M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Ölümü haklı görmek

Ölümü haklı görmek

Taraf yazarı Hayko Bağdat’ın beynimde şimşekler çaktıran, yüreğimden geçenleri yansıtan yazısını okuyunca bu günkü köşemi o yazıyla harmanlayarak paylaşmak istedim.

Meslektaşımın affına sığınarak söz konusu yazısını duygularım ve düşüncelerimle yoğurarak bir alıntı mı, güçlendirme mi, takviye mi, zenginleştirme mi ne derseniz deyin başta Sayın Bağdat ve siz okuyucuların mazur göreceğini umuyorum.

Hayko Bağdat yazısına bir alıntı ile girmiş ve demiş ki :

“Sevgili dostum İsmail Kılıçarslan, Soma faciasının ardından kaleme aldığı ‘Utanıyorum’ başlıklı yazısında sordu: “Ne ara, hangi kahredici aralıkta böyle insanlara dönüştük biz? Acıyı bile ortaklaşa hissedemediğimiz, acımızın üzerinden bile şu dünya denen meretin beş para etmez hesaplarını güttüğümüz bir düzleme ne zaman eriştik?” 

Sonra da “Sahi biz ne zaman böyle olduk? Üzgünüm ama galiba hep böyleydik.” Demiş. Evet gerçekten biz 90 yıldır hep böyleydik. Hatta ondan önce de böyleydik. Evet biz bu ülkede ölülerin ölümü niye hakettiklerini anlamaya ve anlatmaya çalışan insanlar değil; “ölümü” hak ettiklerine inandırılan insanlar haline getirilen güdümlü topluma dönüştürüldük. 

Bağdat’ın dediği gibi “Öldüren devlet ise öldürülen masum değil mutlaka hak etmiş.” 

Yine Bağdat’ın dediği gibi : “Yüzde sekseni kadın ve çocuklardan oluşan yüz binlerce Ermeni sürgün yollarında vahşice katledilirken “ama onlar da Rus üniforması giymiş” diyerek soğutan yürekler haline getirilen bir topluma dönüştürüldük. 

6-7 Eylül’de “Atatürk’ün evine bomba atmışlar” palavrasıyla insanların evlerine, mahremlerine, namuslarına, çocuklarına, mezarlarına el uzatanların ‘hassas’ ruh hâllerini savunduk. “Ülkeyi bölecek onlar” dedikleri (Kürdleri kastediyor) devlete zimmetli Beyaz Toroslar’a bindirilip faili malum eller ile gömülmesine yol verdik. 

Aziz Nesin Allah’a küfür etmiş dediler diyee 35 insanın üzerine benzin döküp yaktık onları Sivas’ta. Biz katilin cinayeti işlemesindeki hafifletici sebeplere âşık olduk hep.

Biz kendimizi hep katile yakın hissettik. 

Katil o cinayetleri biraz da bizler için işledi diye inandık. 

Üzücüydü ama gerekliydi bu olanlar. 

Ancak bizleri de bu cinayetlerin ortağı kılarlarsa hesap soramazdık onlardan. 

Milli hassasiyetler hep cinayet işledi bu topraklarda. 

Yolda bulunmuş nüfus cüzdanını cinayet mahalline bırakan uyanık katil gibiydiler oysa. “Türklük adına öldürdüm” diyerek Türklerin vicdanlarına kilit vurdular. 

Hiç hesap soramadık. 

Katile gönül rahatlığıyla katil diyemedik. Eski devlet bütün bu olanlar için özür dilemeye başlarsa ilk sıraya Türkleri koysun. Çünkü kendi iktidarını kuvvetli kılmak için bütün cinayetlerini onun adıyla işledi. 

Şimdi yine aynı şey oluyor. 

15 yaşındaki Berkin’in niye ölümü hak ettiğini anlatıyorlar meydanlarda.

Çocuğun cebinde misket varmış diyorlar. (Tıpkı yüzlerce Kürd çocuklarına 30 yıldır uyguladıkları muameleyi aynen sürdürüyorlar, m.l.y) 

Oyun oynayan çocuklara orada ne işi vardı diyorlar. 

Oysa Berkin zaten orada yaşıyordu. Evinin birkaç metre ötesine gidip çocuğu vuran katillerin aklanması için yapıyorlar bunu. 

Roboski’de bombalananların kaçakçı olduğunu hatırlatıyorlar. Yukarıdan Ahmet’i, Mehmet’i nasıl ayırt edelim diyorlar. 

Ali İsmail’i mahalledeki esnafa tutturuyorlar. Esnafı, mahalleliyi cinayetin ortağı yapıyorlar. Mümin olana “senin için öldürdüm” diyorlar. 

Öldürülenlerin cami talancısı, başörtülü avcısı olduğunu söylüyorlar. 

Üzücü ama gerekliydi diyorlar.”

Hızlarını, kinlerini, intikamlarını alırcasına yollarına devam ediyorlar. Ve Soma’yı Okmeydanı’nda protesto edenlere karşı şiddet uygularken cem evinde cenazeye katılan Uğur Kort’u öldürdüler. Hızlarını almamış olacaklar ki Ayhan Yılmaz’ı katlettiler.    

Hayko Bağdat bütün bunlara karşı yazısını bir çağrı ile sonlandırarak şöyle diyor:

“İzin vermeyin bu kez. 

Soma’da herifler üç kuruş fazla kazansınlar diye yüzlerce insan katledildi. 

Bu iktidara sadece oy vermediniz. 

Çocuklarımızın hayatı için vekâlet aldılar elinizden. 

Sorumludurlar. 

Sizin adınızı kullanarak yerdeki gence attıkları o tekmeden, marketteki gence atılan yumruklardan hesap sorun. Önce sizden özür dilesinler. 

Adınızı, vicdanınızı, inancınızı, ibadetinizi kalkan olarak kullanarak zulme tevessül edenlerden hesap sorun. Zulmeden bizden değildir deyin. 

Paraya, pula, ihaleye, sermayeye peşkeş çekilen kutsallarınızı alın ellerinden geriye. 

Dua ederken Berkin’in adını anacak olanlarsınız, meydanlarda anasını yuhalayacak olanlar olmayın. Bir kez daha kötülüğün paydaşı kılamasınlar kimseyi. 

Gözünüzün önünde oluyor, şahitsiniz. 

Sorarlarsa söyleyin. 

Zulümdür deyin.

Ayıptır deyin. 

Günahtır deyin. 

Kötülüğe yol vermeyin.”

Ve Sayın Hayko’nun yazdıklarına ekleyerek diyorum ki; tabii bütün bunları yaparken ilkel, küstah, saldırgan, ulusalcı, layıkperest, ırkçı beyaz Türk kalemşorları gibi olmayız, olmayacağız. Onlar ki kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayanları ister madenci, ister Kürd, ister azınlık ister başka bir şey olsun, Soma’da ölen 301 (yada 307) işçi için “müstahaklardı” diyen Yılmaz Özdil, Yazgülü Aldoğan ya da Oda TV, Aydınlık gibi insanlıktan yoksun, ırkçı iftira, çirkefliğe yönelerek ironi yapayım derken göz çıkartan şirretsizlikte pike yapanlara prim verecek değiliz, olmadık, olmayacağız. Onların kışkırtıcılığı ve samimiyetsizliklerine asla pay vermeyeceğiz.

Geçmişteki bütün iktidarların; bugün de AKP’nin yaptıklarına muhalefetiz. Yukarı’da Bağdat’ın yazısından yola çıkarak meramımızı anlatmaya, gerçekleri söylemeye gayret ettik. Ama hem onlar hem de Akit gibi topyekun fitne cephesinde olmadık olmayacağız.

Biz siyasilerin yanlış projelerini deşifre ederek doğruların ne olduğunu okuyucular ve de toplumla paylaşma gayreti içerisindeyiz. Biz ne ulusalcı, laik, Kemalist bir avuç beyaz Türklerin 90 yıllık cinayet rejiminin yeniden gelmesini; ne de AKP’nin zihniyetinde yer alan sivil muhafazakar siyasi, yasakçı baskıların olmasını isteyen yandaşları gibi olmayacağız. Biz tam demokrasi, tam özgürlük, 76 milyonun eşit yaşadığı bir Türkiye istiyoruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi