M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Tarihi şehirlerin dokusu ve Halep

Tarihi şehirlerin dokusu ve Halep

Ülkede bunca sorunların manşete çıktığı, olayların peş peşe sıralandığı bu günlerde tarihi şehirlerin dokularından dem vurmak birilerinize ters gelebilir. Ama galiba yaşadığımız sorunların bir bölümü de geçmişe sahip çıkmadığımızdan kaynaklanmaktadır

Bu yılın Kurban Bayram’ını Konya dışında  başka bir coğrafyada ve ülkede geçirdim. Aylar önce Suriye ile Türkiye arasında vizenin kaldırıldığını öğrendiğimde öteden beri övgü ile söz edilen Halep şehrini görmek istiyordum. Bunun için Ekim ayında Batman Festivalini bahane bilerek Suriye’ye dolayısıyla Halep’e gitmeyi kafama koymuştum.

Ancak, Batman’da bir babayiğit öne çıkıp bana eşlik edeceğini söylemeyince ve de uçak biletinin süresini uzatamadığım için arzu etmeme rağmen bu istemimden vaz geçtim.

Ancak Suriye ve Halep’e gitmek kafamda bir iz bırakmıştı. Kurban Bayramı’nda bu sefer masraflar şirketten diyerek oğlum, gelinim ve eşime teklif götürdüm. Konya’dan Hatay’a, oradan da Halep’e gitme kararını aldık.

ANTAKYA

Arife günü yola çıktık, akşam saatlerinde Hatay (Antakya’ya ) vardık. Antakya’da Bayramın birinci günü tarihi şehirde dinleri ve kültürleri birleştiren bir birinden ilginç Cami, Kilise, Havra ve de dünyaca ünlü Arkeoloji, diğer adıyla ünlü Hatay Mozaik müzesini; Habib Neccar Camisi, Katolik ve Ortodoks Kiliseleri, St. Pier Kaya Kilisesi ve Antakya Surları, Çevlik – Samandağ’ı ve Musa Ağacı, Simon Manastırı, Titus Tuneli, Kaya Mezarlar, Harbiye Antakya’nın ilk etapta gezilmesi ve görülmesi için tavsiye edebileceğim yerleri gezdik.

SURİYE’YE NASIL GİRDİK?

İkinci gün bize mihmandarlık yapması için Arapça bilen bir taksi kiraladık ver elini Suriye, Halep diye yola çıktık. Sınıra vardığımızda mahşeri bir kalabalık vardı. Tahminime göre eğer bu kalabalık araç kuyruğa takılsaydık her halde 4-5 saatte ancak sınırı geçerdik. Bir ara sol tarafımda üzerinde basın yazan bir minibüse jandarmanın geçiş verdiğini fark ettim. Hemen taksiciye basın kimliğimi göstererek “bende gazeteciyim, jandarmaya söyle yol versin” dediğimde taksicinin de canına minnet, çünkü dönüşünü kolaylaştırmak istiyordu. Jandarmaya kimliğimizi gösterdikten sonra boş yol bize de açıldı ve sınır kapısına sorunsuz anında ulaştık. Pasaportlar, yazışmalar, belge doldurmalar derken Türkiye sınırını geçtik.

Suriye sınırına vardığımızda aynı kalabalık ve kuyruğu görünce gözüm korktu. Bu sefer kimliğimi mihmandara vererek Suriye jandarması ile bu işi kendisinin hal etmesini söyledim. Neyse ki kimliğim Suriye tarafında da işe yaradı ve kuyruğa girmeden sınırı geçtik.

Suriye’nin Hatay tarafından girişinden sonra yolları, benzinlikleri, kasaba ve köyleri bizim Güneydoğu Anadolu’nun 50-60 yıl öncesinin manzaralarını andırıyordu. Bu görüntüler bakımsız, yoksul ve düzensiz bir ülke olarak karşımıza çıkıyordu. Doğrusu bütün Suriye böyle mi diyerek komşu ülkem adına üzüldüm desem yeridir.

TARİHİ HALEP ŞEHRİ

Ne zaman ki Halep’e girdik gözlerime inanamadım. Karşımızda çok farklı bir şehir vardı. Görkemli mimari ve taş işçiliği ile tarihi dokusu aynen korunmuş bir Halep Şehri. Mihmandar bizi önce “Yeni Halep” şehrine götürdü. Roma’yı, Paris’i görmüş biri olarak yeni Halep şehrinin tarihi dokusunda izlenen titizlik, Konya Nalçacı caddesini dörde katlayan geniş caddeler; tamamı sanatkarların elinden çıkmış taş işçiliği ile süslenmiş 4, bilemedin 5 katı geçmeyen, çekül doğrultusunda bir hizaya sıralanmış, aralarında oldukça mesafeli binalar karşısında dilim tutuldu. Bu evlerde daireler 250 ile bir milyon dolar arasında satılırmış.

Halep’in sadece yeni şehrinin böylesi bir mimariye sahip olduğunu sandım. Oysa tarihi M.Ö. 10 bin yıllara kadar dayanan ve M.Ö. 3 bin yıllık görkemli Kalesi ile eski Halep şehrini de görünce yeni şehrin tamamen eski şehrin bir kopyası olduğunu anladım.

Tarihi Halep Kalesinden 4,5 milyon nüfuslu şehrin dört bir tarafına baktığında, şehrin tamamının 2-6 kat arasında ama tek bir tuğla, piriket ve betan binası olmayan tamamı taşlardan bir şehir sizi karşılıyor. Doğrusu Mardin, Midyat’ta büyümüş, gazetecilik yapmış biri olarak taş işçiliği, kemer, tonoz, kakma ve süsleme taş sanatına yabancı biri değilim. Ancak Halep şehrini gördükten sonra Mardin ve Midyat’ın dokusunu ne kadar bozduğumuzu o zaman anladım.

Türkiye’de hep giysileri ve yaşam tarzları ile dalga geçtiğimiz Arapların tarihi Halep şehrinin 10 bin yıllık tarihi dokusunu nasıl koruduklarını gördükten, her mahallenin ortasında bulunan meydanları ile medeniyetlerini nasıl bugünlere taşıdıklarını; İstanbul, Ankara ve Konya gibi tarihi evlerimizin nasıl yıkılarak yerine çirkin gökdelen betonarme kara binalar yaparak şehirlerimizin dokusunu nasıl tahrip ettiğimizi, Suriye’nin ise bunları koruduğunu  imrenerek ve ibretle gezdim, tanıdım ve resimledim.

ERMENİ MAHALLESİ

Suriye’de Mihmandarımız bir gerçek ile bizi yüzleştirdi. Suriye vatandaşı  “Devlet” ve “Yönetime” söz söylemedikçe her inanca sonsuz haklar ve özgürlükler tanımış bir ülke. Örneğin bizim bir zamanlar sahip olduğumuz Ermeni mahallelerine bugün Halep şehri sahip. Adı Ermeni mahallesi olan semti gezerken karşılaştığım mimari, geniş caddeler, alışveriş merkezleri ve taş işçiliği insanın başını döndürüyor. Ancak Müslümanların bayramını hürmeten bir tek Ermeni dükkanını açmamıştı. Bu yüzden ünlü Ermeni sanatkarların el işçiliğini ve bir birinden zevkli alışveriş yerlerini görme imkanı bulamadık.

DAĞ DAĞA KAVUŞMAZ İNSAN İNSANA KAVUŞUR

Bu arada hani bizde bir söz var ya, “Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur” diye. Bunu bire bir Suriye’de yaşadım. Ermeni mahallesinden sonra Zekeriya Peygamber Camisini gittik. Cami içinde dolaşırken oğlum Burak “Baba galiba eski Konya Valisi, şimdi AKP Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya da burada” dedi. Çetinkaya’yı cami içinde ararken Ali Coşkun ve Özkaymak Şirketler sahibi Rahim Özkaymak ile karşılaştım. Konya’da aynı şehirde yaşadığım Rahim bey ile neredeyse dört, beş yıldır görüşmezdik. Zekeriya camisinde görüşünce ikimizde şaşırdık ve bir birimize sarıldık. Ertesi gün Çevlik- Samandağ’ı Musa ağacı ziyaretimde de Rahim Özkaymak ile karşılaşınca “Ne o arkadaş benimi takip ediyorsunuz” diyerek espriyi patlattım.

Bu arada Mevlana müzesine paldır güldür girenler ile Zekeriya camisinin dış kapısından itibaren insanların ayakkabıları elinden alınarak, kadınların başları örtülerek birkaç kilometre karelik avlu ve görkemli camiye ancak gezmelerine izin verildiğini söylemeden edemeyeceğim.

HALEP KALESİ

Zekeriya Camisinden sonra Dünya’da başka benzeri olmayan, M.Ö. 3 binli yıllarda yapılan, zamanında içinde on bir bin insanı barındıran tarihi Kale yaşam alanları, sarayları, eğlence ve meydanları, hapishaneleri, okul ve ibadet yerleri ve korumalı iç içe girmiş kaleleri, en önemlisi beş yüz metreye yakın yükseklik ve derinlikte bir su hendeği çukuru ile çevrili Halep şehrine köprü ile bu hendek aşılarak bağlanan kaleyi görmelerini herkese tavsiye ediyorum. Şunu da eklemeden edemeyeceğim Halep kalesi de yörenin ünlü taşından ve işlenerek nakış gibi yapıtlardan oluşmuştur.

KAPALI ÇARŞI

Değerli okuyucularım, aslında bir yazı dizisi oluşacak kadar görkemli bir şehirden bahsediyorum. Mesela İstanbul gibi Dünya’nın İstanbul’dan sonra ikinci büyüklükteki Kapalı Çarşı Halepte’dir. Neredeyse şehrin bir çok semtinin tamamı kadar büyük kocaman bir şehir gibi. Örneğin Kale kapısından girdik ve saatler sonra Zekeriya Camisinin yanındaki kapısından ancak çıkabildik. Öyle sokaklarına, farklı yerlere sapmadan ip gibi düz bir yol üzerindeki çarşı ve dükkanları ancak bu kadar sürede tamamladık. Bayram olduğu için fazla dükkan açık değildi. Açık olanlar da yöresel ilginç giysiler ve uzak doğunun işe yaramaz hediyeliklerinden başka göze çarpan farklı bir şey bulamadık. Halep güzel bir şehir, gidip görmenizi ve gezmenizi öneriyorum.

RESİMLER;

33281
Ünlü Halep şehrinin tamamının yapıldığı taş bina ve işçiliğinden örnek bir binanın önünde çekilmiş resmimle sanırım Halep için ne demek istediğimi anlatıyorum.

33282

Ben, eski Konya ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi, şimdi AKP Elazığ Milletvekili Necati Çetinkaya ile Özkaymak Şirketler sahibi Rahim Özkaymak ile ismini bilmediğim bir Türk ile birlikte Zekeriya Camisinde Güneş saati önünde çekilmiş resmimiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi