İbrahim Genç

İbrahim Genç

Mehmed Uzun: Barışa adanan hayat –II-

Mehmed Uzun: Barışa adanan hayat –II-

NAR BAHÇELERİNDE BİR ÇOCUK

Nar ağaçları…. Ve bütün kış yağan yağmurlarda, karda yıkanan yemyeşil nar ağacının dalları üstünde açan çiçekler… ilkokul yıllarında her pazartesi (böyle planlamıştık) okuldan kaçıp, kendilerine koştuğum nar bahçeleri… İçinde, çocukluğun renklere karıştığı bahçeler… Usul usul değişimin, olgunlaşmanın dallardaki akışı…

Nar ağaçlarının bütün güzelliğini Mehmed Uzun’un hayatında görüyorum ve anlıyorum. Çocukluğu saf ve temiz insanların diyarında geçen bu aydının hayatına nar çiçekleri işlenmiş nakış nakış. Yüreği de yeni yeni açan nar çiçeklerinin renginden bir yaşamaya çağırıyor insanı. Özellikle Uzun’un “Nar Çiçekleri” adlı eserini okuduğumda, kendimi çocukluğumun okuldan kaçış evrelerinde mesken edindiğin nar bahçelerine tekrar kaçıyorum.

Mehmed Uzun, 1953’te Urfa’nın Siverek ilçesinde dünyaya geldi. Çocukluğu, saf ve temiz insanların arasında geçti. Bu aşiret evinin büyük odalarında kışın masallar dinledi; yazları da uzayıp giden Mezopotamya kutsallığında, yıldızların avuçlara damladığı gecelerde bir bilinmeyene kayan yıldızları merak edip durdu. Bu yıldızlar sahi nereye kayıyordu? Yıllar sonra Diyarbakır’dan göçmek zorunda kalan Ermeni Apê Vardo’nun nereye gittiğini bilmediği gibi bunu da bilemeyecekti şüphesiz.

Ve nar ağaçları… Bu geniş aşiret evinin bahçesindeki nar ağaçları, Mehmed Uzun için simgesel birer varlıktır adeta. Kış gecelerindeki masallar ve yıldızlar altında “bilinmezliklere gidiş”e duyduğu merakın yanında, onun nar ağaçlarıyla olan bağı da ayrı bir yer tutar. Çünkü çocukluğu, büyük ölçüde nar ağaçları arasında geçer. Uzun bunu anlatırken biraz da çocuk masumiyetiyle “…Gözlerimi onlarla açtım; zamana, sürekli bizimle birlikte olan, bizi bir gölge gibi izleyen…(Nar Çiçekleri, s. 15)” diyecektir yıllar sonra.

Nar ağaçları, Mehmed Uzun’un kişiliği üzerinde her zaman bir etki bırakmıştır elbette. Bu etkiyi “(…)Uzun süre ağaçların yapraklarına, tomurcuklara, artık boy vermeye başlayan çiçeklere bakardım. Her gün yeni bir değişikliğe, gelişime tanık olurdum.(…) O dallar, yapraklar, tomurcuklar, çiçekler, renkler, her şey ama her şey, tüm farklılıklarına rağmen, müthiş bir uyum içinde…(Nar Çiçekleri, s. 17)” şeklinde dile getirir. Kİ zaten “farklılıkların bir uyum içinde olması” düşüncesi, Uzun’un çocukluğundan sıyrılıp da büyüdüğünde verdiği temel amaç değil miydi? Uzun, doğanın farklılıklara rağmen yarattığı uyumun insanların da çok kültürlü ve çok dilli bir yapıyla başarabileceğine inanıyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İbrahim Genç Arşivi