M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Van’a yardım

Van’a yardım

Van’da peş peşe meydana gelen iki depremden sonra bastıran kar, bıçak gibi keskin soğuklar bir milyonluk şehir, Erciş ve köylerde hayatı tam anlamıyla yaşanmaz kıldı.

Siz ilgililerin “gereken yapılıyor” açıklamalarına bakmayın. Van, çevre ilçe ve köylerinde tam bir dram yaşanıyor. Van’da yaşayan yakın akraba ve dostlarımla konuşurken “ ekranlarda izlemek, gazete sütunlarında okumak ayrı; yaşayıp görmek ayrı” cümlelerinden yeterince anlıyorum.

Van halkı anlı ve de şanlı bir halktır. Son derece dürüst, erdemli ve bir o kadar da gururlu bir halktır. Sanırım yardım battaniyesi içinde unutulan para olayı bu yörenin halkıyla ilgili size ip ucu vermiştir.

Ama Van halkıyla ilgili bilmediğiniz başka gerçekler de var. O da son derece gururlu bir halktır. Günlerce 12 nüfusu ile naylon çadırda kalmasına rağmen bir birini çiğneyen kuyruklara girmeyen/giremeyen insanların bir hayli çok olduğu insanlar var orada.

8 çocuğu ile günlerce aç kalıp yemek kuyruğuna girmekte utanan sıcak bir çatıdan yoksun, eski ekmek teknesi minibüsü ev haline getiren; çaresizlikten yıkılırsa yıkılsın, biz zaten ölmüşüz diye hasarlı evlere giren insan dramlarını yansıtan bir felaket yaşanıyor.

ONURLU BİR YARDIM

Van’da 23 Ekim, 9 Kasım depremlerinde arama-kurtarma dışında tam bir ilkellik ve rezillik yaşanıyor. Burada felaketzedelere yapılanları anlatacak değilim. O inançlı, erdemli, dürüst ve onurlu insanların onurunu kırmayan yardım seferberliğini daha da yükselten, bu kışı rahat atlatmalarını sağlayacak formüllere ihtiyaç vardır.

Felaketten sonra devletin teşrif etmesini beklemeden halk olarak kardeşliğimizi gösterebilecek kışı atlatabilecek çözümler üretebiliriz. O insanların ızdırabını halı hazır yapılanlar ile azaltamayız.

Peş peşe 2 deprem evleri çok az hasarlı olanların bile ruh halini bozmuş. Korku, moral bozukluğu, çaresizlik o insanların yakasına yapışmış. Sıfırın altındaki soğukta bile insanlar evlerine girmekten çekiniyor. Böyle bir durumda o insanların çok acil kışlık çadır ve battaniyelere ihtiyaçları vardır.

En önemlisi bu kadar çok insanı sokakta bırakan bir depremde en acil yapılacak olan insanları barındıracak sıcak bir yere kavuşturmak. Türk insanı ve Türk iş aleminin imkanlarını göz önüne getirdiğimizde bu hiçte zor değildir.

ONURLU YARDIM İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİM

Büyük fabrika sahipleri ve zengin iş adamları. 2012 yılı zekat, yardım ve yasal vergilerden düşülebilen yardım faslından deprem mağduru naylon çadırlara sığınan ailelere özel ısıtıcı, izolasyonlu, pahalı ama içinde yaşanabilir çadırları acil olarak ulaştırabilirler.

İkinci önerim evlerini, iş yerleriyle birlikte evlatlarını, anne ve babalarını, yakınlarını kaybettikleri için direncini, cesaretini ve de becerisini kaybeden bu insanlara Akdeniz ve Ege sahillerinde Nisan - Ekim sezonu dışında Kasım-Mayıs aylarında yeni sezona hazırlanan 2, 3, 4 hatta 5 yıldızlı tatil köyleri ve oteller iş karşılığı 4-5 ay aileleriyle birlikte barındırabilirler.

Bu sektörü yakından biliyorum. 2012 sezonu için hazırlık yapıyorlar. Tadilat ve hazırlıklar için depremzede ailelerden iş gücü karşılığı barınma ve maaş vererek onurlarını da okşayarak içine girdikleri büyük çıkmazdan maddi ve manevi kendilerini bulmalarına pek ala yardımcı olabilirler.

İnanıyorum ki bu formülle her şeyini kaybetmiş, deprem şokunu atlatamamış, naylon çadırların altında çocukları donan onurlu ve gururlu olan insanlara 4-5 ay çalıştırılmadan geçirecekleri bir süreç yerine iş imkanıyla birlikte psikolojilerini rehabite eden bir çözüm üretmiş olurlar. Çünkü deprem sonrası en hayati mesele önce onları sıcak bir yuvaya kavuşturmak, sonrada yaşamlarını devam ettirmektir.

Kim bilir belki de onlarca tesis sahipleri 30 - 40 saniyede evini, işini, yakınlarını kaybeden bu insanlara 4-5 ay değil onlarca yıl çalışabilecekleri bir işe de kavuşturabilir. Van, ilçe ve köylerinde parası ve imkanı olanlar şehri çoktan terk etti. Batıda yakınları olan onlara sığındı. Ya imkanı ve çaresi olmayan yüz binler! İşte onlar için çare üretme zamanı.

Bu saatten sonra örgütlü bir sivil seferberlik ile devleti ciddi çözümlere sürüklemek. Fabrikatör, zengin iş adamları, turistik tesis sahipleri ve medyayı harekete geçirme zamanı. TV ekranlarında saatlerce uzmanların deprem yorumu yapması depremzedelere zerre kadar yararı yok. TV ekranlarında yukarıda izah ettiğim konular işlenmelidir.  

Bu yazımı okuyanların bir an gözlerini kapatarak o insanların yerine kendilerini koymalarını istiyorum. Allah esirgesin; birkaç saniyelik sallantıdan sonra bir anda evlerinizin başınıza yıkıldığını, çoluk, çocuk enkaz altında kaldığınızı; kiminizin yaralı kurtarıldığınızı, ama bazı aile bireylerini o yıkıntı altında kaybettiğinizi; yetmezmiş gibi bir de buz gibi soğukta cır çıplak kışlık giysileriniz bile olmadan açıkta kaldığınızı, bir tas çorba için bıçak gibi keskin soğukta saatlerce kuyrukta beklediğinizi; geleceğinizi değil yarınızın ne olacağı deprem şokundan çıkmış bir hayat tasavvur eder misiniz?

BU İŞ SİZLERE DÜŞTÜ

Diyeceğim o ki; Vanlılar için ekmekten önce barınacakları yer önemli. TV ekranlarından izlemediniz mi? Yağan kara rağmen ellerine çadır belgesi alan insanlar kilometrelerce 15 saat o dondurucu havada kuyrukta bekledi. Üstelik yağan kara ve soğuğa rağmen panzerin üzerlerinde insanlıktan nasiplenmemiş buz gibi soğuk tazyikli su sıkan bir zihniyete boyun eğerek o acıya katlandılar.

Makam araçlarına, panzere, uçağa, F 16’lara, Predatorlara, topa, tüfeğe, her türlü silaha anında para bulanlar deprem felaketzedelerine çare yerine başbakandan bile işin vahametini gizledikleri için “ bu kışı atlatalım” dedirttiklerine göre bu iş sizlere düştü.

Aileler, çoluk, çocuk binlerce insan açıkta, sokakta. Yetmiyor kalabalık içinde bir ses “ Allah rızası için... Küçük bebeğim var… Dışarıda ayazda yaşlı babam bekliyor…” feryadına karşılık bir polis şefinin sesi yükseliyor” cop kullan, coop” ve cop ile tazyikli su felakete maruz kalanların üstüne yağan kara eşlik ediyor.

Dünya medyasına yansıyan ve ülkemizi yerin dibine geçiren bu  utanç görüntülerden kurtulma adına; Van halkı ve de bizim millet olarak onur ve gururumuz için bu insanlara yardım edelim. 60 kiloluk çadırı alabilen şanslı 60 yaşındaki yaşlı kadının görüntüsü vicdanlarımızı harekete geçirmeli.

Bu sürecin böyle devam etmesine izin vermemeliyiz. Çadırlara rağmen dışarıda yağan karada dönüşümlü ateşin etrafında ısınan insan görüntüleri adına harekete geçmeliyiz. Van hayalet bir şehir olmadan ( ki oldu ) bir şeyler yapmalıyız.

Depremde kaybettiğimiz 65o kişiye, soğuktan, dondan, buz kent olan çadırlarda yeni on binler kaybetmemek için elimizi taşın altına koymalıyız. Hani o dilimizden hiç düşürmediğimiz “kardeşlik” adına bir an evvel o insanlara yardım etmeliyiz.

Ekranlarda siyasi şovları yapanları dinlemeden biz halk olarak olaya el koymalıyız. Hükümetin ağzına bakan medya patronlarını gerçekleri görmeleri için zorlamalıyız. Halkın, zenginlerin, yardım derneklerinin, sivil toplum örgütlerinin acil olarak Van halkına el uzatmasının zamanı geldi, geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi