M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Yalan haberler ve çocuk ölümleri

Yalan haberler ve çocuk ölümleri

Sıcak savaşın yanı sıra, ondan çok daha tahribat gücü yüksek ikinci bir savaş daha var ki ona da “psikolojik savaş” diyorlar. Gelişen teknolojiye rağmen kazanmak, üstün gelme hırsı, kitlelerin gözünde kendilerini güçlü ve haklı göstermek için atom bombasından daha fazla tesiri ola yalan savaş haberleri çocukların, sivillerin ölümüne rağmen gerçek olmayan bilgilerle toplum aldatılmakta, manipüle edilmekte, medya ve sanal âlem kullanılmaktadır.

Son bir ay içinde oluşan çarpıcı haber ve yorumları araştırırken giriş için gazeteci yazar Faik Akçay’ın “Her Taraf” sayfalarına yansıyan güzel yorumu ile karşılaştım.

Psikolojik savaş ve çocukların katli haberlerine geçmeden Akçay’ın konu ile ilgili tespitlerine “ölenler bizim çocuklarımız” başlıklı makalesinden alıntıyla başlayayım:

“Kitle iletişim araçlarında nelerin söylenip yazıldığı yanında, nelerin yazılmadığı daha önemlidir. Nelerin saklandığını bilemediğimiz ortamda, neleri öğrendiğimizin önemi yoktur.

Olup bitenleri birleri bizden saklayabiliyorsa, bilgi edinme özgürlüğümüz yok demektir. Çektiğimiz acıların önemli nedenlerinden biri, gerçek olmayan bilgi yayma, kitleleri yanlış yönlendirmektir. Yaşadığımız günlerde sorun tüm acımasızlığıyla karşımıza dikilmiştir.

Türkiye bir iç savaş yaşamaktadır. Bu savaşın nasıl yürüdüğü konusunda net bilgiler almamız olanaksızdır. 90 dolayında internet sitesi kapatılmış durumda. Savaşın taraflarından birinin ağzını bantlamış, öbürünü kitle iletişim alanlarında istediğini söyleyecek biçimde özgür bırakmışsınız; bu bilgi alma özgürlüğüne vurulan bir darbedir.

Haberin, bilginin kaynağı devlet olunca, yönetilen halk yığınlarının, olayların gerçek yüzünü öğrenme, doğru bilgi edinme olanakları yoktur. Haber kaynağı tekel olursa kitlelerin doğru bilgilendirilmesi gerçekleşemez. Bilgi kaynaklarının tekliği, bilgiyi verenin çıkarlarına göre kurgulanmış bilgiler alınmasına neden olur. Bilgi kaynağı tekel durumunda olduğu yerlerde, gücü elinde tutanların istemedikleri bilgileri edinemeyeceğimiz açıktır.

” ( http://www.taraf.com.tr/her-taraf/olenler-bizim-insanimiz/) sitesine girerek oldukça kısalttığım bu makalenin tamamını okuyabilirsiniz.

Bu girişten kaynaklanarak yaptığım araştırma sonucu değerli yazarın dile getirdi örneğe benzer servis edilen ve edilmeyen haberleri paylaşmak isterim.

GAZETE HABERTÜRK’ten bir haber. “PKK'nın 'A Takımı’na büyük şok: 52 isim için yakalama kararı çıkarıldı!” 24 Ağustos 2015 Pazartesi. Sorgulanmayan bir haberdir. Neye hizmet ettiği, niçin yazıldığı bellidir. Arşive bakın 30 yıldır her sene aynı başlıkla bu haber en az 4-5 sefer yazılmış. Peki niçin? Toplumu manipüle eden psikolojik savaş amaçlıdır.

Son bir ayda TSK kaynaklı, AA mahreçli 3-4 günde bir servis edilen bir başka haber: “TSK, 22 Temmuzda başlayan tarihlerinin en büyük hava operasyonunda 918 terörist ölü ele geçirilerek PKK’ye büyük darbe indirdi.” Tabii bazı gazetelerde 2 bine yakın yaralı, 150 ye yakın PKK’li sağ ele geçirildi, 750 PKK’li teslim oldu. (Her seferde sayı değişir)

Her gazete kendi meşrebine göre manşetlerden verirken topluma ne kadar çok Kürd öldürdükleri konusunda bilgilendiriyorlar. Havadan “918 ölü!” ele geçirmeyi okuyucularına haber vermeyi görev bilen medya son bir ayda 85; 24 saatte 4’ü çocuk 11 sivilin polis ya da asker kurşunu ile öldürüldüklerini ne hikmetse haber yapma gereğini bile duymuyorlar.

Ne kadar gerilim ürettiklerini, nefret, kin, düşmanlık duygularını körüklediklerini; “öteki yaratarak” intikam aşıladıklarının; kitleler arasına nefreti yükselttiklerini; Kürd ve Türk halkının birlikte yaşama yollarını Kandil’e sorti yapan uçaklardan daha etkin bir şiddet ile dinamitlediklerini biliyorlar mı? Silvan’da, Yüksekova’da, Cizre’de, Doğubayazıt, Şırnak, Hakkâri, Van’da öldürülen çocuk ve sivilleri görmeyen hangi inanç, hangi değerdir bu?

Psikolojik özel harp haberlerine devam edelim: Sivillerin, çocukların hayatından daha önemli ne var ki yandaş havuz medyası acıları görmüyor. Manşetlerde sürekli yalan “savaş” haberlerini yayınlıyor. 7 yaşındaki Baran’ın kanlar içindeki cesedine sarılan annenin feryadı da mı “kinleri” eritmeye yetmedi?

Israil askerinin Filistinli çocuğa yaptığı zulmü görenler (ki bizde lanetledik) Yüksekova’da top atışları ile cami imamı ve ailesinin yaşadığı evi vuranları; doğuda güvenlik güçlerinin doğrudan çocuk ve sivilleri hedef alan saldırı ve ölümleri yumruk atan İrlandalı kadar bile görmezlerse Müslümanlıklarından şüphe etmez misiniz?

Birçok ilçede yakılıp, yıkılan ev, iş yerlerine; okul bahçesinde polisin “Bismillah Allahuekber” şovunu görmedikleri gibi gerçeklerin üstünü örten “Silvan’da büyük operasyon!

PKK’nın Bomba Deposu Ortaya Çıktı” haberini servis etmekle meşguldüler. Gerçekleri gizlemek için aynı ilçenin 3 mahallesinde tekrar sokağa çıkma yasağı ilan ederken tanklar ile operasyona girişildi. Merhum gazeteci Yaşar Parlak’ın oğlu Ferhat’ı verdiği doğru haberler yüzünden gözaltına alındı, suçsuz olduğu için saldılar.

Sonuç mu; defalarca birçok ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasaklı, sıkı yönetimli operasyonların hepsi boşa çıktı. İddia edilen silahlar, milis yalan; yakma yıkma gerçekti.

Bir başka haber Van Büyükşehir Belediyesine ait bir kamyonda 100 kg. amonyum nitrat, 26 adet patlayıcı yakalandı. ( Amonyum Nitrat nedir? “gübre!”) Amaç HDP’li Van Belediyesini töhmet altında bırakmak çünkü kamyon kiralık. Suruç’ta da aynısı tezgâhlandı.

Siirt’te “Teröre tepki” haberin içerik ve resimlerine bakıyorsun 50-60 korucu. 35 yılın gerisine düşen medya. Yine Siirt’te asker kardeşi şehit olan ablaya Tayyip Erdoğan “O da bu mesleği seçmeseydi” dedikten saatler sonra eşi Emine Erdoğan, ölen korucular için “ şehitlik ölümlerin en şereflisidir. Sabır acı, ama meyvesi tatlıdır” sözleri ile teselli ediyordu.

Demokrasi havarisi kesilen, Kürd meselesini Erdoğan hal etmedi, çözerse ben çözerim diyen CHP askerin harçlığı asgari ücret olsun demiş. Savaş arenasında militarizmin dik alası.

Açıklamanın tefsiri; asker para ile moral bulsun daha çok Kürd öldürme şevki artsındır. Psikolojik savaş ağırlıklı Kürdlere yapılsa da devlet, iktidar, bürokrasi ve onlar gibi düşünenler kendilerini takip etmeyen her kese yaparlar. Militarist kurumun yarbayı bile olsan; ölen kardeşin acısını taşısa bile af edilmez linç edilirsin.

Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan faşistler ve AKP trollerince linç edildi/ediliyor. Ağabey ne demişti: Kardeşinin tabutuna sarılır ve “Alimmm, Alim” diye feryat ettikten sonra “Bunun katili kim, Sebebi kim? Düne kadar seçim diyenler, ne oldu da sonradan savaş oldu” diyor. Yanıt yok. Çünkü cevapları yok.

Kardeşini kaybetmiş subayın acısına tahammül etmedikleri için “Alevidir, PKK’lidir, IŞİD’çidir” gibi içlerindeki kötülüğü, kini kusarken bir tek yarbayın sorduğu soruya cevap veremeden her türlü iftira kampanyaları başlattılar. Bir daha asla görmeyeceği kardeşi için yüreği yanan ağabeye empati yapacaklarına tepki verdiler. Çünkü iktidar gözlerini kör etmiş.

Kardeş acısına “hainlik” diyebilecek kadar alçaklaşıyorlar. Kiralık görevli trollerin kalem ve paylaşımlarından kan akıyor. Ciğerleri beş para etmeyen köşe yazarları devletin subayına iftira atıyor. Dönüşü olmayan karanlık yola girdikleri için kontrollerini kaybettiler.

Tek bir canı daha yitirmememiz için MAZLUMDER’in 1 Eylül Dünya Barış Günü için yaptığı “PKK, Devlet çatışmaları durdurmalı. PKK ateşkes ilan ederek silahlı eylemlerini sonlandırmalı, devlet eş zamanlı adli ve askeri operasyonları durdurmalı” çağrısına katılıyor ve durdurun bu kirli savaşı diyorum.

NOT: Seçim kabinesi 28 Ağustos 2015 Cuma günü onaylandı. Fiili sıkıyönetim ve OHAL içinde 2 HDP’li Bakana karşı 24 AKP’li Bakan ile seçime gideceğiz. Neden 24 AKP’li dediğime isimleri ve öz geçmişlerini okuyun anlarsınız. Memlekete, millete hayırlı olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi