M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

İnkâr, İmha ve Tasfiye

İnkâr, İmha ve Tasfiye

Anayasa Mahkemesi peş peşe kapattığı 5. Kürt partisinden sonra 6. parti olan DTP’yi de geçtiğimiz Cuma günü kapattı. Çok partili siyasi hayata geçtiğimizden bu güne Türkiye’de tam 25 parti kapatmış. Bu sorunlara çare olmuş mu derseniz tabii ki hayır.

DTP’nin Kapatılmasından sonra dikkatimi çeken Kürt siyaseti içinde en deneyimli ve en ılımlı, 5 dönem Milletvekilliği yapmış, izlediği barışçı politikaları ile Türk halkının da haklı sevgisini kazanan birinin Milletvekilliğinin düşürülmesi Kürtlere Anayasa mahkemesi ve onun üyelerinin açık seçik bir mesajı değil mi? Sanırım arif olan anlar.

Kapatılma kararından hemen sonra Ahmet Türk’ün yaptığı açıklama da tarihe geçecek.

“Kararı hepimiz izledik. Türkiye sancılı bir süreçten geçiyor. Demokratik siyasetin önünü kapatmak umutsuzluğu derinleştirir. Buna rağmen barışı yakalayacağımıza inanıyoruz. Türkiye parti kapatarak sorun çözemez. Ortak akıl ve ancak diyalogla çözülür. Yasaklandığım için mücadelemiz bitmeyecek. Demokrasi ve barış zafere ulaşacak.”

Ahmet Türk bunları söylerken gelen yüzlerce mail arasında biri vardı ki çok anlamlı ve de bir hayli düşündürücüydü. Şöyle diyordu. 

“Karar Kürtlerin Türkiye Cumriyeti’ne olan aidiyet duygularını sarsmış, aynı zamanda Kürtlerin birlikteliklerini tetikleyici ve özgürlük hareketine olan bağlılıklarını arttırmıştır. Kürtlerde demokratik siyasete yönelik büyük bir kırgınlık oluşacağı gerçektir. Ama bu karar siyasi bir karardır. Sağduyu çağrılarının yine DTP'liler tarfından yapılması, manidardır. Bu sağduyu çağrılarıyla DTP’liler demokrasi ve insan haklarına olan bağlılıklarının samimiyetini göstermiştir. Kapatma kararı Kürtleri birleştirmelidir”

TASFİYE

Gelelim şu tasfiye işine. Türkiye’de ortalığın toz duman olması, Molotoflar, taşlar, cenazeler ve sonunda DTP’nin kapatılması hepsi bir planın parçasıydı. Kürtlerin toplumsal psikolojisini tahrip etmek, olayları tırmandırmak adına o kadar süre bekle ve tam da açılım sürecinde DTP’yi kapatma kararını gerçekleştir.

Türk Devleti’nin 86 yıllık geçmişinde bütün kurumlarında inkar ve imha birliği vardı. Ancak geldiğimiz teknoloji çağında artık mızrak çuvala sığmayınca bunu perdeleyen, kamufle eden, “ya Kürt var, ama” diyerek yeni bir çıkış yolu keşfettiklerini sandılar. “Tasfiye”. Evet, bu seferde AKP 7 yıllık iktidarı boyunca tek hedefi ve çabası DTP’yi meclisten, PKK’yı da dağdan nasıl tasfiye edeceği üzerinde plan ve projeler üretti. Bunu yaparken son zamanlarda birde adına “açılım” adını taktıkları takkiyeciliği ihmal etmediler.

Her yazılarımda dile getirdim. AKP takkiye yapan bir ekolden gelmektedir. AKP asla önemli sorunların çözümünde “Güven” ve “Samimiyet” konularında ciddi değildir diye. Nitekim DTP’nin kapatılmasında AKP’nin parmağı olduğu gün gibi ortadadır. Değilse bu olay gerçekleştirilmeden gereken anayasal değişiklikler yapabilirlerdi.  

DTP’nin “devletin bölünmez bütünlüğünü hedef alan faaliyetlerin odağı” olarak gösterilmesi gerçek bir kanıta dayalı değil. Gazete kupürleri, TV beyanatları ve internet haberlerinden oluştuğunu gerekçeli kararını görmeye gerek yok gün gibi ortada. Zaten Anayasa mahkemesi 367 ve AKP kapatma kararı gibi siyaset yapmıştır. Gerekçeli karar açıklanmadan yasa dışı olarak kapatılmayı kamuoyuna açıklamıştır. Yetmedi 2 ılımlı milletvekillinin Milletvekilliklerini düşürerek gerçek niyetini gün gibi ortaya koymuştur.

Aslında Kürtler açılım için bütün yolları gösterdiler. Örgüt dediler, olmaz diyorsanız Öcalan elinizde onunla dediler, o da olmaz diyorsanız DTP’yi adres gösterdiler. Hepsine yok diyorsanız akil adamlar ve sivil toplum kuruluşları dediler.  Ama hiç biri çare olmadı.

Peki, o zaman ne oluyor? AKP, Kürt sorununun inkâr ve imhadan tasfiye sınırına çektiğini bütün icraatları ve açıklamaları ile ortaya koydu. Hükümet Dışişleri Bakanının aracılığı ile K.Irak Kürtleri, son olarak Başbakan ABD’de Obama ile görüşerek tasfiye için nasıl bir proje işleyeceğini kendi bakış açıları ile gizli kapılar ardında planladılar.

BUGÜN DTP YARIN AKP’YE

Ama görünen o ki evdeki hesap çarşıya uymayacak. DTP parlamento dışına çekilerek mücadelesini sürdürecek. Ve şu gerçeği bir yere not ediniz, bugün DTP’yi kapatarak siyasetin dışına itenler çok yakın bir gelecekte AKP içinde karar almak için Bahaneler arayacaklar. AKP’yi kapatmak için bahane bulmazlarsa bile etkisizleştirmek için var güçleriyle çalışacaklar. Çünkü milliyetçi, ulusalcı, Kemalist statükocu çevreler, siyasi partiler, bürokrasi ve yargı çevreleri bunun böyle olmasını istiyor. Ergenekon ve Kafes’in rövanşını almadan, AKP’yi DTP’nin akıbetine uğratmadan durmayacakları gün gibi ortada.

Önce DTP’yi Meclisin dışına iterek bir engeli aştılar. Bundan sonra AKP’ye nasıl darbe vuracaklarının plan ve projelerini yapacaklardır. AKP’yi de etkisizleştirdikten sonra son bir darbeyle AB ile aksayan ilişkileri tamamen kopartarak Türkiye’yi içine kapatacaklar. Bu bir senaryo falan değil. Derin güçler tezgahladıkları karanlık senaryolarını adım adım gerçekleştirirken AKP bunları göremiyorsa e pes doğrusu demekten başka ne diyebiliriz ki.

CHP Mecliste Onur Öymen’in dile getirdiği gibi kanlı bir seçimle yeni bir Milliyetçi cephe oluşturarak iktidara gelmek istemektedir. DTP için uzun süredir hazırlanan “Tasfiye” tuzağının aslında AKP içinde hazırlandığını iktidar görmüyorsa lafımız yok. AKP Geçmişte ülkeyi katliamların beldesi yapan Milliyetçi Cephe’nin ve demokratikleşmeyi istemeyenlerin kucağına Türkiye’yi itmek istemiyorsa bu onların bileceği bir şeydir.

KÜRTLER NE HİSSEDİYOR?

Kürtlerde bugün ne hissediyor derseniz, hiç iç açıcı değil. Kürtler kendileri 86 yıl olduğu gibi yeni bir çağın ilk on yılında bile siyasetin dışına atıldıklarını görüyorlar. Kürtlerin son güvendiği dal olan DTP kapatıldı; kısmen destekledikleri AKP de yıkıldı. Artık neye, kime güveneceğini bilmiyorlar.

Kürtler geleceklerinin Anayasa mahkemesinin darbesiyle karardığı inancındadırlar. DTP’yi mahkûm ederek bütün Kürtleri mahkûm ettiklerini söylüyorlar. DTP’ye oy veren 2,5 milyon Kürt seçmen, her ailede ortalama 8 nüfus olduğu varsayılsa 20 milyon Kürdün yani Türkiye nüfusunun yüzde 15’nin barış umutlarının kökten yok eden bir karar ile siyasetin dışına itildiklerini görüyorlar. Ve AKP, bu kararı kendine Kürt seçmenin oylarına konma olarak görüyorsa avucunu yalar diyorlar.

Kürtler kendilerine yüz yıldır reva görülen inkar, imha, acı, yoksulluk, ölüm, düşmanlık, güvensizlik sonucu oluşan yaklaşımın kapatma kararı ile barışı hayal etmenin bile artık mümkün olmadığını görüyorlar. Kapatma kararından sonra hangi Kürt bu ülkenin kurumlarına ve de en önemlisi adaletine güvenecek?

Kürtler artık kendileri ile ilgili her kararı, açılım ve iyileştirmeyi bir kandırmaca, bir aldatmaca olarak görmektedir. 25 yıllık mücadelenin sonunda, önüne konulan bütün yasa dışı engellere rağmen ilk kez Mecliste grup kurarak siyaset yapan Kürt halkının bu açılımına bile tahammül edilmediği inancını taşıyorlar. Ergenekon’a rağmen İttihatçı zihniyet ülkenin kılcal damarlarına kadar nüfuz ettiğinin açık bir gerçeğidir DTP’nin kapatılma kararı diyorlar.

Kapatma kararı Kürtlerde bu ülkenin vatandaşı değilmiyim sorusunu sorduruyor. Kürtler bu karar ile öyle zor bir duruma itildiler ki, Kürtler vatandaş olmayı istedikçe, hayır değilsiniz diyen bir zihniyet ile karşı karşıyalar. Siyasetin, hukukun yolunu kapatan zihniyet Kürtlere 86 yıldır olduğu gibi dağı mı işaret ediyor? Sorusunu soruyorlar.

Kürt siyasetinin Mecliste kapı dışarı ettiğine göre Kürtlerin isteklerini, taleplerini kime, nerede ve nasıl anlatmalarını beklediklerini soruyorlar. Kürdün sesini kısacaksın, inkâr, imha ve son olarak da tasfiye projelerini devreye koyacaksın; Kürdün ümidini, hayalini yıkacaksın; beklentilerinin tek siyasi partisini kapatarak ortalığı dinamitleyeceksin sonra da barış ve açılımdan bahsedeceksin? İşte Kürtler bu ikiyüzlü siyasete artık inanmıyorlar.

Maalesef Kürdün bugünkü ruh hali ve kapatmaya bakış açısı bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi