Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Kürt gribi geliyor

Kürt gribi geliyor

Gerçek, somut bir olgudur. 

“Tarihi bilmeyenler, kendilerini bugünün cahili olmaya da mahkum etmektedirler.” C.L.STRAUS

Tarihsel ve toplumsal gerçekler deneyimlerden ve toplumsal ilişkilerden biçimlenmektedir.

Bunları  ret etmek ve çarpıtmak yarar sağlamaz.

Toplumsal sorunlar karşısında tarihsel ve toplumsal gerçekler tarafsız ve politik önyargılardan uzak bir şekilde muhataplarınca analiz yapılırsa eğer, fayda sağlanır. Aksi taktirde Türkiye örneğindeki gibi  kaos ve umutsuzluk hakim olur.

Bu ülkedeki gerçeklik resmi ideolojinin belirlediği yalanlar manzumesidir ve ne yazık ki bilim ve siyaset adına yola çıkanların ezici çoğunluğu kariyer korkusu taşıdıkları için bu yalanlara sahip çıkmaktadır.

Gün geçtikçe gelişen toplumsal ayrışmaya karşı yatıştırıcı önlemler alınacağına, ortam yine yasakçı bir zihniyetle gerilerek militer güçlerin/gladyatörlerin insafına terk edilmektedir.

Militer karaktere sahip olan sistem deşifre olan toplumsal ve tarihi gerçeklerden ürktüğü için, Kürtlere siyaset yasağı getirerek medyada tartışılan sözde Kürt açılımını Kürtler olmadan yürütmek istemektedir.

Esas muhataplar olmadan çözüm yürütülemez.

Son süreçte oynanan provokasyonlar ve DTP nin kapanması gösteriyor ki, Kemalist anayasal sistem değişmeden bu yap-boz oyunu da bitmeyecektir.

Gerçeklerin deşifre olması açılımın naylon karakterini ortaya koymuş ve sorunun ertelenmesi için tüm aktörler sahnede yer almışlardır.

AKP iyi polisi, CHP+MHP+YARGI+Genelkurmay kötü polisi oynamaktadırlar.

Ölümü göster,  gribe razı et.

Bu filmi defalarca izleyen Kürtler hala kendi cellatlarından merhamet diler gibi sorunun demokrasi içinde çözülebileceğini sanmaktadırlar.

Kemalist rejimin demokrasi anlayışının  Türklük temeline dayandığını ve bundan Kürtler lehine tatmin edici bir açılımın olmayacağını defalarca yazdık.

Mevcut anayasa değişmedikçe demokratik çözüm içerikli denemelerin tümü birer oyalama taktiğine dönüşür.

Kürtler demokratik çözüm talep ettikçe  sistem parti açtıracak, oyalayacak sonra da uygun gördüğü bahanelerle format atacaktır.

Dolayısıyla Kürt sorunu bir demokratik sorunu gibi değerlendirilmemeli!

Sorun, faşist sistemden kaynaklı gasp edilen milli haklar ve işgal sorunudur!

Sorun, bozulan ortaklık sorunudur!

Sorun, toprak sorunudur !

Öyleyse ezilip büzülerek, demokratik cumhuriyet söylemi ile Kemalist sisteme methiyeler düzmekle, yani sistemin uygun göreceği demokratik açılımlara havale etmekle stratejik bir hata yapılmıştır/yapılmaktadır.

Bu,  Kürtlere ve Kürdistan’a haksızlıktır.

Kendi yurdunda ikici sınıf muameleye razı olmak için celadından merhamet dilemek ve celadın tanıdığı haklarla kendini ifade etmek  gurur duyulacak bir mücadele tarzı olamaz.

Binlerce yıllık ana yurdunda yaşama hakkını kısıtlayan işgalcilere karşı mücadele verirken  karşı taraf incinmesin, hassasiyetlerine dokunmayalım demek ve en asgari düzeyde haklar talep etmek vatanı ve özgürlüğü uğrunda şehit olanlara haksızlık olur.

Bu yüzden de DTP nin kapatılmasına üzülmedim!

Bilakis,  son süreçte tarihsel gerçeklerin orta yerde konuşulmasına sebep olan ÖYMEN ve DTP’yi kapatıp Kürtlere yeniden yapılanma imkanı  sağlayan Anayasa mahkemesinin üyelerine teşekkür etmek isterim.

Ben ülkemi istiyorum demek çok mu zor?

Hatip DİCLE  DTK’nin sonuç bildirgesinde :” ….Kürt halkının mücadele tarihinden alınan derslerle Kuzey Kürdistan halkının iradesiyle ve haklı mücadelesinde ortaya çıkarmış olduğu kurumlarının ve temsilcilerinin iradesine başvurulmaksızın bir çözümün gerçekleşmeyeceğini…" vurgularken  Kuzey Kürdistan” demesi bazı ezberlerin bozulacağı ve Kürt siyasetçilerinin bundan böyle sorunu farklı yorumlayacağı fikri uyandırmıştır bende.

Umalım ve bekleyelim. 

Sistem siyasallaşan bir Kürt hareketine kolay kolay izin vermediğine göre eski ezberleri bozup yeni radikal söylemlerle dengeleri sarsmak çok mu zor?

Kürtlerin siyasal ve toplumsal kurumlarını kurmalarına izin vermeyen TC yi demokratik taleplerle mutlu etmek yerine Kürdistanın saklı haklarıyla ortaya çıkıp sorunun bir toprak sorunu olduğunu vurgulamak daha doğru olur.

Kıyamet mi kopacak?

Kıyametten korkan Kürtler değil, TC olmalıdır.

Kürtler, birinci dünya savaşında bağımsızlık talep ettikleri halde siyasi ve toplumsal  ilişkilerini kurumsallaştıramadıkları için  egemen batıdan güven alamamışlardı.

Yüzyılın başında İstanbul’da yaşayan bir avuç Kürt aristokrat, öğrenci ve subaylar Kürdistanın bağımsızlığı için Kürdistan Teali Cemiyetini (KTC) kurup, Kürdistanın bağımsızlığını isteyebilecek cesareti gösterebilmişlerdi.

Bugün koşullar bağımsızlığa uygun olmayabilir, ancak federasyon için aynı şey söylenemez.

Erzurum, Sivas ve Amasya  toplantılarında bile Kürtler haklarını açıkça masaya koymuş ve Atatürk (1919)  Amasya Genelgesi’ndeMilli sınırlar, Osmanlı Devleti’nin Türkler ve Kürtlerle meskûn olan arazisidir.” Der. Hatta, 1923 tarihli İzmit’teki konuşmasında Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlere muhtariyet /özerklik verilebileceğini. Söyler.

Mesele ortaklık ise, demokrasinin nimetlerinden yararlan ve ülkeni unut demek adil olmaz.

Ancak yakın zamanda yürütülen Kürt politikalarına korku ve belirsizlik hakim olmuştur.

Hal böyle olunca ne istediğini bilmeyen Kürdün adı terörist,

kurtlar sofrasında koyun,

politikada uydu olmuştur.

Kürtler artık eski Kürt değil, diyorlar.

Eski Kürt, dünya medeniyetine öncülük yapan Mezopotamya kültürünün bir parçasıydı, ama şimdiki Kürt, TC zulmü ile mutasyona uğrayarak barbarlık moduna girdi. 

Hasan BİDİRİCİ son makalesinde:”… Acımasız zaman, güçlere, hazırlıklarını yaptırıyor. Türk tarafı, ordu, polis teşkilatı, sağ ve sol sokak milliyetçiliğinden ibaret… Kürtlerin ise, yakıp yıkmaya hevesli barbar bir gençliği var. Barbarlık deyimini özellikle kullanıyorum. Çünkü, Türk devlet katilliğinin otuz senelik uygulamalarından fışkıran bu öfkeli ve nefret dolu gençliği durdurabilmenin olanağı yok… Bizans da, Asya’dan gelen barbar Türk akınlarını durduramamıştı…”

Ne ekersen onu biçersin !

Bu yeni jenerasyon, diplomasi ve politik oyunlara gelmez.

Bunlar gerçek savaş oyunları ile büyüdü.

Geç olmadan tedavi edici bir barış sağlanmalıdır.

Değişim şart !

Aksi taktirde Kürt gribi geliyor. )))

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
60 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi