Özgür Amed

Özgür Amed

Rahmetli Gılgameş AKP'li mi?

Rahmetli Gılgameş AKP'li mi?

Aklın isyanında, ilgili şahıs ve kurumlar, akıl sağlığını barometre mi yoksa Toriçelli mi ölçer bilmiyorum.

Siz Romalı güzel dostlar, 0 derece ve 1 atmosferde, anlamın tümleşik hebulullatilletul teoreminden yola çıkarak şu cümleyi iki kez okuyun. "Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm?"

Bunu Erdoğan, parti ve çalışmalarını anlatmak için söylüyor. Kısaca Gılgameş'te bizdendir demeye geliyor.(Emre Uslu tarzı ilişki kurma)

Hey gidi koca Gılgameş! Dağların maralı, Nazlıhan ve Bedircan’ın yoldaşı. Enkidu’nın sırdaşı. Sen kalk onca yolu dere tepe düz git, Dağ kapı’da sivil cumaya dur, ciğer yiyip imana gel; ama ulaşma bu mertebeye. Ve senin ulaşmak için canını ortaya koyduğun ölümsüzlüğe Erdoğan varsın. (Şair Erdem Beyazıd gibi bir mana yüklemediği kesin).

Demek ki Sümer uygarlığının Uruk kenti AKP'li?

Kadın Kolları Başkanı İştar ablayı bir açıklama yapmak için basın toplantısına davet etsem kızar mısınız? 

Ben bu mertebeye nasıl ve ne ara vardıklarını merak ediyorum sahiden.

Neyse…

İşte bu ahval içinde ölümsüzlük falan derken, geçen aylardan bir foto youtube şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.  Başbakan Arap ülkelerini şox û şeng ile gezerken bu foto da biraz benim için özet oluyor. Medeniyetin girdiği türbülans, düşünce evrenimize ters momentum eklemiş. Ankara’da basılan ülkü ocaklarından çıkan ve anlam veremediğim samuray kılıçları ile Erdoğan’a takdim edilen o kılıç arasında fark yok. Bildiğin kelebek etkisi...

Şinto uygarlığı bir iki hanedanlığını da bu hükümete devretseydi de kurtulsaydık. Hâlihazırda Arap dünyasının imparatoru, babası, lideri gibi sıfatlarla anılıyorken, Erdoğan o kılıçlı fotosu daha bi netlik kazanıyor bende.

Dilinde, siyasetinde, ekonominde kılıç kuşanmak! Kebap iş valla. Steve Jobs gibi kalkıp eline fikir, düşünce alacak hali yok ya. Ancak kılıç alır! Peki bu kılıcın manası ne?
'İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülü' imiş.

Siyaset böyledir. Gazze dersin, sonra gider Arabistan'da, Ortadoğu'da milyonlarca yıllık yaşamın sonunda tarih, toplum, kültür, bellek bileşkesinde ki uygarlık yansımasından payına barbarlık düşen, kapitalist-konformizmin kucağına düşüp, muhattap ve bir değere layık görülmeyince, salt Modernitenin çıkmazı olarak yorumlayabileceğimiz İran, Suudi Arabistan, Kaddafi, Beşirî ve benzeri statüdeki onlarca diğer ülkenin kralı olursun. Asılan posterlerine bakar ağzından şorrik akıtır sonra yalatırsın... Şu süre içinde dahi Libya, Suriye vb. ülkelerden onlarca ölüm haberi geldi, ama senin derdin bu fakir fukara ülkeye gidip şehitlik açmak! Kendi ülkendeki insanlık anıtına "ucube", ölen çocuklara ‘terörist’ deyip sonra da mümtaz şahsiyet ödülünü almak. Mutlu muyuz? Haydi eller havaya o zaman. Lay lay, loy loy!...

***

Haber başlıkları birbirini kovalıyor: “Milli Eğitim Bakanlığı yeniden yapılandırıldı”…
Her yıl ailece, çekirdeklerimizi hazırlayıp ekran önlerinde yerimizi aldığımız zaman dilimlerindeyiz. Her okul açıldığı zaman Milli Eğitim Bakanı açıklama yapar ya. İşte bu açıklamalar hep çok komiktir. Çok saçmadır…

Bu ülkede ki eğitimi şu ad özetler:”Milli Eğitim Bakanlığı”. Ve yıllardır daha “Milli” kısmından bir iki adım ileri gidilemedi. “Eğitim Bakanlığı” kısmına bir türlü gelinemedi. Tüm eğitim ve öğretimler ‘Milli’ ve 'Türk' kısmı üzerinden şekillenip, yüz binlere sınavlarda sıfır çektirip sonra da intihara sürüklüyor. Asimilasyonun kucağında top gibi sektirip, psikolojik Gurê Manco’lara çeviriyor. Ömer mısır yerken, Oya ip atlarken, iki adım ötede ideolojik milli tez kodları bilinçaltına enjekte ediliyor. Şuan tabi işler daha ilerledi. Artık ders kitaplarında “Tayyib’i üzmek Allah’ı üzmektir” realitesine kadar ilerledik. Konuyu saptırmadan taze bakan Ömer Dinçer’in “böyle yapacaz, şöyle yapacaz” söylemlerinin her eğitim yılı başında ki monoton teraneler olduğunu kıvançla sunmak isterim.

Türk Eğitim Sisteminin değişmez boyaları var. Her yeni yılda, basın üzerinden renkler verilir. Ve gözlere, kağıtlara çekilir boya. Oysa duvar ve sistem zaten delik deşik. Erasmus duymasın ama eğitimin kendisi tecavüze uğrayalı çok oluyor. Haliyle “Bu yıl pragmatist, öğrenci merkezli ve proje tabanlı” bıdı bıdı diye devam eden söylemler abes-î iştigal. Birbirimizi yemiyax, olan biten ortada. Çiğnemeden yuttuğunuz lokmalarda…

Pauli dışlama ilkesi bile sizin bu küçük çocukların deyimi ile ‘kandırıkçî’ ve dışlayıcı değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Özgür Amed Arşivi