M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Profesyonel ordu ve Kürtler

Profesyonel ordu ve Kürtler

Profesyonel ordu mu? Profesyonel özel birlikler mi; özel ordu mu; her neyse biri kuyuya bir taş attı, sanırım kırk akıllı bir araya gelse çıkartamaz.

Bu yöntem 1924 yılında yürürlüğe giren “Şark Islahat Planı” gibi şark kurnazlığı ile ortaya atılmış günümüze uyarlanmış yeni bir sürümdür.

Dikkat ederseniz konuyu askerler değil, hükümet gündeme getiriyor. Hem de orduyu rencide eden bir dille “Profesyonel özel ordu!” ABD, Rusya ve bilmem kimlerden sonra kaçıncı; NATO’da ABD’den sonra ikinci büyük silahlı güç diye yıllardır övündüğümüz güç hangi güçtü diye sormazlar mı? Ya da “siz bugünkü orduya başarısız mı demek istiyorsunuz” demezler mi?

Dünyadaki en büyük askeri güç diye övünülen ordu PKK’ya karşı Kürtlerden oluşturulan bazen yüz binleri bulan “Köy Korucuları” ile takviye edilmedi mi? Yetmezmiş gibi itirafçılardan oluşturulan ve adına “kontr gerilla - JİTEM” denilen özel birlikler de oluşturulmadı mı? Yine bir zamanlar aynı kafalar tarafından önerilen “özel tim” de yukarıda sayılan güçlere yeni bir oluşum olarak eklenmedi mi? Hem de, Güneydoğu ve Doğu’ya saldığı korku ve dehşet atmosferi ile.

ÖZET

Şiddete karşı bu güne kadar denenmemiş şiddet yöntemi kaldı mı ki yeniden bölgede şiddet saçacak birlikleri için çaba gösteriliyor.

Peki, denenmiş bütün bunlar Kürt sorununun çözümünde herhangi bir katkısı oldu mu? Tabii ki hayır. Bırakın Kürt siyasetçileri ve yöre halkını, söz konusu birlikler iktidar ortağı partilerin milletvekillerini de taciz eden iddialar gazetelerde boy göstermedi mi?  Bu yöntem ve sistemi tekrar denemek ne anlama geliyor? Geçmişin kötü anıları ve geldiğimiz çizgi ne çabuk unutuluyor?

Kürt sorunu değil Cumhuriyet hükümetleri döneminde, 1830’lardan beri çözüm bekleyen çok önemli bir sorundur. Bu gerçeği göz ardı etmek ve tekrar başa dönmekle bölgeye ve Kürt halkına “profesyonel ordu” ile özel timden daha ağır hasarlar vereceğini hükümet bilmiyor mu sanıyorsunuz? Biliyor, ancak “özel ordu” gibi çözüm getirmeyen önerilere sarıldığına ve Habur’dan gelenler geri gittiğine göre AKP hükümeti “açılım” konusunda havlu attı demektir.

Var sayalım ki kurulan “profesyonel özel ordu” PKK’yı yendi. Kürt sorunu çözüldü anlamına mı gelecek? Güçlü bir alt yapıya sahip olan bir örgütü ismen bitirebilirsiniz, ancak varlığını daha güçlü yeni isimler altında kırsal yerine şehir ve kasabalarda sürdürmeyeceğinden emin misiniz? O zaman daha tehlikeli günler Türkiye’yi bekler ki bu günleri mumla arar hale gelmez miyiz? Geçmişte denenmiş, faydasından çok zararı görülmüş, hatta olayların daha büyük kesimlere sıçramasına sebep olmuş yöntemi denemek akıl karı mı?

AKP Hükümeti, yaklaşan referandum, arkasında kesin olarak gelecek olan genel seçimlerin verdiği “panik” ve “tepki” ile yükselen olayların gerilimini üzerinden atmak için mi bu formülü ortaya attı? Ya da içi boş çıkan “açılım” yüzünden 87 yıl boyunca yaşadığımız gibi yine çözemediği Kürt sorununu yeni baştan askere havale mi etmek istiyor? Askere havale etmek demek bu saatten sonra sorunu yıllarca çözümsüzlüğe itmek için yol almak demek değil mi?

AKP Hükümeti artık şu gerçeği görmeli ve kabul etmeli. Kürt sorunu ne bir güvenlik, ne de bir askeri sorundur. Baştan bu güne kadar sorun siyasi bir sorundur. Siyasiler ile sivillerin cesaretle çözmesi gereken bir sorundur.

AKP hükümeti 8 yıldır Kürt sorununun çözümüne yönelik samimi ve güven veren siyasi ve doğru bir adım atmadı. “Profesyonel özel ordu” savı ile yeniden sorun askerlere havale ediliyor. Buna da SP, BBP gibi küçük ve Meclis dışı partiler ve de Ana Muhalefet CHP ile görüşerek onları da safına çekmek ve sorunu “askere” yıkarak kolaycı bir siyasi kurnazlık peşinde koşuyor.

SONUÇ

Açılım ucubesi siyasi çözüm arayışı ile gerçekçi ve samimi temellere oturmadıkça özel birlikler ve şiddet Türk ve Kürt halkının kitle temelini ayrıştırmaya ve bölmeye yönelik güçlendiren bir aktör olacaktır. Demokratik arayışları ortadan kaldıran, barışı yakalamayı güçleştiren bir adım olacaktır.

Alın size ABD’nin Afganistan’da El Kaide’ye karşı uyguladığı şiddet ve süper gücü durumu. Güç kullanarak, şiddet yaparak Kürt sorununu çözmek demek, Türkiye’nin demokratik sürecini baltalamak demektir. “Özel Ordu” yerine Diyarbakır’da toplanan 650 sivil toplum kuruluşun sesine kulak verilmeli.

1952 yılında kurulan “Özel Kuvvetler” birliği günümüze kadar çeşitli isimler ile sorunlu bölgede görev yaptılar. Hepsi profesyonel birliklerdi 48 yılda sorun çözüldü mü? Sadece son 26 yılda Terör için harcanan 500 milyar dolar terörü önlemek bir yana büyüttüğünü hükümetler görmüyor mu?

KÜRTLER SORUYOR

Bölgede halk önemli bir soru sormaya başladı. Kurulacak profesyonel özel ordu PKK’ya karşı mı, yoksa geçmişte olduğu gibi Kürtlere karşı mı oluşturulacak? Çünkü 1990”lı yıllarda kurulan özel birlikler Kürtlere karşı işledikleri suçları kimse hatırlamazsa bile Kürtler unutmuş değil. Hapsedilen Türk subaylar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme Kararları orta yerde duruyor.

PKK’yle savaşması için kurulacak özel birliklerin sınırları konusunda Kürtler endişeli. Özel birlikleri yeniden denemeyi akıl edinenler bu birlikler ile Kürtleri; Kürtler ile bu birlikleri bir birine yabancılaştırmayacak bir formülleri var mı? JİTEM gibi denetim dışı bırakılırsa yeniden faili meçhulleri (aslında belli) akla getiren bir yapılanma mı olacak?

Bu yaklaşımlar Kürt sorununun tümüyle silahsızlandırmak yerine yeni güvenlik duvarları örerek sorunu tırmandırmaz mı? 87 yıldır askeri önlemler alarak siyasi ayağını boş bırakarak Kürt sorunun üstesinden gelinir mi? Ordu içinde bir güç demek, yeniçeri gibi istenmeyen durumların oluşmasının önünü açmak olmaz mı? “Özel Ordu” demek, Jandarma ve Emniyet’ten sonra 3. bir unsur demek. Yıllardır ikilinin koordinasyonunda sorunlar yaşanırken bir üçüncünün hakkından kim nasıl emin olabilir ya da Kürtlere güvence verebilir?

Yani AKP hükümeti kaş yapayım derken göz çıkartmasın. Bu birlikler kurulduktan sonra Kürtlere karşı özel bir orduya dönüşmesin. İşte o zaman bu ülkede öyle bir felaket olur ki; değil bir AKP, bin AKP bir araya gelse telafi edemez. Bizden uyarması.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi