M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Silopi'den Mutkiye zihniyet

Silopi'den Mutkiye zihniyet

Tunus ve Mısır’da olanları izliyorsunuz. Afrika ve Orta Doğu kabuk değiştiriyor. Diktatörler tarihin çöplüğüne gömülüyor. Bilgisayar teknolojisinin değişim dünyasında bunlar kaçınılmaz. Geri ülkeler değişip demokrasiye yol alırken biz daha fazla yerimizde sayamayız.

Tunus’ta, Mısır’da ordu desteğini arkasına almış liderlerin koltukları sarsılırken Türkiye yeni bir “Mübarek”i kaldırmaz. Türkiye’de artık yalnız Kürtler yanlış gidene tepki vermemeli. Dindarlar, Aleviler, sosyalistler sözün özü bu memleketin mağdurları ses vermeli. Karşı koyarken sadece kendileri için değil diğerleri içinde demokratik ses vermelidirler.

Yıllardır kendilerinden başkalarına karşı yabancılaştırılan ezber bozulmalıdır. Farklı görüş, düşünce ve kimliklerimize rağmen birlikte yaşamanın zamanı gelip geçti. Bizim gibi olmayana da saygı, sevgi ve anlayış göstermenin zamanı geldi.

Gazetelerde okumuş, TV’lerde izlemiş olmalısınız Mısır’da Hıristiyanlar Cuma namazı sırasında camilerdeki Müslümanları koruduklar, cami çıkışında birlikte yürüdükler. Bu mesaj değişimin sesi olarak yankılanmalı. Değişiyorlar, Türkiye bu değişime direnemez. 

30 yıldır Kürtlere soluklandığı coğrafyada katliamlar gerçekleştirildi. Tam on yıl önce 25 Ocak 2001 günü Halkın Demokrasi Partisinin ( HADEP) yöneticileri Serdar Tanış ve Ebübekir Deniz karakola tanıklık için çağrıldılar ve bir daha onlardan haber alınamadı.

O günde bu korkunç olayı birkaç küçük gazete yazarken büyük medyanın ağa babaları aylarca tek satır yazmadılar. TV’lerde böyle bir haber izlenmedi. O dilsiz kesilenler Ahmet Kaya ve Hrant Ding cinayet operasyonunu bizzat yönetmişlerdi.

Yıllar sonra 2011 yılı Ocak ayında Mutki’de çöplükten çıkartılan onlarca insan kemiğini o zaman Belediye Başkanı olan zat hatırlamıyor büyük medyada görmüyordu.

İşin tuhafı, irite olan insanlık dışı vahşeti o büyük gazete ve TV’ler haber yapmadığı için Türk halkı ve kamuoyu nezdinde “gerçek olmayabilir” intibası yaratıyor olması ki bu yaklaşım insanların vicdanında tedavisi mümkün olmayan yaralar açıyor.

Oysa söz konusu medya psikolojik savaş argümanı içinde bu vahşetleri bilerek ve de isteyerek gizliyordu. Son zamanlarda geçmişe ait gün yüzüne çıkartılan projeler ile 12 Eylül harekâtının nasıl hazırlandığını, yakın zaman darbe planlarının kamuoyu ile paylaşmayan medya halktan gerçeklerin nasıl gizlendiği bütün çıplaklığı ile açığa çıkıyordu.

Kürtlere yapılan insanlık dışı vahşetin gündeme getirilmesi için 30 yıl, Silopi üzerinden 10 yıl geçti. Mutki toplu mezarları üzerinden bir o kadar yıl geçti.

Aslında Kürtlerin derdi ve de beklentisi Türk medyasının ağa babaları bunu yazmış, yazmamış değil. Kürt halkının beklentileri AKP’de yer aldığı ifade edilen 75 Kürt kökenli milletvekilinin bu olaylar karşısındaki derin sessizliği ve Türk halkının duyarsızlığı.

Bin yıldır yaşadıkları topraklarda kendini güvende hissetmeyen Kürt halkı ve onları temsil ettiğini söyleyen milletvekillerin sessizliği. Hem de yıkılan diktatör yönetimlerin ortasında tek demokratik Cumhuriyet olduğunu söyleyen bir ülkede bunlar oluyor.

Kürt coğrafyasında öylesine ürkütücü, ibret verici, iç acıtan ve de bulandıran olaylar oldu ki suçların çeşitliliği, vahşeti ve acımasızlığı karşısında insanların dili tutulur.

Yapılanlar karşısında ne yürekler ne vicdanlar dayanırdı. Ne hikmetse olup bitenler o çok okunan ve izlenen Türk medyasının ve de bölgeden Kürt halkının oyları ile seçilen Kürt milletvekillerinin vicdanını harekete geçirmedi; umurlarında bile değildi.

Bu günlerde JİTEM’in kuranların itiraflarından anlıyoruz ki her şey o kadar açık yapılmış ki gerçekler tespih tanesi gibi bir birini izlemiş. Yönetenler de onları izlemekle kalmışlar. Medya, Başbakan, Meclis ve Milletvekilleri de susmuş.

“Toplu mezarlarda çıkan kemikler sivillerin değil PKK’lılarındır” diyerek insanın donmuş kanını beyne sıçratan JİTEM kurucusu emekli Albay Arif Doğan’ı ekranlara çıkartarak işlediği cinayetleri anlattıran Mehmet Ali Birand, 30 yılda öldürülen 17 bin Kürt için bir tek program yaptığını gördünüz mü? O Doğan ki “PKK Merkez Komitesinden 21 kişi Meclis’e girdi” diyerek öldürerek gömdüğü bütün Kürtleri nasıl terörist gördüğünü anlıyoruz.

Hepsi anlaşılıyor da AKP’nin Kürt milletvekilleri niçin sustuklarını halk anlamıyor. Hani o seçim meydanlarında verdikleri sözler, söylemler nerede kaldı? Yoksa iddia edildiği gibi koltuk, mevki, makam, ihaleler, evlat, eş, dosta kıyaklar, para, pul, oğulların kızların düğünlerinde Başbakanlar, Cumhurbaşkanları nikah şahidi olunca verilen sözler, seçim meydanlarında yapılan söylemler, etik, ahlak ve vicdan cüzdan olup uçuyor mu?

Tirajı düşük muhalif ve yerel medya istediği kadar yazsın. Büyük medya yazmadıkça gerçeklere kim inanır. Çünkü sicillerine işlemiş Kürtler hep potansiyel suçludurlar.

Hepinizin, hepimizin, dünyanın gözü önünde Kürt coğrafyasında yapılan kazılarda toplu mezarlarda, toplu kemikler çıkıyor. Ne yazık ki toplu mezarlardan çıkan onlarca insan kemiği Kürt(!) milletvekillerini hiç mi hiç rahatsız etmiyor.

30 yıl boyunca evlerinden, işinden, tarlasından dönen 50 bin insan, 17 bini öğretmen, memur, işçi, esnaf, öğrenci, çitçi, şehirli, köylü; çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek öldürüldü. Evlerinden, iş yerlerinden, köyünden, mezrasından, okulundan herkesin gözü önünde polis ve jandarma kılığına girenler tarafından alındılar. Önce işkenceden geçirildiler, sonra öldürülüp cesetleri sayıları fazlaysa toplu mezarlara gömüldü. Bir ya da birkaç kişi ise yol kenarlarına, çöplüklere, şehrin sokaklarına, köprü altlarına halk görsün ve sinsin diye attılar.

Yüz binlerce insan bu vahşeti duyurmak için yürüdü, tepki verdi, basın toplantısı yaptı, mitingler düzenleyerek seslerini duyurmak istediler. Ne yazık ki Vedat Aydın olayında olduğu gibi tepki veren halkın onlarcası ya ateşli silahlarla ya da Diyarbakır surlarından aşağıya atılarak öldürüldüler. Bütün bu olup bitenleri bir avuç medya dışında kendilerini büyük sözcüklerine layık görülen yazılı ve görsel medyanın ağa babaları bu vahşeti ne on yıl önce, ne de bu gün gördüler, duydular. Bu yüzden yıllardır tek satır haber yapmadılar.
Caniler Kürt coğrafyasında insanlara bunları reva görürken, Kürt kellesi için para alanların bile bugün yaptıklarını ikrar ederken, korucular, itirafçılar, özel harekatçılar, onların şefleri zembereği boşalmış saat gibi yaptıklarını konuşurken medya üç maymunları oynuyor; AKP şemsiyesi altında yer alan Kürt milletvekilleri de tek kelime etmiyorlar.

Son 30 yıl Türkiye’nin Kürt coğrafyasında kâbus yıllarıdır. Faili meçhul ( belli) cinayetler, güvenlik güçleri tarafından belgeli, ispatlı, şahitli, şuhutlu ölümlere rağmen bugün mahkûm olan tek bir Allah’ın kulu var mı, yok mu ona bakmak yetiyor.

Ve son haber, Mutki’de kazı yapılıp insan iskeletleri çıkınca ne oldu biliyor musunuz? Emir gelmiş, kazıları durdurun diye. Türk ve Dünya insan hakları örgütleri dış basına konuyu aktarınca iskeletlerin bile bulunmasını istemeyen zihniyet geri adım atıyor. Hiç bu zihniyet o kemiklerin kime ait olduğunu ister ya da hakikatleri araştırma komisyonu kurar mı?

Kürtler gerçek adalet için daha çok çabalamalı. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Ormancık köyünden 17 yıl önce gözaltına alınan, öldürülüp Derecik taburuna gömülen 12 korucunun iskeleti bulunsun ya da bulunmasın halk uyandı, sonunda barış zorlanacak.

Bu ülkenin gençlerini sarp dağlarda, kanlı vadilerde elleri tetikte karşılıklı vuruşturan; öfke ve nefretin kardeşliği kuşattığı, güvensizlik kininin doruklara çıktığı günler geride kaldı.

Halk artık yeter diyor. Hayatımızı kuşatan bu kan, düşmanlık ve öfkeyi bastırmak için insansız uçaklara, kobralara, silahlara itibar etmeyecek. Kürtlerin çektiği acıyı içselleştirecek bir toplum geliyor. Faili belli cinayetler, insan kuyuları, toplu mezarlar, enselerinden vurulan Kürtleri Türkler de artık görmek ve anlamak ile işe başladı/başlamalıdır.

Bu çarpık gidişi soran, sorgulayan, itiraz eden, eleştiren bir toplum gereklidir. Gidişi demokratik yöntemler ile sorgulamayan, eleştirmeyen uslu bir toplum ezilmeye mahkûmdur. 

Çarpık zihniyete egemen medya, AKP, Kürt milletvekilleri Tunus, Mısır, Yemen ve diğer ülkelerde olanları görmeli. Ulusalcı, Ergenekoncu CHP’nin Kürt kökenli lideri “Kürt” kelimesini ağzına almanın, toplu mezarlara tepki vermenin zamanı gelip geçtiği bilmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi