M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Kürtler devlet kuruyor (1)

Kürtler devlet kuruyor (1)

Makalemin başlığına bakarak bu fikrin benden sadır olduğunu sanmayın. Kürtlerin de büyük çoğunluğunun en azından 15 yıldır bu görüşü terk ettiklerini çok iyi biliyorum.

Peki, nereden çıktı derseniz; Türk Medyası’nı takip edenler ne demek istediğimi çok iyi anlar. Malumunuz son haftalarda Kürtler açısından ortaya atılan emniyet mahreçli iddialar ve o iddialara balıklama atlayan kalemşorlar tarafından bilinçli olarak çarpıtılarak kamuoyuna yansıtılıyor. Neymiş efendim Kürtler Devlet Kuruyorlarmış!

87 yıldır bu söylemi ileri sürerek Kürtlerin insani haklarını gasp ettiler. Kürtler artık ne medyaya, ne de o faşist söylemlere kanmıyor kanmasına da, ne yazık ki Türk halkının büyük bir kesimi hala bu masal ve söylemlere inanıyor.

Söz konusu Kürtler olduğunda ırkçı aydınlar saldırdıkça saldırıyor, faşist gazeteci ve yazarlarda insafsızca, vicdansızca yüklendikçe yükleniyorlar. Ayrılma, bölünme konusunu pişirerek halkın kafasını karıştırıyorlar. Kürt gazeteci, aydın ve siyasetçileri insafsızca hedef gösteriyorlar. Toplumu kışkırtmak için yalan haberler vererek tam gaz yargılama ve karalama kampanyaları ile ortalığı bulandırmayı sürdürüyorlar.

Kürt söz konusu oldu mu omuz omuza vererek saldırgan bir dil kullanıyorlar. Kürt siyasetçileri ve aydınlarına öylesine orantısız saldırıyorlar ki, haber ve makalelerinde haber vermek yerine savcıya, polise, jandarmaya ihbar yazan bültenler gibi yayın yapıyorlar.

BDP Lideri Selahattin Demirtaş, “Çözüm için Cumhuriyet tarihinde şimdiye kadar gelinmemiş en açık noktadayız.” Diyerek barış için gül uzatırken medya ve bazı güvenlik birimleri çözümsüzlük için ne gerekiyorsa yapıyorlar.

Bu zihniyeti çok iyi tanıyorum. Bunlar çözüm için değil, çözümsüzlük için her şeyi yaparlar. Oysa yıllarca bu sorunu çözemediler. Kürtler çözüm için katkı sunmak isteyince beylerin huzurları kaçtı. Çözüme katkıya bile tahammül edemiyorlar.

ÖZ SAVUNMA ve TOPLUM KONGRESİ

Örneğin söz konusu kalemşorlar bu sefer sözcükler, kelimeler ve kısaltmalar üzerinden kehanetler üretiyorlar. “KCK”, “Meclis”, “Kongre”,“Öz Savunma” gibi kelime ve kısaltmalar üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlayarak “adamlar devlet içinde devlet kuruyor, iktidar ve muhalefet uyuyor” diye hem Kürtlere devlet kurduruyorlar hem de ihbar ediyorlar.

İki gün sürecek mahkemede Türk ve Kürt halkı için bir çıkış ve çözüm arayan noktalardan yola çıkarak Kürtlerin bakış açısıyla analiz etmeye çalışacağım. “Öz Savunma” ve “ Demokratik Toplum Kongresi” yaklaşımını izah etmeye çalışacağım.

Özellikle asimilasyonun, ulusalcılığın, militarizmin ve de dinci milliyetçi kalemlerin konuyu ele alış şekli ile Kürtlerin kafasından geçen ve yapmak istedikleri arasında o kadar çok fark var ki. Ama onlar hayali senaryolarına sığınarak fitnenin çubuğunu yakmakla meşguller.

Söz konusu yazarlara göre “Öz Savunma” söyleminin amacının inandırıcı olmadığı “Stalinist” örgütlenme biçimi diye tarif edilerek yüzde 95 Müslüman Sünni Kürt cephesinde çok da maya tutmamış rejim çağrışımı yaparak ortalığı bulandırmaya çalışıyorlar.

Akabinde Doğu ve Güneydoğu’nun bütün sivil toplum kuruluşlarını içinde barındıran legal (yasal) “Demokratik Toplum Kongresi”ni illegal yani yasa dışı ilan ettirmek isteyerek “meşru değil” diyen emniyetle işbirliği yaparak devlete ihbar ediyorlar.

Söylenenlere ve yazılanlara bakılacak olursa Kürtler 4 ülkede devlet bile kuruyor.

Tabi kendince bir takım hayali teoriler ortaya atarak sorgulamaktan çok savcılara ve kolluk güçlerine adres gösteriyorlar. Görülüyor ki Kürtlerin yaptığı ve yapacağı her olumlu adım ayrılıkçı bir proje olarak lanse edilecek. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki; “Militan bir milis güç ve totaliter bir sistem oluşturuyorlar” diye adresi belli yerlere dilekçe yazıyorlar. Dilekçenin son satırına da herkesi akıllı ve itidalli olmaya davet ederken “yoksa yarın çok geç olabilir” diye Devlet, Hükümet, Türk ve Kürt halkına bir de gözdağı vermeden edemiyorlar.

Gerçekten Kürtler ne yapmak istiyor?

Bir kesim medya, Türk aydını ve siyasetçisi öyle söyledi diye gerçekten öylemidir?

Tabii ki değildir. Konuştuğum, fikirlerini aldığım Kürtler bu konuda ne düşünüyor ve neyi amaçlıyorlar bu görüşleri de yer sıkıntım nedeniyle bir sonraki yazımda dile getireceğim.

***10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü” 1948 yılı 10 Aralık’ta Birleşmiş Milletler tarafından “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” olarak kabulünün 63. yıldönümü. 63 yılda Kürtlere insan hakların açısından zerre kadar katkısı olmamışsa bile insanım diyen herkesin insan haklarını kutluyor, Kürtlere de sıranın gelmesini Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi