M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Kürtleri anlamak ve Taraf

Kürtleri anlamak ve Taraf

AKP, 8 yılı bulan iktidarı süresince Kürtleri anlamak için çaba göstermedi. Kürt coğrafyasında şeyh, tarikat, cemaat, ağa ve makam, mevki, vekillik arayan Kürtlerin ağzına bir parmak bal çalarak göstermelik açılımlarla oy avcılığından öteye gitmedi. Son Konya gezisinde yaptığı konuşma; gezi öncesi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın uçakta Hürriyet gazetesine verdiği demeci ile AKP’nin Kürtlere bakış açısı, Başbakan’ın fikrini, tavrını, affa karşı sert söylemi ile Kürt sorununa yaklaşımı, meclisteki çoğunluk bende diye demokrasiyi nasıl anladığını yeterince ortaya koydu/koyuyor.

Bu gerçek ortadayken Taraf gazetesi uzun süredir Kürtlere şirin görünen yayınlar yapıyordu. Biz saf aydın ve yazarlar Türklerin çıkardığı bir gazete Kürtlere doğru pencereden bakıyor diye tam da umutlanmışken söz konusu gazetenin de Kürtleri anlamadığını son günlerde izlediği politika yazı ve makaleleriyle ortaya koydu/koyuyor.

Nasıl derseniz, bir hafta önce yaşadığım bir olayla konuyu açmak istiyorum.

İstanbul’a ani bir iş gezisi hasıl oldu. Kızımı, torunumu, eşimi de yanıma alarak hem ziyaret hem ticaret babından İstanbul’a gittik.

Görüşmelerden arta kalan boş zamanlarımızda torunum, kızım ve eşime İstanbul’u gezdiriyordum. Metropol kent İstanbul trafiğinde araba kullanmak ve park yeri bulmak bayağı sorun olduğundan özel arabamı kaldığımız otelin kapalı otoparkında bırakıp gitmek istediğimiz yerlere taksiyle gitmek en akıllıca olanıydı. Ben de öyle yaptım.

3 gün içinde 7-8 defa taksiyle gideceğimiz yerlere ulaşma ihtiyacını hissettik. Her bindiğimiz taksinin şoförü 18 aylık torunum ve arabasını gördüğünde direksiyondan kalkar, bagajı açar önce çocuk arabasını ve çantasını yerleştirir, sonra torunum, anneannesi ve annesinin taksiye binmelerine yardım eder, en son direksiyonun başına geçerlerdi.

Ancak son kez bindiğimiz ve Ortaköy’e gittiğimiz taksinin şoförü bu inceliği ve nezaketi göstermedi. Şoför mahallinden hiç istifini bozmadı. Ben bagajı açtım, ben çocuk arabasını bagaja yerleştirdim ve ben torunum, kızım ve eşimi arka koltuğa yerleştirdikten sonra şoförün yanına geçip oturdum.

MARDİNLİ TAKSİ ŞOFÖRÜ

Şoförün tuhaf bir tavrı vardı. Konuşturarak merakımı gidermek istedim. Konuşur konuşmaz şivesinden Kürt olduğunu anladım. Mardinliymiş. Gercüş Batman’a bağlanmadan Mardin’e bağlıydı. Eski bir Mardinli olarak şoföre hemşeriyiz dedim. Ve Kürtçe konuşarak eşime ve kızıma çaktırmadan yapılan davranışın hoş olmadığını söylemek için sözü başka bir sohbetten hizmet ve nezaket konusuna getirmeyi planlıyordum.

Ancak Mardinli hemşerim on beş dakikalık yolculuğumuza bütün hayat hikayesini sığdıran bir anlatıma geçti. Evi içindeki eşyalar; ahır içindeki davarlar ve bütün köy gözlerinin önünde yakılmış yok edilmişti. Mardin’e göç etmiş tutunamamış, Adana’ya göç etmiş barınamamış, Avrupa’ya göç etmiş alışamamıştı. Sonunda İstanbul’a gelmiş ve bir gün inşaat, bir gün taksi, bir gün başka bir işte hemşerimin değimi ile buna hayat ve yaşam denirse yaşamaya çalışıyormuş. Burnunda köyü tütüyormuş. Bir gün köyüne dönmenin hayali ili yaşıyormuş.

İşte bu Kürdü anladığımız zaman Kürt sorununu çözeriz.

Kendisine yapılanlardan dolayı her kese, her millete, bütün insanlığa kin bağlamış bir psikolojik çöküntü içinde. Benim Kürt olduğumu öğrenmesine rağmen çektiklerinden dolayı kendi ırkına bile düşman. Hatta kendisiyle bile barışık olmayan biri. Bu insanın her şeyden önce doğru dürüst ve devamlı bir işe, iyi bir terapiye ve tedaviye ihtiyacı var değil mi?

TARAFINI YİTİRMEK

Ama heyhat bu insan bir tek değil ki? Bunun gibi milyonlarca örneğin feryadını duyan ve anlayan olmuyor. Oydan başka bir şey düşünmeyen siyasilerden vazgeçtik. Taraf gibi bir gazetenin yazarları, çizerleri ve yöneticileri bile başlarına bu kadar musibet gelmiş Kürdü anlamak istemiyorsa ve tarafını yitiriyorsa ne diyebiliriz ki?  

Sadece bu acıları çeken insanlar mı ya da sadece Kürtler mi kendi ırktaşlarına anlayacaklar? Evi içindeki eşyalarla, ahır içindeki hayvanlarla, köyünün tamamı yakılmış bir Kürt. Gittiği her şehir ve ülkeye uyum sağlamamış sürgün bir Kürdü anlayabiliyor musunuz Sayın Taraf gazetesi, Sayın Ahmet Altan.

BENDE ZOKAYI YUTTUM

Aslında, 68 kuşağının bir bireyi ve meslek icabı öyle her şeye balıklama atlayıp inanan biri değilim. Ama uzun bir bekleyiş; kendime göre Taraf’ı süzgeçten geçirdikten ve de çok yakın bazı dostlarımı bu gazetede köşe yazarı olarak görünce 9 Kasım 2009 Pazartesi günü “ 6 Milyon Tiraja Kafa Tutan 60 Binlik Gazete” başlıklı duygusal bir makale ve benzeri birkaç yazı daha yazdım. Bu makaleme İhsan Kalender rumuzlu devamlı okuyucum olan biri şöyle bir yorum göndermişti:

“Reklamları izledik;

Altan’ların sağı solu belli olmaz…! Baba Altan’da vaktiyle KAPİTALİZMLE savaşıyor gibi bir rol üstlenmişti. Anti AMERİKAN söylemleriyle gündemden düşmüyordu. ( Ne yalan söyleyeyim 1969 yılında bende İstanbul Üniversitesi önündeki Beyazıt meydanında Altan’ın ‘GO HOM ‘ mitinglerine az katılmadım. Baba Altan’ın kürsüde nutuklarını az alkışlamadım. Bu okuyucum yorumu bana o günleri hatırlattı. m.l.y.) Birde baktık ki Lüks dairesini Amerikalılar kiralamış!... Şimdi yarın öbür gün bir bakarsınız 360 derece yön değişmiş bir Ahmet!... Siz Ahmet reklamını mı yoksa Taraf gazetesinin mi reklamını yapıyorsunuz?... Ya da her ikisini birlikte mi? Acele eden ECELE gider LATİF BABA!... Bu reklam sizin duygusal bir zaafınızın açık – seçik bir göstergesi!... Bekle ve SABRET!... “ demişti. Gerçekten yazdıklarımın üzerinden daha on ay bile geçmemişti ve zokayı yuttum.

Kalender kardeş. Gerçekten haklıymışsınız. Duygusal ve yeterince beklemeden yazılan bir değil, birkaç yazı sonunda boynumuzun ölçüsünü aldık. Haklısınız sizlere ne cevap vereceğimi bilemiyorum.

Yukarıda dile getirdiğim şoför gibi AKP en az 25 milyon Kürdü ve Kürt sorununu anlamıyor. Ya da belki anlıyor ama siyaset olarak, oy uğruna anlamak istemiyor.

Peki ya Taraf gazetesi? Bu gazete çıktığı ilk günden yakın zamana kadar Kürtleri en çok anlayan ve en çok haber yapan bir gazete olarak en büyük tirajı Kürt coğrafyası ve batıda da Kürtlerden sağlıyordu. Peki, son günlerde ne oldu da “Referandum” uğruna Kürtlerin üzerine bu kadar gidiliyor. Hem o Taraf gazetesi ki, bir taraftan Faili meçhul cinayetler üzerine günlerce süren yazı dizisi yapan bir gazete olarak da hala Kürtlere göz kırpıyor.

Allah aşkına hangi halk, hangi millet, hangi insan Kürtlerin yaşadığı travmayı yaşasa Kürtlerin bugünkü ruh halinden çok daha tepkili bir milleti olarak karşınıza çıkmaz?

Aniden ortadan kaybolan, çoğu ensesinden tek kurşunla öldürülen genç erkek ve kadın 17 bin 500 faili meçhul. 40 bin canı toprağa vermiş. Günlerce, haftalarca, hatta aylarca işkenceden geçirilmiş insan bedenleri. Gözaltında kaybedilen ve kemikleri toprak altından çıkartılan binlerce Kürt’ün çürümüş kafatası kemikleri. 4 bin köy ve mezradan 4 milyon sürgün. Kimsesiz mezarlarından fışkıran cesetler. Bunlar Kürtlere reva görülenlerden sadece birkaçı. Hepsini saysam değil bir makalenin hacmi, kitaplar hatta ciltler yetmez.

Birileri Kürtleri, Kürt partilerini, Kürt siyasilerini sorgularken bu gerçeğin utancını da sorgulayarak mı o makaleleri, o haberleri yazıyor doğrusu çok merak ediyorum.

Kürtler eşit kulvarda yarışıyorsa Taraf ve Ahmet Altan son günlerdeki sorgulamayı yapma hakkına yerden göğe kadar haklıdırlar. Kürtlerin konumu belli, Taraf’ın yaklaşımı için vicdan, merhamet ve el insaf demek gerekmez mi?

Bir okuyucumun geçen haftaki yazıma “Gavan - Adıyaman” rumuzuyla gönderdiği “Kaçıncı Zoka” başlıklı yorumda: ( Sağ olsun bana babamın, dedemin, 7 göbek lakabımız olan “Seyda” ile hitap etmiş. Önce bu lakap ve hitabet ile beni duygulandırdığı için bu okuyucuma binlerce teşekkür.)

“Seyda bir zamanlar 2000’e doğu dergisi ile Cumhuriyeti almak için evin masraflarını kısıyorduk ve bu yayın organlarının yolunu dört gözle bekliyorduk, Hakkari’de. TARAF’ı görünce kaçıncı terane demiştim.….”

Yani şimdi Taraf gazetesi biz Kürtler için bilmem kaçıncı terane ya da yeni bir zoka olarak mı beynimizde yer edecek. Taraf gazetesi yönetimi ve Sayın Ahmet Altan bu açıdan Kürtleri anlamalılar. Değilse Taraf gazetesi de “2000 e Doğru “ ve “ Cumhuriyet “ gazetesi gibi Kürtler açısından tarih sayfasındaki yerini er ya da geç alacak. Bu böyle biline.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
28 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi