Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Kürt Referandumu

Kürt Referandumu

Bağımsızlık mücadeleleri silahlı olur ancak, bağımsızlıktan vazgeçmişsen eğer mücadeleni siyasi platformlarda demokratik çözümler öne sürerek yürütmen kaçınılmazdır.

 

Önümüzdeki yerel seçimler arifesinde Kürt sorunu tüm şiddetiyle seçim kürsülerinde kendini gösterecek ve çözüme giden yollarla beraber çözümsüzlüğün neler getireceği ayan beyan ortalara dökülecektir.

 

Hal böyle olunca Kürt halkı için bu seçimler bir tür referandum olacak ve gerek dünyaya, gerekse mevcut sisteme çözüm sürecini ve koşullarını dayatma fırsatını verecektir.

 

Ancak, bu referandumda gerekli birlik ve beraberlik sağlanmasa eğer, sistemin silahşorları yürütülen savaş senaryolarını daha da geliştirerek sorunun güvenlik tedbirleriyle halledilebileceği seçeneğini dayatacaklardır.

 

Öyle ya, eğer Kürtler kendi sorunlarını siyasi platformlarda dile getiren ve çözüm öneren bir partiye sahip çıkmayacaklarsa bunun anlamı, güvensizlik olacaktır.

 

Hal böyle olunca DTP"ye büyük bir görev düşmektedir.

 

Polemik yaratmadan, sistem partilerine iltifat eden diğer Kürtlerin hassasiyetlerini dikkate alarak ve de güven vererek sorunun gelecek nesiller için ve ülkenin huzuru için ne denli önemli olduğunu, her oyun sorumluluğunun kan göz yaşı ve daha uzun süreli savaşı da içereceğini, hayır ve günahın ve kutsiyetin seçim sandığında gizli olduğunu anlatabilmelidir.

 

Oy namustur demek yetmiyor. “Oy emektir, imandır, özgürlüktür, adalettir ve oy kul ile yaradan arasındaki ilişkinin ifadesidir,” demek daha doğrudur.

 

Kendini elit sananlara bu söylediklerim saçma gelebilir ama, halkın değer yargılarının sebep ve sonuçlarının iyi anlaşılmasına yöneliktir, söylediklerim.

 

Bu seçimler özveri ve dikkat ister. Bu seçimler demokrasi karşıtı güçlere fırsat verecek eylemlilik ve söylemlere karşı akıllı olmayı zorunlu kılar.

 

Özellikle tüm tarafların silahlara veda denebilecek arayışlar ve çalışmalar içinde olduğu izlenimi verilirken, sahnede şiddeti sergiler gibi gözüken aktörlerin (Generaller ve PKK) sahneden inerek sorunların konuşma ve çözüm adresinin siyaset alanı olduğunu göstermesi zorunlu hale gelmiştir.

 

Taraf gazetesi yazarlarından Y. ÇONGAR"ın yazısında vurguladığı “PKK"ye silah bıraktırma” çalışmalarının tam da bu seçime denk gelmesi Kürtler açısından önemli bir fırsattır.

 

Bunun ilk adımı süresiz bir ateşkes önerisi ile gündeme getirilebilir.

 

ABD, Irak Kürdistan Federal Bölge Hükümeti ve diğer aktörlerin üzerinde durduğu silahsızlandırma girişiminin ilk adımını neden PKK atmasın?

 

İlle de birileri isteyecek ve çözümlerini dayatacak diye mi bekleyeceğiz?

 

Aynı hata, yıllardır Kürt sorununu çözmek istemeyen örtülü TC hükümeti/leri tarafından devam ettirilmektedir.

 

Bu gün atılan adımlar 20 yıl önce atılsaydı eğer, bu kadar kan ve gözyaşı olmayacak ve bu gün daha iyi olabilirdi.

 

Dolayısıyla başkalarının dayatmasını beklemeden çözümü kendi irademize dayandırarak, gerekiyorsa silahları ve şiddeti bıraktığımızı ve bundan sonrasında da demokratik yaşamın gerekleri için halkla beraber bu ülkenin gelişimine katkı sunulacağının gerek askerler ve gerekse PKK tarafından açıklanması huzurun ilk işareti olacaktır.

 

Aksi takdirde, mevcut sorunlarımızı daha da büyütüp sıcak çatışmaya dönüştürecek ve Yugoslavya, Afganistan, Irak vb. gibi ülkelerde olduğu gibi, çok uluslu güçlerin insafına ve müdahalesine maruz kalacağımız bir gerçektir.

 

Kim kaybedecek?

 

Kürd"ün kaybedecek bir şeyi yok zaten.

 

Kaybedecek olan oligarşik yapıdır.

 

Perde arkasında bu ülkenin sivil iradesini kullanıp, kendi iktidarlarının devamını sağlamaya çalışanlar kaybedecektir.

 

Ergenekon davasında da foyaları ortaya çıkmıştır.

 

Oligarşik iktidarın örtülü bir şekilde devamı için, devletin kamu kurum ve kuruşlarını işgal ettiği, “bu hakim” ya da “bu mahkeme bizden” diyerek hukuku bile taraflı hale getirdikleri görülmüştür.

 

Sistem tüm çirkin yönleriyle deşifre olmamışsa bile, olduğu kadarıyla tüm kamuoyuna ve dünyaya şu mesajı vermektedir.

 

“Türkiye hasta adamdır!”

 

Tek ilaç “Demokrasi”dir.

 

İki türlü tedavi yolu vardır.

 

Ya ilaç, ya da ameliyat…

 

Kürtlerin lehine işleyen bu süreçte, özgürlük mücadelesi veren kesimlerin külahlarını/silahlarını önlerine koyup bu fırsatı iyi değerlendirmeleri gerekiyor.

 

Artık kontra gerillaların Kürt gerillası adına köy basıp çoluk çocuk demeden katliam yapması dünyaya inandırıcı gelmeyecektir.

 

Çünkü takke düştü kel göründü.

 

Bundan sora, sistemin durumu kendi lehine çevirmesine fırsat verecek söylem ve provokasyonlardan Kürtlerin kaçınması zorunluluk arz etmektedir.

 

Ve önümüzdeki yerel seçimler bir referandum görüntüsü vereceğinden, Kürt sorununun çözümünden yana samimi olan solcu, sağcı, Kürt, Türk ve diğer kesimlerin -özellikle bu seçimde- DTP"yi desteklemesi yine önem arz etmektedir.

 

Çünkü Kürt sorununun çözümü ya da çözümsüzlüğü demokrasiye evet ya da hayır demektir.

DTP"nin politikaları hoşumuza gider ya da gitmez ama demokrasiyi engelleyen temel sorunun “Kürt sorunu” olduğu gerçeğini görmemiz gerekiyor.

 

Bu yüzden DTP.

 

Özellikle Müslüman"ım diyenler, Bakara suresinin 84 ve 85"inci ayetlerini okusunlar ve eğer iman ediyorlarsa doğrunun ve mazlumun yanında yer alsınlar.

 

İnananlar yaradan için, geri kalanlar demokrasi için vicdanlarına danışsın.

 

Hak ve hukuktan şaşmayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
40 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi