M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Roboski ve Paris

Roboski ve Paris

Roboski’yi bir mahkemeden diğerine şutlayarak zamana yaydılar, sumen altı yaparak unutturmak istediler. Zamanı diye “yüce Türk adaleti” 34 çocuğun katline “takipsizlik” dedi. Bu kararı alanların insafı, vicdanı, ahlakı, hukuku yok da Allahları da yok mu?

Asker Roboski’de, derin devletin ajanları Paris’te lazım geleni yapmışlardı. Söz konusu Kürd olunca yargılamaya da gerek yoktu. 28 Aralık 2011 de öldürdükleri çocukları tekrar öldürdüler. Adalet diye mahkemeleri de bir komedi, bir tiyatroya çevirdiler.

Bakanların çocuklarının evinde para sayma makinesi ve dolarlar yakalandı diye emniyet güçlerini hallaç pamuğuna döndürenler Roboski için onbaşı bile tutuklamadılar. Yetmez insan aklıyla alay edercesine cinayetlerini “kaçınılmaz bir hatanın sonucu” diye 34 Kürd çocuğunun cinayetini pişkinliğe vurarak yok saydılar.

AKP Roboski katliamının hesabını sormak yerine “kaçınılmaz hata” açıklamasını sineye çekecekse ona oy vereceklerin insanlığından şüphe ederim. Roboski kararı hukuku ayaklar altına almış, insanlık dışı, tüyler ürpertici taammüden işlenmiş bir katliamdır.

TC 34 vatandaşını savaş uçakları ile katlederek insanlık suçu işlemiş, kusursuz katliam yaptır. Bu karar ile katliamın hesabının sorulmayacağı açıklandı. Bu ilkel aşiret devletlerinde olmayan bir karar. Böyle bir düzende demokrasi ve insan hakları çıkmaz.

Bu yaklaşım ile Kürd sorunu nasıl çözülecek? 17 Aralık için darbe, devlet içinde çete, paralel devlet diyen Roboski için “kaçınılmaz hata” diyenler için bir şey dedi mi? Yok. Adalet Roboski’ye gelmeden, barış gelmez. Failler bulunmadan barış olmaz. Devlet özür dilemeden barış olmaz. Roboski aydınlanmadan barış olmaz.

Kürdler bin yılda geçse Roboski’yi unutmaz. Hükümet üyeleri, Başbakan ve AKP’nin vicdani harekete geçmeden barış olmaz. Onay vereni tebrik eden Başbakan ve Genel Kurmay başkanı yargılanmaları gerekirken örtbas etmeleri Kürdlerle barışmaya niyetleri yok demektir.

Devletin, hükümetin, bürokrasinin ve adaletin bu kafası ile Roboski bitmez. Gerçek ile yüzleşmeden, devlet refleksinden uzaklaşıp adalet çizgisine gelmeden Roboski bitmez.

Roboski üzerinden üç, Paris üzerinden bir yıl geçti. “Barış” sürecini baltalamak için ne gerekirse yapılıyor. Kürdler konuştukça “hassas bir dönem” ve de “provokasyon” diyerek canlarına bile üzülmeleri engelleyen faşist bir yaklaşım, sindirme ve baskı var.

“Barış” adı altında bir parmak bal çalanlar şüpheli “barış” ihtimali ve acılarını dile getiren Kürdler engelleniyor. Biraz ses veren Kürdü iktidara arka bahçelik yapan kalemşorlar “hassas süreç” diyerek susturmaktadır.

Tamam, hassas süreç de; 28 Aralık 2011 de öldürülen 34 Kürd çocuğu ve de 9 Ocak 2013 günü Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in katilleri ne olacak? Süreci kanlı mesajlarla bastıran kim? Kürdler mi Türkler mi? En son Yüksekova’da (Geverde) amca yeğen 3 Kürd gencini kimler öldürdü? Bu karanlıkları aydınlatmadan barış olur mu? Bunları da 17 bin 500 faili meçhul (aslında belli)  gibi bırakmaya niyetli misiniz?

Tamam, süreç hassas da, siz “rüşvet ve yolsuzluk” yaparken, darbe diyerek politik geleceğiniz peşine düştünüz. Kürd sorunu, çözüm, barış ne olacak diyen niçin yok. Siz “süreç hassas” diye diye katilleri gölgeliyor, cinayetleri karartıyorsunuz. Kürdlere karşı siyasi siviller bile askerleşiyorsa “barış” nasıl olur?

Roboski’de ölenler dolarları ayakkabı kutusuna koymak, evlerde kasalarda saklamak ya da para makineleri ile saymak için yola çıkmamışlardı. Onlar sefer başı 50 (yazıyla elli) TL için canlarını ortaya kıyarak ailelerini geçindirmeye çalışıyorlardı. Para kasalarını tespit eden polise “yakışıksız” diye meydanlarda bağıran Başbakan Roboski’de 34 çocuk, Paris’te 3 can için tek kelime ettiğini gören, duyan, bilen var mı? Böyle mi barış gelecek?

Hani “Roboski Ankara dehlizinde” kaybolmazdı. “Kaçınılmaz bir hata” diyerek göz göre göre kaybettiler Sayın Erdoğan. Adaleti dehlizlere değil, çöpe gönderdiler; yetinmediler sağ kalanın kardeşine “takipsizlik” kararı verdikleri gün mahkemede sorgulama açtılar.

İki Bakanın çocuğu yolsuzluk yaptığı için AKP yargıya savaş açtı. Ama 34 Kürd çocuğu öldürüldü, 3 Kürd kadını katledildi diye parmaklarını bile oynatmadılar. Siz Kürdleri “savaş zayiatı” sayarak “barış” getiremezsiniz. Kürdlerin hafızasını da silemezsiniz.

Devlet eliyle Roboski ve Paris’te katliam yaptınız. Bir gün gelecek yalnız özür dilemeyecek ölenlerin önünde diz çökeceksiniz. Bugün için devletin adaletini ve vicdanını yok sayabilirsiniz. Ama er ya da geç yaptıklarınızdan utanç duyacaksınız.

Kürd sorununda kayıtsız kalan Avrupa’da hesap verecek. Kürdleri “Kriminal” boyuttan aşağıya indirmeyenler bunun hesabını da cezasını da görecekleri mukadderdir. Sadece sizler değil, “onları kuşatın, birliklerini bozun, evlerine ateş yağsın! Çabaları sonuçsuz kalsın!” diye beddua eden cemaatçi başı o bedduada boğulacak, ki boğulmaya başladılar bile.

AKP, Roboski katillerini adalete teslim etmedikçe, Kürdlerden özür dilemedikçe. Barış sürecinde yasal ve anayasal düzenleme yapmadıkça başı beladan kurtulmaz. Cemaat. CHP, MHP, Ordu, Yargı, Sermaye, Medya, Üniversite ortaklığından ve kumpasından bir an önce kurtulmak istiyorsa; en az bir dönem daha iktidarda kalmak istiyorsa, “ Milli Orduya Kumpas” kuruldu diye işin içinden sıyrılamaz.

Nitekim merkezi gücün verdiği imkanla dağıttığı rant, rüşvet ve yolsuzluk açığa çıkar çıkmaz yargı ve askerler sessizliğini bozdu. Baş danışman Akdoğan “askere kumpas” diyerek AKP’nin ayağına değil beynine sıkmış oldu. AKP ve Türkiye’yi kaostan kurtaracak tek bir yol kaldı. O da demokrasi çıtasını yükseltmek; yani yeni anayasa yapmaktır.

NOT: Haz. Muhammed’in (s.a.v.) dünyaya gelişini ve mevlit kandilinizi kutluyorum.

Çalışan gazeteciler gününü kutlarken, Dünya’da en fazla gazeteciyi hapislerde tutan Türkiye için akıl, ihsan diliyor; tutuklu gazeteciler için insaf ve adalet gelsin istiyorum.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi