İbrahim Genç

İbrahim Genç

Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe

Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe

Türkiye’de resmi ideoloji her ne kadar halkların varlığını inkardan vazgeçse de diller üzerindeki asimilasyonun bittiği söylenemez. Hatta başta Kürtler olmak üzere halkların kendi öz topraklarında konuştukları dilleri sistem, “yabancı dil” olarak görmekle yine bir inkar da söz konusudur. Kürtçe özelinde konuşacak olursak; bugün Kürtçenin önündeki birçok engelin kaldırılmasına rağmen Hükümet, Kürtçe üzerinde yıllarca yapılan tahribatı azaltacak adımları atmıyor. Bu anlamda bırakın Kürtçenin gelişmesi için maddi bir ödenek ayrılmasını, Kürtçe üzerine devlet üniversitelerinde okuyanlar için bir istihdam söz konusu değildir. Bu da Kürtçeyi, vahşi kapitalist moderniteyle baş başa bırakıyor ve Kürt çocukları her gün dillerinden uzaklaşıyor. Bu noktada diyebiliriz ki Türkiye Cumhuriyeti asimilasyon görevini, Kürtçeyi değersizleştirip eğitim dili olmasını geciktirip kapitalist moderniteye devretmiştir.

Oysa bir çırpıda “Okullarda Kürtçe seçmeli ders var, üniversitelerde Kürtçe bölümler var, TRT 6 açıldı, Anadolu Ajansı Kürtçe yayın yapıyor” diyebiliriz. Ama tüm bunlar; yasal bir çerçeve olmadığı sürece bir ayağı havada kalıyor ve güven vermiyor. Çünkü Kürtlerin tarihi yurdu olan Kürdistan coğrafyasında bir halkın anadilinin kendisine “seçmeli, yabancı dil” olarak sunulması bir çelişkidir. Yine de 2012 Haziran’ında Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla ortaokulda Kürtçenin seçmeli ders olarak girmesi bence çok önemlidir. Burada devletin amacı ne olursa olsun, bu hakkın sonuna kadar yüz binlerce Kürt tarafından sahiplenilmesi, beraberinde de facto bir anadil uygulaması getirebilir. Tabii Kürtçe seçmeli dersler konusunda gerek halkın bilinçsiz olması, gerek Kürt siyasal hareketinin siyasi kararı ve gerekse okul idarecilerinin Kürtçe alerjisi bu dersin seçilmesini engelledi, engelliyor.

Aslında bu dersi verecek Kürtçe öğretmenleri de 2013 Temmuz’u itibariyle mezun oldular. Bugünlerde yeni Kürtçe öğretmenleri başta Artuklu Üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerden mezun olacaklar. Tabii bu Kürtçe öğretmenlerinin durumuyla ilgili Hükümet cenahından herhangi bir gelişme olmadığı gibi daha önce verilen sözler de tutulmadı. Bu da beraberinde Kürtçenin geleceğiyle ilgili bazı kaygılara neden olurken Kürtçeye ilgiyi de azaltıyor. Oysa ilk Kürtçe öğretmenlerinin atanacağına dair Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç başta olmak üzere birçok yetkilinin yaptığı açıklamalar var. Tabii bu sözlere rağmen ve Kürtçe öğretmenlerinin, aynı şekilde Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ın çabalarına rağmen Hükümet tarafından bir adım atılmadı. Bu yıl da 2-13 Haziran arasında ortaokulların 5, 6 ve 7. Sınıflarında Kürtçe dersinin seçimi yapıldı. Yaptığım gözlemler; maalesef ki adeta Kürtçe dersinin seçilmemesi için her şeyin dizayn edildiğini gösteriyor. Dolayısıyla Kürtçe öğretmenlerinin atanmasıyla ilgili herhangi bir gelişmenin olacağına dair bir umut da yok.

Kürtçenin halklaşması

Bu sebepledir ki hem otoasimilasyona dur demek hem de Kürtçe öğretmenlerine alternatif bir istihdam ortamının oluşması için 2014 Şubat’ında Milli Eğitim Bakanlığı’nda çeşitli görüşmeler gerçekleştirdim. Burada birinci ağızdan durumu MEB danışmanlarına aktardım. Buna göre Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe derslerin verilebilmesi gerektiğini ve Batı’dan Kürt coğrafyasına atanan memurların seminerlerinde Kürtçe öğretmenlerinin oryantasyon amacıyla görev alabileceğini belirttim. Sonra Halk Eğitim Merkezlerinde verilecek Kürtçe modülü hazırlayıp Hayat Boyu Öğrenme genel müdürüne teslim ettim. Binlerce modülü bünyesinde barındıran Hayat Boyu Öğrenme genel müdürlüğünün Kürtçe modülü onaylaması yetecekti. Ama aylarca süren görüşmelerime rağmen bir sonuç alamamıştım. Süreci hızlandırmak için başka müsteşar danışmanlarına durumu arz ettim. Müsteşarın da durumu Bakan Avcı’ya arz etmesiyle Kürtçe modülün onaylandığı haberini geçen hafta aldım. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürüyle yaptığım son görüşmede de modülün en yakın zamanda sisteme ekleneceğini belirtti. Sonuç olarak Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe kursların açılabilmesinin yolu sözlü olarak kabul edildi (Umarım bir aksilik çıkmaz. Devletin işi belli etmiyor). Şimdi birkaç hafta içinde Kürtçenin MEB modülüne eklenmesini bekleyeceğiz.

Bu durumda sadece okula giden öğrencilerin eğitiminde değil, 7’den 70’e tüm halkın Kürtçeyle tanışması sağlanabilir. Bunu ben “dilin halklaşması” olarak değerlendiriyorum. Tabii bu süreçte kimse bizim “seçmeli Kürtçe dersi, Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe kursu” ile yetindiğimizi düşünmesin. Artık gerçekçi olunmalı; bugün Kürt çocukları ve halk Kürtçeden uzaklaşıyor. Tabii ki bir an önce anadilde eğitim başlamalı. Bunun için kampanyalar başlatılmalı. Ama şu süreçte devlet bünyesinde elde ettiğimiz bu kazanımlar da sahiplenilerek en azından “bir ara çözüm” olarak değerlendirilmeli. Şimdi Kürtçe modülün onaylanması durumunda Edirne’den Hakkari’ye, Sinop’tan Mersin’e her yerde 10 kişinin dilekçeyle talep etmesi durumunda Kürtçe kurslar açılabilecek. Kürt coğrafyasında olmasa bile bunun diğer bölgelerde yapacağı hizmeti ve etkiyi düşünebiliyor musunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
İbrahim Genç Arşivi