldı. Değişikliklerle anayasanın "Başlangıç" metni ve 13, 14, 19, 20, 21, 22, 23, 26, 28, 31, 33, 34, 36, 38, 40, 41, 46, 49, 51, 55, 65, 66, 67, 69, 74, 86, 87, 89, 94, 100, 118, 149 ve Geçici 15. maddelerinde değişiklik yapıldı.

Bu değişikliklerle, Milli Güvenlik Kurulu'na başbakan yardımcıları dahil edildi; genel ve özel af ilanı için 3/5 oy oranı benimsendi; yabancılara dilekçe hakkı tanındı; anayasa değişikliklerin iptali için Anayasa Mahkemesi karar yeter sayısı 3/5 olarak kabul edildi.

İdam cezası kaldırıldı

Anayasa Mahkemesinin, kapatma yerine dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilmesi öngörüldü.

7 Mayıs 2004'te 38. maddede yapılan değişiklikle idam cezası kaldırıldı.

2007 referandumu: Cumhurbaşkanı seçimi

21 Ekim 2007'de yapılan anayasa referandumu ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere bir takım anayasa değişiklikleri yapıldı.

Referandumda "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, aynı kişinin iki kez cumhurbaşkanı seçilebilmesi (5+5), görev süresinin 7 yıldan 5 yıla indirilmesi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin, görev süresi bitmeden önceki 60 gün içinde tamamlanması, genel seçimlerin beş yıl yerine dört yılda bir yapılması, TBMM'de, seçimler dâhil tüm oturumların 184 milletvekiliyle açılması" gibi değişiklikler oylandı. Değişiklikler, yüzde 31.05'i "Hayır" ve yüzde 68.95'i "Evet" oyuyla kabul edildi.

2010 referandumu: Geçici 15. Madde kaldırıldı

Mayıs 2010'da TBMM'de kabul edilen anayasa değişiklikleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından halkoyuna sunuldu.

Değişiklik paketinde Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısıyla ilgili düzenlemelerin yanı sıra Kamu Denetçiliği Kurumu'nun (ombudsmanlık) kurulması, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) ve HSYK'nın ihraç kararlarının yargı denetimine açılması ile askeri yargının görev alanının daraltılmasını öngören değişiklikler bulunuyordu.

12 Eylül 2010'daki halk oylaması sonucunda yüzde 57.93 "evet", yüzde 42.07 "hayır" oyu çıktı ve değişiklikler kabul edildi. Bu değişiklikle, darbecilerin yargılanmasını engelleyen Geçici 15. madde de kaldırıldı. 12 Eylül davasının hayatta kalan iki sanığı Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'yla ilgili karar 18 Haziran 2014’te açıkladı, müebbet hapse mahkum edildiler ancak bu süreçte ikisi de hayatını kaybetti. Yargıtay düşme kararını bozdu, dava yeniden görülüyor.

2017 referandumu: Cumhurbaşkanlığı sistemi

16 Nisan 2017'de gerçekleşen halk oylamasıyla “Cumhurbaşkanlığı sistemi” kurumsallaştı. Düzenlemeyle, Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükümetin başı ilan edilerek başbakanlık kaldırıldı.

Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları atayıp görevlerine son verme yetkisine sahip oldu. Anayasa değişikliği yapan kanunları gerekli görürse halkoyuna sunma ve yürütmeyle ilgili konularda “cumhurbaşkanlığı kararnamesi” çıkarma yetkisi verildi.

Seçilen cumhurbaşkanının bundan sonra seçildiği partiyle ilişiğini kesmek zorunda olmadığı kararlaştırıldı.

Cumhurbaşkanının bir suçtan dolayı sorgulanabilmesi için meclisteki milletvekili tam sayısının beşte üçünün oyunun gerektiği şartı getirildi. Ayrıca cumhurbaşkanının Yüce Divan'a gitmesi için tam sayının üçte ikisinin sağlanması kararlaştırıldı.

Cumhurbaşkanı, üst düzey kamu görevlileri atamalarına ilişkin usul ve esasları belirleme hakkına sahip oldu.

Ayrıca, merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, görev, yetki ve sorumluklarını düzenleme hakkını elde etti.

Meclis’teki koltuk sayısı 550'den 600'e yükseltildi. Meclis seçimleri için süre dört yıldan beş yıla çıkarıldı.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.