M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Onurlu vatandaş olmak

Onurlu vatandaş olmak

Kürtlerin kahır ekseriyeti Türkiye Cumhuriyeti"nin onurlu bir vatandaşı olarak yaşamaktan gurur duyacağından kimsenin şüphesi olmasın. Kürt kökenli vatandaşlar ortak payda ve hak çizgisinde yönetilirse, mutlu ve istekli birer vatandaş olacağından kuşku duyulmasın.

 

Geçmiş yıllarda Hürriyet Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal, Konya"dan sonra Kayseri"de yapılan bir toplantıya Firmamın Yönetim Kurulu Başkanı olarak beni de davet etmişti.

 

Toplantıda Milliyet Gazetesi Köşe Yazarı Taha Akyol da vardı. Sohbet esnasında, Gazeteci – Yazar bir meslektaş olarak tanıştırıldık. Söz döndü dolaştı, Kürt meselesine geldi. “Batman Kürtlerinden” olduğumu söyleyince, Akyol refleks olarak öne atılıp heyecanlı bir şekilde bana şöyle bir soru yöneltti: “Kürt olmak doğal bir olgu. Ama Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı olmaktan gurur duyuyorsunuz değil mi?” Biraz endişeli, ama arzuladığı bir cevap almanın umudu ile vereceğim cevabı merakla ve biraz da tedirginlikle bekledi.

 

Cevabım şöyle oldu; “Kürt olmaktan gurur duyuyorum. Vatandaşı olarak, kimliğime ve kültürüme saygı duyan Cumhuriyet"in vatandaşı olmaktan da onur duyarım.”

 

Sayın, Akyol, rahatlamış ve sevinmiş bir yüz ifadesiyle “Bu ifadenizi köşemde kullanabilir miyim” demişti. Bende; “Hiçbir sakıncası yok. Ancak söylediklerimi aynen aktarırsan” oldu.

 

Sayın, Akyol söz konusu ifademi ismimi vererek, olayın “onur duyarım” boyutunu köşesine taşıdı. Tam söylediğim cümle değilse de, farklılıkları içselleştiren bir yaklaşım olduğu için “Her yazarın bir sitili var” diyerek hoşgörü ile karşıladım.

 

Demem o ki, bu ülkede kimine göre 15, Kürtlere göre 20 - 25 milyon Kürt"ün kahır ekseriyetinin benim gibi Cumhuriyetin onurlu bir vatandaşı olmaktan gurur duyacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

 

Peki, “Onurlu” vatandaşlıktan kasıt ne? Kürtler nasıl bir onurlu vatandaşlık istiyorlar? İşte bütün mesele bunu sağlamakta.

 

Hani, Türk Medyası, köşe yazarları, aydınları, siyasetçileri, bürokratları; “Kürtler daha ne istiyor?” ;  “Bak TRT Şeş bile var”; “Onurlu vatandaşlıktan kasıt ne?” söylenip duruyorlar ya. Cumhuriyet"in kurucu asil unsuru Kürtler, onurlu birey olmanın koşullarını nasıl tarif ediyor bilmek istiyorlarsa bu yazıyı okusunlar:

 

Başta 30 yıldır süren inkâr ve imha politikalarının bitmesini istiyorlar. En ufak bir hak arama, panel, yürüyüş, miting, gösteri, sempozyum, konser v.b. etkinliklerde silahlı ve sivil güvenlik birimleri tarafından düşman gibi görülmek, itilmek, kakılmak, dövülmek, sövülmek, hatta öldürülmek istemiyorlar.

 

Kürtler, vicdan sahibi, onurlu, tarafsız, demokrat, barıştan yana, kardeşkanının dökülmesine karşı olan, insan sevgisi taşıyan, bütün renklerini kucaklayan; acı verse de öncelikleri ve sorumlulukları gereği gerçeği bütün çıplaklığı ile görmelerini bekliyorlar. 

 

86 yıldır yaşanan ve şiddetle bastırılmaya çalışılan sorunun “Kürt” sorunu olduğunun kabulünü istiyorlar. Askeri operasyonlar, sürdürülen savaş, daha fazla karakol ve polisiye yetki ile çözülmeyen sorunun barış, hoşgörü, sinerji, ortak payda ve güler yüzle çözülebileceğine işaret ediyorlar.

 

Devlet adına yapılan yanlışları siyasilerin, askerin, bürokratın, medyanın ve yönetimin görmesini; demokrasi, hukuk, insan hakları ve özgürlükler düzeninde gerekli adımları atılmasını; Kürtleri işkence ya da hapisle korkutularak sorunun çözüm bulmayacağının görülmesini istiyorlar.

 

Doğu ve Güneydoğu"da her şehrin girişine, dağına, taşına “Ne Mutlu Türküm” yazdırarak “Kürt” realitesi inkâr edilerek çözüm aranamayacağını, “Kanları yerde kalmayacak”; “Bu onların son çırpınışıdır”; “Kaldıkları dağlar bizim için artık BBG evidir”; “Kimse Birlik ve Beraberliğimizi Bozamaz” ve benzeri söylev ve nutuklardan başka ciddi adımlar atılmadıkça onurlu vatandaşlığın olamayacağının görülmesini istiyorlar.

 

“Kürt Realitesini Tanıyoruz.”; “AB"nin Yolu Diyarbakır"dan Geçer.”; “Kürt Sorunu Benim Sorunumdur.” İtiraf ve söylemlere rağmen; farklılıklar uygulama alanında yer bulmadıkça, çok seslilik zenginlik olarak görülmedikçe; hukuk devleti olunmadıkça;  demokratik, hukuk devleti ilkeleri uygulamadıkça; sorunun muhatabının Ankara ve siyaset olmasına rağmen, güvenlik birimlerine havale edildikçe, Kürtlerden onurlu ve gururlu bir vatandaşlık hissini gerçek anlamda beklemek tam bir safdillik olur.

 

Kürtler, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü gerçekleştirmesini, siyasi partiler ve seçim yasasını AB normlarına uymasını istiyorlar. Dağa çıkanlar için, genel ve çok kapsamlı affın çıkartılarak gençleri düz ovaya indirmeyi sağlayacak siyaset üretilmesini istiyorlar. İhtilal Anayasasını, demokratik Anayasa ile değiştirmesini; adil bir seçim yasasının çıkartılmasını istiyorlar.  25 yıldır tahammül edilmeyen acıların dindirilmesi; 40 bin insanın kaybına rağmen çözülemeyen soruna doğru teşhis konulsun istiyorlar.

 

Kürt sorununun asayiş sorunu olmaktan çıkartılmasını; meşru toplumsal taleplerini yasa dışı ilan edilmemesini, talep edenlerin suçlanmadığı, cezalandırılmadığı bir ortam yaratılmasını bekliyorlar. Operasyonlar nedeniyle boşaltılan binlerce köy yüzünden gençlerin büyük şehirlerin varoşlarında çaresiz ve kimsesizliğe terk etme sorumsuzluğun son bulmasını istiyorlar.

 

Silah tüccarlarını daha fazla dinlenmemesini; yönetenlerin güç dengesi hesaplarını yapmaktan vazgeçmelerini bekliyorlar. Türk Medyası kalemşorlarının militarizme prim veren askeri cenaha taktik ve stratejik yazılar yazmaktan vazgeçmelerini bekliyorlar. Yazılı ve görsel medyanın militarizm, şovenizmi ve ırkçılığı dillendiren savaş, uçak, tank, top, tüfek, asker ve şehit görüntülerinin kutsamaktan vazgeçerek, gerçeğe parmak basılmasını ve sorunun nasıl çözüleceğine dair yazılar yazılmasını istiyorlar.

 

Yıllardır düşman ilan ettikleri komşu devletler ile ilişkiye giren; Irak – ABD; İran – ABD; Filistin – İsrail; Afganistan – Pakistan; Gürcistan – Rusya devletleri arasında arabuluculuk; Yunanistan ve Ermenistan ile barış havariliğine soyunanların ülkesindeki düşük yoğunluklu savaşı görmelerini bekliyorlar.

 

Kürtler, Anayasadaki vatandaşlık tanımının değiştirilmesini,  kültürel talepleri olan farklı dil, din, mezhep ve etnik kimliklerin rahatça yaşayabilmelerini, kendini ifade edebilmek için ana dilde eğitiminin önü açılmasını, ilk adım olarak Kürt dilinin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasını, Üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri açılmasını istiyorlar. Değiştirilen köy, kasaba ve şehir adlarının iade edilmesini istiyorlar.

 

TRT 6 gibi, yerel dillerde radyo, özellikle de ÖZEL Kürtçe Radyo ve TV"lerde süresiz yayın hakkı verilmesini istiyorlar. Yerel yönetimde kendi kendilerini yönetme özgürlüğünün Anayasal güvence altına alınmasını, ekonomi, eğitim ve sağlık alanlarında bölge sorunlarının ciddi bir kalkınma ile giderilmesini istiyorlar.

 

Ergenekon, Susurluk, JİTEM ve benzeri oluşumların kime ulaşacaksa ulaşsın üzerine gidilmesini; Koruculuk sisteminin lağvedilmesini; Göç mağduriyetleri ortadan kaldırılmasını, göç edenlerin geri dönmesine fırsat verilmesi için siyasi ve ekonomik uygulamaların fiili olarak harekete geçirilmesini, ülkenin topyekûn sivilleşmesini istiyorlar.

 

Kürt sorununun çözümü demek Türkiye"nin yeniden inşası demek istiyorlar. 86 yıldır yakalanmak istenmeyen demokratik cumhuriyetin yakalanmasını istiyorlar. Binlerce genç kuşaklar yitirdik, gelecek yıllarda da kayıpların kaderimiz olmamasını istiyorlar.

 

Kürtler, “Son 25 yılda savaşa harcanan 400 milyar doların ülke ve bölge eğitimine, sağlığına, ekonomisi ve yatırımına harcansaydı şimdi Türkiye nerelerde olmazdı ki?” sorusunu soruyorlar. Her uçağın, helikopterin kalkış ve inişi; her bir sortisinin bu memlekete kaça mal olduğu, bu paralar ile Kürt sorunu değil bir, bin kez çözülebileceğini artık birilerinin görmesini istiyorlar.

 

Bu gerçekler görüldüğü zamanı, Kürtler Türkiye Cumhuriyetinin onurlu, gururlu ve şerefli birer vatandaşı olmaktan övünç duyacaklar. Ülkenin çıkarları için en önde gelen vatandaş olacaklarından; birlik, beraberlik, kardeşlik için bütün varlıkları ile çalışacaklarından kimsenin kuşkusu ve endişesi olmamasını istiyorlar. Unutulmasın ki Türkiye"nin siyasi ve ekonomik kurtuluşu demokratik bir barış ve “Kürt Sorunu”nun çözümünden geçiyor. Özgür, eşit ve gelişmiş bir ülke ancak demokratik bir cumhuriyet ve o cumhuriyetin onurlu vatandaşı ile mümkün olur, gerisi teferruat..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi