İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Olsaydı bizim bir sahibimiz

Olsaydı bizim bir sahibimiz

Hakkari dağları"nın bir bölümünü oluşturduğu Zagroslar; Neolotik Dönem öncesinde insanoğlunu kucaklayan önemli beşiklerden birisiydi. Verimli Mezopotamya düzlüklerinde uygarlığın temelini atanlar ilk önce bu beşikte beslenip büyüdüler.

Şemdinli"nin güneyinde Irak sınırları içinde kalan Şanidar mağarası"nda 1957 yılında bulunan ve günümüzden yaklaşık 44 bin yıl öncesinde yaşadıkları saptanan 7 insana ait kemikler, Zagrosların insanlık tarihine tanıklık eden en önemli bulgularından sadece birisiydi.

Ünlü Sümerolg Samuel Kramer"e göre Aşağı Mezopotamya"da yeşeren Sümer uygarlığının kalkınma hamlesini “ onu çevreleyen dağlardan tarafından gerçekleştirilmişti.”  “Ortadoğu Mitolojisi” isimli kitabın yazarı Prf. Hoki"ye göre de  “ ovalıların mitolojisi başlangıçta dağlıların mitolojisinin etki alanındaydı.”  Kısacası, dağlılar doğa olaylarını yorumlamada bilgi ve birikim sahibiydi. Bereketli ve savunmaya elverişli coğrafya, konumuna uygun bir  “özgür aşiretler topluluğu”  dönemini yaratmıştı. Böylece özgürlük havasının en temizini de dağlılar teneffüs ediyordu. Son 3 bin yılda Zagrosların doğu ve batısında kurulan imparatorlukların orduları  “bir adanın yanından geçer gibi”  yerlilerin iç işlerine karışmaz, onların iç statüsünü tanıyan ilişkilerle egemenlik alanlarında tutarlardı. Zamanla  “özgür aşiretler”  “yöresel krallıklara”,  son çağlarda da  “bağımsız beyliklere”  dönüştü.  Bu siyasal yapılanma 19. yy. ortalarına dek sürdü.

Hakkari kalesi 160 yıl öncesine dek hem siyasal hem de kültürel alanda dağlık coğrafyanın en önemli kalelerinden birisiydi. Büyük gezgin Evliya Çelebi"ye göre Hakkari"nin  “azil kabul etmeyen beyleri”  vardı. Özellikle 14. yy.da 40 bin kilometrekarelik bir alana hükmediyorlardı. Yerel yönetimin özerk bir statüye sahip olması, medreselerindeki eğitime de yansımıştı. Melik Esad, Zeynel Bey, Meydan külliye ve medresesinde öğrenim görenler ; Arapça, Farsça, Osmanlıca, Kürtçe biliyorlardı. Ünlü Kürt düşünürü Ehmed"e Xani, bu alandaki ustalığını göstermek için, bir şiirini dört dilde de   kaleme alarak günümüze ulaştırmıştır.

Yörenin olağanüstü güzellikleri, bağrından çıkan ediplere ilham kaynağı oldu. Son Hakkari ediplerinden Pertev Bey"in ( Şah pırto- Mustafa Beg) divanını yeniden derleyip günümüz insanına armağan eden İmadiye"li Dr. Sadık Bahaddin, sezgisini şu dizelerle ifade etmiştir :  “ Onun büyüdüğü coğrafya; rengarenk dağlar, ovalar, göller ve yaylalardan oluşmuştu.  O yöre klasik Kürt edebiyatının anayurdu idi. O mekanda çok sayıda uzman, bilge ve aydın çıkmıştır. Bilhassa 14.ve 19. yüzyıllar arasında .” (1) 

Ediplerin doğa sevgisini Bateyi"li  Mola Hüseyin"in ünlü  “ Kasım ayından sonra”  (Çiriya paşé péda)  şiirinin dizelerinde de görmek mümkündür. Üstadın, sonbaharın son günlerinde Berçelan Yaylası üzerinden Miks"e (Bahçesaray) yaptığı yolculuk sırasında, renkleri solmuş çiçekler karşısında üzüntüsünü şu sözlerle dile getirmiştir :

Kerové girti nesrina                    Nesrinleri kırağı kapladı
Cemed şinbu li solinan               Kanallarda buzullar yeşerdi
Giriya min té bo asmina             Asminlere ağlayasım geliyor
Perişanım ji talané                      Bu talan karşısında perişanım
Perişanım ji hingori                    Perişan oldum akşamdan beri
Birim mezra çume jori               Mezraya götürdüler, yukarı çıktım
Mecala Berçelan bori                 Berçelan"ın güzelliği geçmiş
Zeri naéne seyrane.                    Dilberler seyrangahlara gelmez olmuş.

Doğadaki sarp ve geçit vermez ihtişam, yöre ozanlarının direniş ruhlarını da derinden etkilemiştir. Kürt yönetimlerinin Osmanlı – İran sömürgeci hegamonyası karşısındaki yetersizliklerinin yansımasını da ailesi Hakkari"den Doğubeyazıt"a göç eden Ehmedé Xani seslendirmiş :

…

“ Ger  dé hebuya me ji xwedanek   - olsaydı bizim bir sahibimiz
Alikeramek, letifedanek  - yüksek himmetli,incelikleri bilen bir sahibimiz
Ilm u huner u kemal u iz"an         - ilim,kabiliyet,kemal,izan
Şe"r u xezel u kitab u diwan        - Şiir,gazel,kitap,divan
Ev cıns bi buya li ba wi mamul    - bu çeşitler onun yanında geçerli
Ev neqd-i bi ba li nik wi meqbül  - bu paralar onun yanında makbul olsaydı
Min dé elema kelamé mewzun     - Ben o zaman manzum sözlerin bayrağını
Ali bi kira li bané gerdun               - dünya damının üstüne asardım.(2)

1847 Bedirhan Bey isyanından sonra Hakkari"nin özerk yönetimine de son verildi. Coğrafya I. Cihan Savaşına dek onlarca isyana sahne oldu. Savaş sonrası paylaşımda; daha önceleri Musul, Süleymaniye, Kerkük"ün güneyinden geçirilmesi düşünülen  “Misak-i Milli sınırları” Hakkari coğrafyasına kaydırıldı. Tarih boyunca Mezopotamya düzlüklerinin yanıbaşındaki kadim Zagrosların göbeğinde yer alan ve Ninova – Tuşba arasındaki tek şehir olma onurunu taşıyan Hakkari"nin coğrafyası parçalanmış ve Türkiye"nin “yol geçmez, kervan uğramaz” bir sınır kenti olmuştu. Sınır çizgisinin her iki yakasında yaşayan parçalanmış ailelerin ilişkisini kesmek için sosyal, kültürel ve ekonomik damarlar kesildi; isyanlar coğrafyasının direnişçi halkı olağanüstü rejimlerle baskı altına alındı. İlin stratejik konumundan dolayı inkar ve imhaya dayalı asimilasyon politikasının en acımasız biçimi Hakkari insanına dayatıldı. İnsanlar geçmişinden kopartılarak resmi ideoloji doğrultusunda eğitildiler. 1970" li yıllara gelindiğinde yöre insanı artık Melaé Bateyi, Ehmedé Xani"yi, Feqiyé Teyran"ı, Şah Pirto"yu tanımıyordu. “Kürt ediplerinin diyarı”  yerel dilinin, kültürünün yasak diyarı olmuştu. Gerçekleştirilen bu kültür katliamı sonucu insanlardaki verimlilik düşürüldü, kitleler büyük bir başkalaşmaya sürecine itildi. Kökleri Zagrosların derinliklerinden gelen kültür çınarları devrilmiş, yerine ekilen palmiye ağaçları da aşı tutmuyordu.

20.yy."ın son çeyreğinde geleneklerine bağlı Hakkari insanı bölgedeki Kürt soydaşlarıyla birlikte yeniden geçmişiyle buluşma sürecini başlattı. Yoğunlaşan baskılar sonunda direnişini sürdürdü. Önemli kazanımlar elde edildi. Bugün koruculuk sistemine mahkum edilmiş iki ilkel, paslı beldenin dışında yerel yönetimler Kürtlere geçmiştir.

Bu döneme denk gelen olumlu ilerlemelerde Yüksekova Haber Sitesinin katkıları küçümsenemez. Duyarlılığı insanımızı verimli bir arenada buluşturdu.

Mazlumların, susturulmak istenenlerin sesi oldu ve onlara cesaret verdi. Başarısı, bölge ve ülke sınırlarının dışına taştı.

Zap'ın akışını hızlandırarak, Dicle ve Fırat ile bir an önce birleşmesi için uğraşı verdi.

Yasaların sınırlarını zorlayarak yeni bir çiçek ekti, Püş u Peşeng ovasına (Yüksekova).

Bu çiceğin soğanı sevgili Necip Çapraz tarafından ekildi. Erkan Çapraz'ın verdiği su ve gübre ile gövdesi güç kazandı. Yapraklarına renk ve koku verme görevini İrfan Sarı üstlendi.

Her gün boy verip filizlenen ve binlerce okuyucunun bilgisayarlarını süsleyen bu çiçek 5 Mayıs"ta 9. yaşını geride bıraktı.

Fırsat bulduğumda ben de yazılar gönderiyorum. Farklı kıtalardaki okuyucuların zaman zaman aramaları beni de sevindiriyor.

Yüksekova Haber Sitesi bu fırsatı yazara da okuyucuya da sağlama görevini layıkıyla yerine getirmektedir. Edipler diyarına layık, mazlumun, ezilenin güzel sesi olmasını diliyorum. Hakkari merkezinde de bir şubesinin açılacağı duyumunu aldım.

Tarihi Hakkari kalesinin eteklerinde o gür sesin yankılanması beni daha da bahtiyar edecektir. “özgür aşiretler dönemini” aratmayan bir siyasal ortam özlemiyle Yüksekova Haber'in tüm çalışanlarını kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Dağlık coğrafyada gür ve yüksek çıkmayan sesler pek yankı yapmadığı gibi, sayıları çok olan derin vadilerin tabanında kalıp işitilmiyor. Yerel basının yüksek zirvelerle buluşarak yankı yapması için daha gür bir ses çıkarması gerekiyor.

“Olsaydı bizim bir sahibimiz” dememek için; Kürtler haber sitesine, haber sitesi de Kürtlere daha çok sahip çıkmaya devam etmelidir.

1-       Prf. Qanate Kurdo, Kürt edebiyatı tarihi, s.128
2-       Ehmede Xani, Mem u Zin, s. 62-63

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
27 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi