Tekman
Tekman ilçemizin sorununun içindeki ana öğe olan "Kürt realitesi" açık ve mevcut biçimde var olan bir gerçek. Bahsettiğim realitenin varlığını sürekli vurgulamak alışılmış bir davranış olsa bile, sorunu ne tam anlamaya, ne de soruna çözüm bulmaya yetiyor, çünkü Kürt sorununun altında binlerce yıldır Kürt halkının yaşadığı topraklarda 150-200 yıldır onun kültürünün ve kimliğinin inkarı yatmaktadır.
Son 85 yıldır da yine eskiden olduğu gibi Kürt dili inkar edilmekte; kendisi asimilasyona uğramaktadır. Hepimizin inkar edemeyeceği gibi halkımızın dövülmesine, sövülmesine, öldürülmesine, zorla göç ettirilmesine, sürekli gözaltına alınmasına, işkenceye maruz kalmasına, hapsedilmesine, hatta öldürülmesine rağmen yine de ben bir bilim adamı olarak sabır ve sağduyu demekten vazgeçmeyeceğim.
Bildiğimiz son olaylarda onlarca can kaybedildi. Büyük çoğunluğu çocuk olan binlerce insanımız göz altına alındı. Beş yüzleri geçen insanımız yaralandı. Öyle görünüyor ki, Türkiye'de siyaset insanların maksimum ve toplumun mutluluğunu artırmayı arayan bir uğraş olarak düşünülmüyor. Bilakis birilerinin mutlu olmasının yolu başka birilerinin olabildiğince bu mutluluktan mahrum bırakılması gibi sadist bir esasa oturtulmak isteniyor. Buna nazaran ben Kürt sorunu için barış , kardeşlik , birlik, sağduyu ve sabır söylemlerinin şartlar ne olursa olsun elden bırakılmaması gerektiğine inanıyor, aynı telâffuz ve isteklerimin yanında inatla ve ısrarla duruyorum.
Kürt sorununun yanında, işsizlik, Avrupa Birliği üyesi olmak isteyen Türkiyenin önemli bir meselesi. Bir diğer önemli meselesi köylüsünün gelir seviyesi ile şehirlerde yaşayanların geliri arasındaki farkın büyük oranda farklı olmasıdır. Genel olarak da zenginliğin artması yanında fakirliğinde artması, Türkiyenin problemlerinin başında gelmektedir. Şehirlerin düzensiz bir şekilde hızla büyümesi ve bu durumun insanları sıkan, onların ruhi dengelerini bozan yerler haline gelmeye başlaması, gene çok önemli bir konu olarak Erdoğan Hükümetinin karşısında bulunmaktadır.
Kanaatimce önce elimize, sonra dilimize düşen gerçek öyle kılık değiştiriyor ki, kısa bir süre sonra tanımak imkansız oluyor.
Türkiyedeki sefalet ve kronik işsizlik göz önüne alındığında... siyasal partilerin sunduğu ekonomik imkânlar örneğin Erzurum ili Tekman ilçesindeki sefalet ve kronik işsizliği çözemiyor. Çünkü ta cumhuriyetin kuruluşundan bu güne kadar yöre halkına istenilen hizmet iktidar olan partiler tarafından getirilmiş değildir.
Tekman İlçemizde kanalizasyon, içme suyu ve hamam yok. Aras nehrine ise kir ve mikrop akıyor, çünkü ilçenin kanalizasyonu Aras nehrine arıtılmadan dökülüyor. Bu da halkın hastalanmasına, dolayısıyla ölümüne sebep oluyor. Katranlı Köyünde fışkıran petrol Aras nehrine akıyor, çıkaran yok. Eğer bu petrol çıkarılmış olsa hem yöredeki petrol sıkıntısı, hem de yöredeki işsizlik tamamen ortadan kaldırılmış olabilir.
Ayrıca Tekmandaki işsizliği devlet çözmek istiyorsa, Tekmanın güney-batısından yani Hamzanlar bölgesinden Aras nehri doğmaktadır. Bu Nehrin uzunluğu Karayazı ilçesinin aşağı Söylemez köyüne kadar takriben 140 kmdir. Bu mesafe boyunca suyun her iki yakasında tarıma elverişli çok geniş zirai arazi alanları bulunmaktadır. Sözü edilen suyun ister kanallar yolu ile ister elektrik enerjisiyle çalışan motopompları ile tarım alanlarının sulanmasında kullanılması uygulandığı taktirde. Yörede tarım gelişe bilir. Bu da ilçedeki işsizliği belli ölçüde çözmüş olabilir. Devlet Türk nüfusunun çoğunlukta hakim olduğu Hasan kale ve Köprü Köyü denen beldelere sulama kanalları açtığı gibi, Kürt nüfusunun ağırlıkta olduğu Tekman ve Karayazı gibi yörelere de aynı hizmetleri götüre bilmelidir. Bunun aksi halk tarafından kendilerine Kürt oldukları için hizmet getirilmediği görüşünü ileri sürenlere halklılık payı vermektedir.
Halk Tekman da Belediye başkanından iş ve aş istemektedir. Maddi zorluklarla kavrulan Tekman belediyesinde ise ne boş kadro nede iş bulunmaktadır. Memleketine hizmet etmek isteyen belediye başkanımız AKPli Yakup Doğan da ilçedeki işsizlik sorununu istediği halde çözememenin güçlüğü içindedir. Çünkü Belediye başkanlığı iş ve işbuluma kurumu, Milletvekilliği de iş takipçiliği değildir. Bu gerçeği halka anlatmak ise çok zor.
Türkiyedeki demokratikleşme alanında yaşanan bazı gelişmeler hepimiz tarafından takdir edilirken. Bir dizi temaslarda ve görüşmelerde bulunmak üzere Diyarbakır`a gelen Almanya Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Alman Yeşiller Partisi Eş başkanı Claudia Roth, haklı olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile görüşmede, Kürt sorununun çözümünde "Silahların durdurulması gerekir. Aksi taktirde Türkiyenin Avrupa Birliği`ne (AB) girişine karşı olanlar bunu kullanabilir" şeklinde konuştu.
Sonuç olarak belirtmekte yarar vardır ki. Elde edilen yeni kazanımlar ve dil üzerindeki baskıların azaldığı; 3 TV ile sınırlı da olsa Kürtçeye yayın özgürlüğü verildiği bir anda birilerin ekmeğine yağ sürecek yanlışlıklardan kaçınmalıyız. Palandöken dağı arpalıktır Tekman da, eğer sapan yürürse her derede bir değirmen, eğer suyu gelirse.
[email protected]
www.yazicioglu.de