Güney Amerika’nın Ekvator bölgesinde hala yaşayan yerli bir halk var. Adları Jivaro! 
Bunların en önemli özelliği hayattaki en önemli edimlerinin, amaçlarının düşmanı öldürme; birini öldürme üzerine olmasıdır. Kafa kesmek bunlar için en önemli ritüeldir.

Canetti şöyle tarif eder onları. 
“Jivaroları birbirine bağlayan tek şey öldürmedir. Tüm seferleri sadece yıkımdan ibarettir. Talan ve işgal ettikleri yerlerden kendileri için kadın ve çocukları alırlar geriye kalan her şeyi öldürürler, yok ederler. Düşmana ait evcil hayvanlar, mülkler ve ev ne varsa yakılıp yıkılır. İstenilen tek bir şey vardır o da düşmanın kellesidir. Kafasını kopardıkları insanları ise evlerine asarlar”

 Kafayı eve asmadan önce özel bir işlemden geçirerek onu portakal büyüklüğü şeklinde küçültürler. Bu işleme ‘tsanta’ deniyor. Göz ve ağzını da dikerler. Bunun sebebi de içlerine ruhların girmesini engellemektir.

İnsanı ürküten bu yöntem aslında çokta uzağımızda değil. 2014 Türkiye’sinde olup bitenler, hepimizi bir şekilde etkileyen gelişmeler tam olarak bu kabilenin HD fragmanları gibiydi.

Bugün ilkel olarak ifade edilen Jivaro’lar aslında hep vardı! Hep modern idiler. Sadece ad ve yöntem değişiyor. Jivaroların bugün vücut bulmuş halleri İŞİD ve AKP’dir.

Yöntem olarak Jivaro’lardan asla geri kalmadılar. İŞİD herkesi ve her şeyi kafa keserek hizaya sokmak istiyor. İŞİD’in her seferinde sadece öldürme, yok etme amacı vardır. Gittikleri her yerde kurşuna dizme, kafa kesme sığındıkları tek kale! Cihada ve dine hizmet ettiğini söyleyen, hilafeti ilan eden bu katil sürüsünün motivasyonu öldürülen kişi sayısına bağlı!

Halen de yapmaya devam ediyor herkesin gözü önünde. Daha önemlisi İŞİD’te kadın ve çocuk kaçırıyor. Kadınlar bugün hala köle pazarlarında satılıyor. Kendisinin dışında herkesi öldürmek üzerine kurguluyor programını. Mal, mülke el koyuyorlar. Musul’da oluşturdukları yasaklarda hayvanlara bile yasaklar getirdiler! Öreğin keçi kamusal alana çıkamaz…

AKP’de öldürmelere göz yuman, ulu orta sivilleri katleden bir tutum gösterdi iktidara geldiği günden beri. Bu iktidarın en önemli devamlığı en istikrarlı olduğu alanın sivil öldürmek olduğu söylenebilir. Her yıl onlarca isim bu hayata veda ediyor. Çok geri gitmeden Ekim olaylarında 45, Gezi’de 15 insanın katledilmesi. Roboski, Hrant ve daha binlerce olay! Cinayet, katliam… Hiç birinin adaleti hesabı yok.

Jivarolar öldürdüklerinin göz, kulak ve ağızlarını dikerken AKP de aynısını yaptı/yapıyor. Basın, medya ve sokakta şiddet yolu ile insanlara gözünüzü kapatın, bir şey duymayın diyor. Ona muhalefet eden siyaseti, medyayı zindana tıktı, hakkında yazan gazeteciyi kovdurdu, onu sevmeyeni itibarsızlaştırdı. Sindirme politikaları ile sessizleştirmek istedi ve bunu en üst boyutta yaptı, yapmaya devam ediyor ve bu önümüzdeki dönemlerde de tam zıvanadan çıkmış bir ergenlik hali ile edecek gibi.

Çünkü AKP kitlelerin ruhunu çaldı, ruhlarını ellerinde bulunduruyor. Bu fütursuzca istediğini herkese ve her şeye rağmen yapabilmesi, dayatabilmesi sadece kendi doğruları olduğunu dikte edebilmesi ona teslim edilen ruhlara üfürme, ona şekil verme gücünden geliyor. Tsanta geleneği de yine tam bu noktada devreye girer. Jivarolar kestikleri kafaları küçültürken beyinleri de çıkarırlar. Kafatasını da özel bir işleme tabi tutarlar. Yani o beynin işlevi kalmaz. Tüm yetileri kaybolur. AKP aynen bu işlemleri uyguluyor tabanına ve hatta ona karşı olana. Ve daha sonra bu “bireyi” göreceği yere/ekrana asarak onunla övünür. Ona şekil vermenin huzuru ile yeni kurbanlar peşine düşer…  

Jivaroların yaşam kültürünü yargılamıyorum! Yargılayacak durumda da değilim ama onların içimizdeki hali de yargılanmıyor. Sıkıntı da buradan başlıyor… Öyle değil mi?