M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Savaşın çıldırtan yüzü

Savaşın çıldırtan yüzü

Kürt sorununda açılım ya da çözüm, çare sürecinin hızlandığı bu günlerde CHP, MHP ve ulusalcılar militarizmin, şovenizmin, ırkçılığın değirmenine su taşıyorlar. Savaştan, gençlerin ölümünden medet umuyorlar.

Onlar bunu yaparken memleketin en sakin yöresinden Zonguldak’ın bir köy kahvesinde savaş anılarını, kahve sakinlerini bıktırırcasına nasıl PKK'li öldürdüğünü ballandırarak anlatan Şafak Köksal’ın yaptığı katliamı anlamak, görmek istemiyorlar.

Bu sorunun bırakın gençlerimizin çıldırma noktasına gelmesine, siyasilerimizi de çıldırttığı anlaşılmıyor mu?

Derin devletin kalemşoru ve hamiliğini her fırsatta yapan 35 yıllık dostum Saygı Öztürk’ün “Devletin Derinliklerinde” kitabında Korkut Eken’in verdiği eğitim sonucu insan öldürmeye meyilli gençler yetiştirildiğinin açık yüzünü bize gösteriyordu.

Hatta kitabın bir yerinde Korkut Eken “Bana adam vurdun de, adam öldürdün de. Ama para yedin deme” diyecek kadar adam öldürmenin kendisi ve yetiştirdikleri için ne kadar kolay ve sıradan bir şey olduğunu ortaya koyuyordu.

Çünkü onlar adam öldürmekten hoşlanan, öldürmeye hazır ölüm makinesi haline getiriliyorlar. Herkes kolay insan öldüremez. Adam öldürmek için önce bir “Kutsal” sebepleri var, “vatan” gibi, “bayrak” gibi; sonrası bu kutsallığa bile gerek kalmıyor.

TV’de gösterilen bir görüntüde yemin töreninden sahneler izledik. Yüksek sesle yapılan marşlar, edilen yeminler, gösterilen hedefler ile öldürme bilincinin 25 yıllık savaş süresince genç bedenlere nasıl öğretildiğini gözlemledik. Ya askerlik süresi bittikten sonra evlerine dönecek olan bu gençler ne yapacaklar, toplum ile nasıl kaynaşacaklar hiç hesabını, kitabını yapan etkili ve yetkili bir Allah’ın kulu oldu mu?

Korkut Eken tarafından başlatılan, o gün bugün süregelen gençlerin içgüdülerini uyuşturup, yeniden şekil verilen gençler savaş ortamına sürükleniyorlar. Sonra çatışmalar içinde her an ölüm tehlikesi içinde yaşanan ve öldürmeye alışmış gençlerin hayatını kara perde gibi kaplayan bir süreç başlıyor.

Sıcak bölgenin, yani çatışmanın göbeğinde yıllarca kalan, yanı başında arkadaşlarının öldürüldüğünü gören bu gençler beyninde oluşan değişiklik ile ölüm, öldürme onun için çok normal, sıradan bir olgu haline geliyor. Askerlik öncesi melek olan bu genç başka bir genç olup çıkıyor. Ölüm hayatını tamamen değiştirmiştir. Öldürmek onun için ekmek yemek, su içmek gibi doğal bir parçası haline gelmiştir.

Savaş ortamında bu belki hayatta kalmak için doğru bir yaklaşımdır. Ya kutsal görev bitip de evine, ailesine, annesine, babasına, eşine, çocuklarına kavuştuktan sonra o gencin gelecek hayatı ne olacak? Ona tetiğe bas ve öldür emrini ve yöntemlerini öğretenler gerçek hayatta da ne yapacağını öğretiyorlar mı?

Askerdeyken öldürdüğü için kutlanan, beğenilen, ödüllendirilen ve övülen bu insanlar için toplumun içine karıştığında nasıl bir kişilik haline geleceğinden haberleri var mı? Ölme ve öldürmeyi doğal hale getiren genç adam günü gelip terhis edildiğinde ve normal hayatına döndüğünden birden bire “öldürmek yasak” derseniz ne yapacağını, nasıl yaşayacağını ona bunu da öğretmişler mi?

İşte mesele budur. O gençlere terhis sonrası hayatları için hiç bir şey öğretmedikleri içindir ki Zonguldak ve benzeri olaylar ile geçmişte karşılaştık, gelecekte de karşılaşacağız. Kürt sorunu devam ettikçe de bunun her an yüzleşmeye hazır olmalıyız.

Silâhaltında ölmek ve öldürmenin çok iyi bir şey olduğunu, takdir, teşekkür ve ödül getiren bir şey olduğunu öğrettiklerinize normal hayatında adam öldürmenin korkunç bir suç olduğunu ne kadar anlatırsanız anlatınız, inandırıcı olamazsınız.

Üstelik Korkut Eken’in öğrencileri olan uzman ekipler tarafından uzun süre mükemmel bir eğitimden geçerek adam öldürmesi öğretilen bu gençlere normal hayatlarında öldürmemeleri gerektiğini izah edemezsiniz.

Kürt coğrafyasında her 18 ayda bir bu eğitimden geçen ve tatbikatını yapan yüz binlerce gencin ABD’nin Vietnam sendromu gibi gelecekte bu ülkenin başına çok acı ve tedavisi mümkün olmayan sorunlar açacağını görerek, bence Kürt sorununu çözmeye kalkışanlar bu sorununda bir ucundan tutmalıdırlar.

Bugün için bu görevin verildiği gençler için çareler üretilmeli, gelecekte de dağdan inecek gençler için ön hazırlıklar yapılmalıdır. Değilse daha nice katliamlara bu ülke sahne olur, daha nice canlar yanar, daha nice anneler gözyaşı döker.

Gençleri zorunluluk askeri süreci içinde savaşa göndermek kolay. Ama ya sonra ne olacağını hesaplıyor muyuz? Hesaplamadığımız belli ki Zonguldak’ın bir köyünde katliam gibi pusu kurarak eşini, eşinin yakınlarını, köylülerini öldüren gencin gerçekleştirdiği katliam gibi bir manzara karşımıza çıkıyor.

Savaşı öven, savaşın devamını isteyen MHP, CHP, Ulusalcılar ve onların değneği aydın, gazeteci ve geçmişin dönek solcuları bu manzara ve bu katliam sizlerin vicdanında hiç mi yara açmıyor? O köyde olanlara bir bakın. Aylarca önce Mardin’in Zengırt (Bilge) köyüne bağlı Çılkani (Kırk çeşme) mahallesinde 21 erkek, 6 sı çocuk, 17. si kadın toplam 44, ana rahminde bebe ile birlikte 45 kişinin öldürüldüğünü ne çabuk unuttunuz.

Bu kutsal günlerde barış ve kardeşlik için yola çıkanlara destek vermek yerine köstek olmak size ne kazandırıyor. Sizlerde Allah, vicdan, din, iman, merhamet yok mu? Kardeşkanı daha ne kadar devam etsin. Bunu kendinize hiç sormayacak mısınız?           

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi