M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Taş atan Kürt çocukları ve adalet

Taş atan Kürt çocukları ve adalet

Ç[email protected]’dan son bir aydır inanılmaz bir duyarlılık ve ilgiyle mailler almaya başladım. Böylesi grup etkinlikleri ve duyarlılıkları olmadığı günlerde ben zaten konuyla ilgili birkaç kez makalem çıkan gazetelerdeki köşemde dile getirmiştim. En son 27 Nisan 2009 tarihli köşemde “Kürt çocuğu, vicdan ve dipçik” başlıklı yazımda konuya dikkat çekmiştim.

Ancak geçen zaman dilimi içinde konuya duyarlılığın artması, internet üzerinden ilgili grupların kurulması, Türkiye’nin dört bir yanında Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni her ırk ve dinden insanların konuya dâhil olmaları son derece sevindirici ve önemli bir gelişmedir.

Bir ara, grup içinde imza nedeniyle başlatılan tartışma ve farklı söylem ve görüşler dile getirilerek olumsuz bazı gelişmeler olduysa da konunun hassasiyeti içinde bununda durulacağını bekledim, nitekim de öyle oldu.

Bilindiği gibi, 3 bine yakın Kürt çocuğu bugüne kadar tutuklandı ve yaşları 10 ile 17 arasında değişen bu çocuklara “Örgüt adına suç işlemek, örgüt propagandası yapmak, devlet malına zarar vermek, görevlileri engelleme ve onlara direnme vb.” suçlarından 5 ile 30 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Hala yüzlercesi hapislerde yargılanıyor.

Konuyla ilgili TV’lerde yapılan programlarda ise sorunun ibret verici yanlarından ve gelecekte doğuracağı büyük gelişmelerden çok magazinsel bir yaklaşım sergileniyor, taraflı medyanın köşe başı anlı ve de şanlı yazarları ise bu korkunç gelişmeleri görmüyorlar bile.

Oysa olay Birleşmiş milletler Çocuk Hakları komitesine kadar dayanmış ve söz konusu kurum Türkiye’ye “Çocuklara terörist tanımının nasıl yapılıyor” diye sormuştu.

Öyle ki konuyla alakalı çok çarpıcı bir açıklamada Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’dan geldi. 30 Ağustos Zafer bayramı açıklamasında teslim olan PKK’lılardan 10’nunun sorgudan sonra serbest bırakıldığını, 12 sinin tutuksuz yargılanacağını ifade ediyordu.

Silahlı olarak PKK örgütü bünyesinde yıllarca dağda dolaşan ve yaşları 18’in üzerinde olanları serbest bırakan bir adalet ve yaşları 18’in altında olan binlerce Kürt çocuğunu “Taş attılar” diye, ya da tesadüfen oradan geçiyorlar diye polis tutanakları ile tutuklanan, on yılları bulan cezaları veren anlayış. Adaletin eliyle yeni bir Diyarbakır zindanları olayı mı tekrarlanıyor sorusunu sormaktan sağlıklı düşünen her aydın kendini alıkoyamıyor.

İzmir’de Avukat olan ve söz konusu çocukların duruşmalarına müdahil avukat olarak katılan Sayın Nezahat Paşa Bayraktar’ın internet adresime düşen şu mesajı Adalet sistemi, savcı ve hâkimlerin içine düştükleri durum için doğrusu ibret vericiydi.

Mail aynen şöyleydi:

“Merhaba;

İzmir de 10.Ağır Ceza Mahkemesinde 15 Şubat 2009 tarihinden beri tutuklu bulunan çocuklardan S.E.(17) R.A.(17), S.K (17) İ.Y.16 İ.K.(17)Ö.K.(17) bu gün (7 Ağustos 2009 ) ikinci duruşmaları oldu. Dava örgüt adına suç işlemek, örgüt propagandası yapmak, devlet malına zarar vermek görevi yaptırmamak için direnmek suçlarından tutuklular.

Duruşma 16.2.2009 tarihine ertelendi
Av.Nezahat Paşa Bayraktar”

Evet, İddiaya göre Mahkeme komikliği fark ettiği için çocukları tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakmıştı. Kürt çocuklarına yapılan haksızlığı kabul ettiği için değil.

Ben bir hukukçu değilim, ancak 35 yıl adliye ve emniyet muhabirliği yapmış bir gazeteci bilgimle o çocuklara on yıllarca ceza verenlere şunları sormak istiyorum.

Türk adalet sisteminin çocuklar için ya da genel anlamda Terörist suçlaması ve terörist eylem ile ilgili tanımı nedir? Öyle ki çocuk yaşlarındakilerin silahlı çatışmaya dâhil olsalar bile Birleşmiş Milletlerin ihtiyati protokol değerlendirmesi göz önünde bulunduruluyor mu?

Çocuklar yargılanırken sivil yargı sistemi mi, yoksa özel yargı sistemi mi uygulanıyor? Hangi yaştan itibaren çocuklar üzerinde bu uygulama gerçekleştiriliyor?

Tutuklanan ya da yargılanan çocukların hakları nasıl gözetiliyor? Çocukların bu şekilde kullanılmasının önüne geçmek ve mağdur olan çocukların topluma yeniden kazandırılması için bu güne kadar ne yapıldı? 18 yaşından küçükler askere alınmazken 18 yaşının altında Kürt çocukları Özel donanımlı ağır suç mahkemelerinde nasıl yargılanıyor? Son olarak “Kürt sorunu Açılımı”nın gündemde olduğu bu süreçte Adalet’i temsil eden ve cezayı isteyen savcılar, cezayı veren hakimler bu gelişmeler ve çocuklara verilen/verilecek cezalar için ne düşünüyorlar?

18 yaş altında 104 çocuğun kaldığı Diyarbakır E tipi Cezaevinde yemekte çivi, böcek ve diş çıktığı, koğuşta iri sıçanların cirit attığı. Yemekhanenin tavanında tek bir flüoresan lamba olduğu, havalandırma penceresinin tel örgüsünün yırtık olduğu. Kişi başına 3 metrekare alan düştüğü. TMK bölümünde buzdolabı çalışmadığı. Koğuşlarda hamam böceklerinin sürüyle gezdiği medyaya ve kamuoyuna yansıdı. Adalet Bakanlığı ve üst birimleri bunun için ne yaptı, ne gibi önlemler aldı?

Sonra bir an düşünüyoruz ve diyoruz ki! Bu soruları, demokratik bir ülkenin yargısı ve Adalet Bakanlığına sormak gerekir. Bizdeki gibi demokrasiden korkanlara sormak abesle iştigal olur.

Öyle ki Taş atan çocukların söz konusu koşullarda hapiste bulunmaları bile artık neredeyse garipsemez olduk. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Adalet Bakanlığı ve Meclisin çıkardığı yasalar nedeniyle Türk hâkimleri YALNIZ  “Taş atan”  KÜRT ÇOCUKLARINA YÖNELİK on yılları bulan cezalar vermekteler. Çocukları terörist ilan etmek savaşın diline hizmet etmek değil de nedir?

Gerçi, Türk ulusunun en onurlu kurumu olan yargının başkanlarının ağzından yargının tabiri caizse ölü olduğunu bakın nasıl duyuyoruz.

“Yandaş Yargı”

Bu güne kadar “Yandaş Medya”, “Yandaş kolluk gücü”, “Yandaş iş adamı”, “Yandaş Aydın”, “Yandaş Bilim adamı” v.b. bir sürü yandaş duymuştuk ta; “Yandaş Yargı” deyişini ise bu güne kadar duymamıştık. Bunu da yargının başındaki kişi söyleyince duymuş olduk. Yargının başının güvenmediği yargıya sıradan vatandaş nasıl güvensin?

Yargıyı böyle çürütüldü. Yargının başı “Yandaş” diyorsa, “Demokrasi” yok diyorsa çocuklar gece yarıları evlerinden gözaltına alınıyorsa. En vahşi şekilde sorgulanıyor, kanıt olmadığı halde kolluk kuvvetlerinin ifadelerine göre çocukların ellerindeki tozdan ya da kalbinin hızlı atmasından yola çıkılarak tutuklanıyorsa; çocuklar daha çok en ağır şartlarda hapishanelerde süründürülür ve de 30 yılı bulan cezalar da verilir. Tabii inanç ve vicdan yoksa. İnanç varsa, Allah size, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder (Kur’an-ı Kerim/ 4-58)

Cumhurbaşkanı ve Başbakan Adil bir açılım istiyorlar ise önce Adalet ve çocuklar konusunda gerekenleri hemen şimdi, acil olarak başlatmalıdırlar. Bu ülkenin vatandaşı olan Kürt çocukları, yaşıtları Türk çocukları gibi çocuk gibi yaşamak ve muamele görmek istiyorlar. Bu onların en tabii, en insani ve en zorunlu vatandaşlık haklarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi