İbrahim Genç

İbrahim Genç

Zincirlenmiş zamanların özgür kalemi

Zincirlenmiş zamanların özgür kalemi

Yıllardır yoğun bir asimilasyon ve inkar politikası sebebiyle ülkemizde birçok dil şu an yok olmuş durumda.Kendi öz değerleri ve coğrafyasında bu inkar ve asimilasyona zengin sözlü geleneği ile karşı koyan Kürtçe de her ne kadar yok edilemese de gelişmesine ket vurulmuş bir dil malesef.Bu sebeple Kürt edebiyatının yazılı bir dil olarak yaygınlaşması ve dünyaya tanıtılması için bütün Kürt aydınları bir sorumluluk altındadır.Bu sorumluluk duygusuyla hareket eden ve 11 Ekim 2007'de kaybettiğimiz Mehmet Uzun'u unutmak mümkün değil.Mehmet Uzun sayesindedir ki Kürt edebiyatı dünyaya açıldı.Klasik Kürt edebiyatında Ahmede Xane, Melaye Cizire, Feqiye Teyran ne ise Mehmet Uzun da modern Kürt edebiyatı için o kadar anlamlıdır.Uzun, her şeyden önce bir dil aşığı.Bütün hayatını kendi dilinin yolunda araştırmak ve kendisine 'dilin yok' denilmesinin getirdiği kırılganlıkla mücadele etmekle geçirdiğini söyleyebiliriz.Bir kitabında bunu "...Anadilim Kürtçe oldu, Kürt sözlü edebiyatı ruhumun ilk zenginliğini oluşturdu.Bu nedenle ve ahlaki bir sorumluluk duyduğum için romanlarımı Kürtçe yazıyorum." şeklinde ifade etmektedir.Ki Joyce Blau onun için "Çok uzun zamandır yok edilme tehdidi altındaki bir dilin rönesansı için çok şey yaptı o" sözlerini kullanmaktadır.

ROMANLARI HALKLAR ARASINDA KÖPRÜ OLDU

Kürt edebiyatının 'edebi kanonu' olarak görülen Uzun, 1953'te Siverek'te doğdu.Türkçe ile tanışması okulda Kürtçe konuştuğu için öğretmeninin kendisine attığı tokat ve Türkçe 'Kürtçe konuşmak yasak' sözleriyle olmuştur.Kürtçe üzerinde baskıların çok yoğun olduğu yıllarda birçok Kürt aydın,eşraftan kimseler gibi o da göz altına alınır.Hapiste her bölgeden farklı Kürtçe lehçeleri konuşan kişilerle tanışan Uzun, Kürtçe'nin zengin bir dil olduğunu o zaman keşfettiğini belirtir.Bu baskılar neticesinde daha 24 yaşındayken ülkesini terketmek zorunda kalan Uzun, Avrupa'ya yerleşir.Yerleştiği İsveç'te Kürt edebiyatı üzerinde çalışmalar yapmaya başlayan Uzun, yazın hayatının amacını "...Tüm zorluklara rağmen Kürtçe insani modern bir dil yaratmak, hayatımın neredeyse merkezi görevi.(...)Kürtler'e, Türkler'e, Türkiye'ye ve dünya'ya farklı bir sesi, farklı insani kader ve öyküleri sunabilmek için yapıyorum." şeklinde ifade eder.Yaşadıklarının sonucunda eserlerinde kullandığı yaygın imgeler ölüm, aşk, mücadele ve ayrılıktır.Bütün bunların sonucunda bu imgeler, Kürt ulusunun bilinçlenmesi noktasında aynı amaca hizmet eder.Eserlerini başta Kürtçe olmak üzere Türkçe ve İsveççe de yazan Uzun'unun eserleri 20'ye yakın dile çevrilmiştir.Uzun'un başlıca eserleri arasında Kürt Edebiyatı Antolojisi, Aşk gibi aydınlık-Ölüm gibi karanlık, Zincirlenmiş zamanlar Zincirlenmiş sözcükler, Ruhun Gökkuşağı yer almaktadır.Uzun, 2001 baharında 'Aşk gibi aydınlık-Ölüm gibi karanlık' ve 'Nar Çiçekleri' kitaplarından dolayı yargılandı ve aklandı.

Edebiyat alanında çalışmalarının yanında Uzun, demokrasi için mücadele eden bir aydındır. Eserlerini halklar arasında empati duygusunu geliştirerek bir yakınlaşmayı ve insanların farklılıklarıyla bir arada barış içinde yaşamasını sağlamak için yazan Uzun, bu sebeple birçok ödüle de layık görülmüştür.Uzun, Türkiye Yayıncılar Birliği'nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü'nü, roman sanatına belirleyici katkı sunduğundan Berlin Kürt Enstitüsü'nün edebiyat ödülünü, sözün ve edebiyatın özgürlüğü noktasında duruşundan dolayı İskandinavya'nın en önemli ödüllerinden olan Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülü'nü ve 2002'de İsveç kültür yaşamına sunduğu katkılarından dolayı İsveç Akademisi'nin Stina-Erik Lundeberg Ödülü'nü aldı.Bunların yanında Uzun, yıllarca İsveç Yazarlar birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı.Ayrıca İsveç Pen Kulübü ve Uluslararası Pen Kulüp'te çalıştı.İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği'nin de üyesiydi.

BARIŞ ÖLÜMSÜZ OLSUN ARTIK

Sonuç olarak başta Kürtler olmak üzere Türkiye, dünya bir barış ve eserlerini dillerin bahçesi gibi yazan bir aydınını kaybetti 11 Ekim 2007'de.Oysa o Diyarbakır bana iyi gelecek diyordu;fakat kanser onu ciğerinden vuracaktı.Peki ya Nazım Hikmet, Ahmet Kaya ve daha nice Türkiyeli aydın gibi sürgünde sonsuzluğa uçsaydı?Belki de buna gönlü razı olmadığı için ana toprağına gelmek istedi.O, yıllarca insanlık ve barış için mücadele ederek ölümsüz olmayı istedi ve başardı da.Kim bu topraklardan onun adını, dilini artık inkar edebilir?

Garip bir bencil duyguyla bir halkın dilini yok etmek suretiyle Kürt ve Türk gençlerini ölümün kucağına bırakanlar bir gün Mehmet Uzunların insancıllığından nasiplerini elbet alacaklardır.Kürt sorununu kaba kuvvetle çözerim kabadayılığı elbette sözün, sözcüklerin anlamında anlamsızlaşacaktır.Öyle ya Mehmet Uzun şöyle der; "Ölümsüz birey yoktur ama,bireyler tarafından yaratılan ölümsüz eserler ve bu eserlerin tümünden oluşan ölümsüz insanlar vardır.Barış sadece ölümsüz bir eser değil, insan aklının yarattığı en önemli erdemli iştir.".Ve hala bekliyoruz ki ülkemizde biri(leri) barışı yaratsın.

Not: Bu yazım 19 Ekim 2008’de Evrensel gazetesinde yayımlanmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İbrahim Genç Arşivi