Ümit Yazıcıoğlu

Ümit Yazıcıoğlu

Öcalan için çözüm bulunmalı

Öcalan için çözüm bulunmalı

Benim bir insan hakları savunucusu olarak "İmralı koşulları" tartışmasına ilişkin görüşümün kısacası aynen şöyle: Hükümet, "İmralı koşulları" meselesini iyi yönetememiştir. Adalet Bakanlığı bu konuda yanlış yapmıştır, yanlış yapmaktadır. Bu nedenle de kendisini sevimsiz duruma düşürmektedir.

Aslında İmralı cezaevi sisteminin sonlanması gerekir. Zira Öcalan gibi önemli bir Kürt politikacının halen orada tutulması, ne hukuken, nede siyaseten, doğru değildir. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, orası toplam 12 metrekare. 6,5 metrekaresi banyo-tuvalet, gerisi de yaşam alanı şeklinde. Yani Öcalan’ın yaşadığı yer 5,5 m2. Havalandırması eskiden 42 metrekareyken şimdi 22 metrekareye düşürülmüş. Bu tutum doğru değildir, bu tutum bir nevi psikolojik işkencedir, yanlıştır, düzeltilmesi gerekir.

Diğer yazı ve konuşmalarımda da belirttiğim gibi, beş metrekarelik hücreler, yaşam yeri değil, bizans zindanlarıdır.

Hepimizin kabullenmesi gerekir, Öcalan sıradan bir tutuklu değildir. Eğer halen O İmralı’da tutulmak isteniyorsa, en az kırk metrekare büyüklüğünde olan bir yaşam odasında bulundurulmalıdır. Aksi ülkede bir iç savaşın çıkmasını isteyenlerin işine yarar. Bence bu konuda en doğru siyasi tavır, çok kısa süre içerisinde bir genel affın çıkarılarak, Sayın Öçalan’ın da bu afdan yararlanmasının sağlanması olacaktır. Aksi ülkeyi, bir kaosa, ülkeyi bir iç savaşın eşiğine getirebilir. Buna hiçbirimizin hakkı yok.

Sayın Abdullah Öcalan’ın yeniden yargılanmasının önü açılmalıdır, diye düşünüyorum. Dolayısıyla AİHM kararına paralel olarak yapılması gerekli olan yeniden yargılamada, onun cezasının bir kısmı indirilerek belli bir süre sonra kendilerinin serbest kalması sağlanmalıdır.

Zaten 15 Şubat 1999'da, Abdullah Öcalan'ın Kenya'dan Türkiye’ye teslim edildiğinde, en azından devletler arası geçerliliğini halen koruyan gizli bir anlaşma var. Bu anlaşmaya göre “Öcalan tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanmalı ve Avrupa İnsan Hakları normlarından yaralanmalı” şartı ile TC'ye teslim edilmiş.

İmralı’daki mahkeme her ne kadar kendisini tarafsız olarak göstermeye çalıştıysa da, tarafsızlığından ben hep şüphe ettim. Örneğin Sayın Öcalan’la ilgili davanın ceza ölçümünde, mahkeme hukuken kendi kendisini sevimsiz bir duruma düşürdü. Çünkü Sayın Öcalan’ın mahkemeye ibraz ettiği samimi düşüncelerini, mahkeme ceza ölçümünde onun lehinde değerlendirmedi. Dolayısıyla vermiş olduğu hükümde, mahkeme kanaatimce adil davranmadı. Eğer mahkeme ceza ölçümünde onun samimi 

beyanlarını ciddiye almış olsaydı, Sayın Öcalan’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, ona sınırı belli olan bir ceza vermesi ve onun en fazla onbeş yıl cezasını çektikten sonra, serbest bırakılması gerekirdi. Ceza Mahkemesi ise o dönem vermiş olduğu kararla, bu kapıyı ona kapattı. Şimdi bu kapı açılmalıdır.

Dolayısıyla AİHM kararına paralel olarak ülkede yapılması gereken şey, yasalarda değişikliğe gidilerek, bir kişinin 10 yılı aşkın süredir tek başına bir hücrede tutulmasını önlemek olmalıdır. Eğer, AİHM, Sayın Öcalan lehinde karar verirse, onun yeniden yargılanmasının yolu ülkede açılacaktır. AİHM kararına paralel olarak yeniden yargılama Sayın Öcalan’ın cezasının indirilerek belli bir süre sonra serbest kalmasını zaten beraberinde getirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
Ümit Yazıcıoğlu Arşivi