M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

İlginç günler ve HDP

İlginç günler ve HDP

Oldukça hareketli ve ilginç günler yaşıyoruz. Ortadoğu’da IŞİD canileri Suriye ve Irakta asker, Peşmerge, sivil katliamlarını sürdürmektedir. Cinayetlerini videolara çekerek etrafa korku ve dehşet saçarak dünyayı, dev ülkeleri bile sindirmeye çalışmaktadır.

Dünyayı yönetiyoruz diyen ABD ve AB ülkeleri bu karanlık çetenin kurulmasında ve bu hale gelmesinde büyük katkıları olmasaydı şimdiye dek çoktan ipini çekip yok etmişlerdi. Ama IŞİD’i onlar kurdu, onlar silahlandırdı, onlar binlerce yabancının bu çeteye katılmasını sağladı. Tek bir askerleri ölmeden Müslümanları bir birine nasıl kırdırır, İslam ülkelerini nasıl böler; İslam’ı nasıl küçük düşürür, sonra kurtarıcı rolü ile nasıl ve ne zaman müdahale ederler plan ve projelerini adım adım uyguladıklarından hiç şüpheniz olmasın.

Ortadoğu kan gölünde boğulurken Türkiye’de peş peşe ve de oldukça hızlı gelişmeler oldu.  Önce Cumhurbaşkanı seçimi gerçekleşti, arkasından yeni Başbakan atandı, derken yeni hükümet kuruldu. Eskiden bu kadar gelişme aylar bulurken AKP hükümetinin Başbakanı iken Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın dizayn, emir ve talimatları olunca yağdan kıl çeker gibi her şey bir hafta içinde olup bitti.

Memlekete, halklara, Ortadoğu’ya hayırlı olsun demekten başka bir şey diyemeyiz. Dilerim 45 yıldır yaşadığım, gazetecilik, öğretmenlik ve reklamcılık mesleklerimi icra ettiğim Konya Milletvekili, Dışişleri Bakanı iken Başbakan seçilen Ahmet Davutoğlu ve kabinesi en azında Kürd meselesi sürecini beklentilerimiz doğrultusunda hayırlı bir sonuçla buluşturur. Çözüm sürecinde yeni bakanı ile “şahin” kulvarına girmezler.

Bu hızlı ve ilginç günlerde; dünyanın gözünün üstünde olduğu bu coğrafyada Türkiye Kürdleri açısından çok önemli bir gelişme oldu. Cumhurbaşkanlığı adaylığına HDP adayı olarak partinin eş başkanı Selahattin Demirtaş gösterildi.

Selahattin Demirtaş’tan çok şey beklemeyenleri Demirtaş gösterdiği performans ile yalnız destekleyenleri değil, Kürd ve özgürlük karşıtı olan kesimler bile kullandığı dil ve yaklaşımı üzerine şaşırdılar. Medya da sırf Erdoğan’ın oyunu düşürmek için Demirtaş’a az da olsa yer verince söylemleri ile büyük puan topladı ve seçimlerde yüzde 10 oy aldı.

Çoğu kişi bunu muhalefette yaşanan tıkanıklık nedeni ile değişim isteyen bir kısım halkın Demirtaş’a yönelmesi ya da bileşenlerin bir araya getirdiği partilerin gücü olarak görse de gerçeğin öyle olmadığını düşünüyorum. Tamam, bir kısım oylar böyle gelmiş olsa da bana sorarsanız en çok Kürd ’ün Kürde gitmeyen oylarını Selahattin Demirtaş bir potada eritti.

Selahattin Demirtaş ağırlıklı Kürd halkı ve halkların özlemle beklediği sosyal, siyasal, kültürel hak ve özgürlük söylemleri, dönüşüm ve değişim ile ilgili belli bir yığına değil hemen hemen bütün siyasi partilere oy veren halk kitlelerin özlemini dile getirdiği için kazandı.

Nereden mi biliyorum? Önceki yazılarım da dile getirdiğim gibi; az da olsa yaşadığım Ankara ve Konya’da kanları aksa CHP altı ok akacak Kemalist ve ulusalcılar Ekmeleddin’e tepki olarak Selahattin dediler. MHP görüşünde olan ve yıllardır tanıdığım bir kısım insan da CHP gibi Tam düşünmese de, Selahattin Demirtaş’ın söylemi onlara da hoş geldiği için Demirtaş’a oy verdiler. Ya da sandık başına gitmeyerek katılım oranının düşürdüler.

Cumhurbaşkanı seçimlerinin Kürdler ve HDP açısından en önemli kazanım medyanın yıllardır yer vermediği HDP ve Selahattin Demirtaş’a ekran ve sayfalarını açması sonucu halk Demirtaş’ın da etkili konuşması ile partiyi ve Kürdleri tanıması oldu. “Kürdler bölücüdür” hafızalardan silinmiş miydi? Sanmıyorum, ama bir kırılma yaşadıkları da bir gerçek.

Peki, şimdi ne olacak? Türk seçmen ümidini kestiği CHP ve MHP muhalefetinden desteğini çekip, AKP’ye karşı HDP bileşenlerine oy verir mi sorusu akla geliyor. Demirtaş Türk halkının gönlünde bir kapı açıp bir arayış başlattıysa bile henüz yeterli değil.

Önümüzdeki genel seçimlerde HDP’nin bağımsız adaylar yerine parti amblemi altında seçimlere katılmasını son derece tehlikeli ve açıkçası da büyük bir tuzak olarak görüyorum. Çünkü bu arayış ve ilgi yüzeyseldir. Oy verecek bir ilgi değildir. 100 yıldır inkâr edilen Kürd halkına hak verme gibi bir düşünceleri yoktur. Genelkurmay Başkanının son 30 Ağustos Zafer Bayramı açıklaması bunun kanıtıdır.

Kürdlerin temel hak talepleri olan dil, kültür ve yerel demokratik özerklik talepleri az da olsa Mecliste gurubu olan bir partinin yasal zeminde mücadelesi ile mümkündür. Türk medyası, siyasileri, bürokrasi ve ırkçı çevrelerin HDP’yi dolduruşa getirip Meclis dışında bırakması için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan oyu öne çıkartarak tuzağa düşürmek için ne gerekiyorsa yapacaklarından kimsenin kuşkusu olmasın.

Unutmayalım ki bileşenlerin bir araya getirdiği bir parti yamalı bohçaya benzer. Her biri kendi ideolojisi, programı, ilkeleri olan; devrimci, sosyal demokrat partilerdir. Bunların bir araya getirdiği bileşen açıkça Kürd halkının isteklerine cevap vermez/veremez.

Yani HDP, yeni kurulan, ideolojisi, programı tek bir parti değildir. Somut ihtiyaca cevap verecek, statükoya karşı, değişim ve dönüşümü hayata geçirecek bağımsız bireylerin oluşturduğu bir parti değildir. Özür dileyerek tekrarlamak zorundayım. Yamalı bohça gibi bir araya gelen bileşenlerin önde gelenlerinin ideolojilerini parti içinde öne çıkarmalarını kimse önleyemez. Zaten eşyanın tabiatına da aykırıdır.

İyi niyetli kişilerin belli görüşe sahip birkaç partiyi bir araya getirmesi ile özgürlük, hak, eşitlik gibi hayati konularda aynı paydada buluşması mümkün değildir. HDP’nin Genel seçimlerde parti bayrağı ve adıyla girmesi demek tabela partisi olması demektir.

Peki, çözüm ne derseniz? Bileşenleri oluşturan partiler parti ideolojileri, programları ve taleplerini yeni bir parti kurulmuşçasına HDP çatısı altında dikta ederek ya da dayatmadan yeni bir demokrasi, yeni bir değişim ve dönüşüm için omuz vereceklerse olabilir.

Diyelim ki bileşenlerin geçmişteki yönetici ve sözcüleri dediğimizi yapacak olsalar bile; önümüzde dokuz ay gibi kısa bir zaman diliminde yapılacak genel seçimlere parti olarak katılmaları zor. Çünkü benim dediğim bugünden yarına 8-9 ay içinde olacak bir şey değil. Belli bir zaman dilimi ve yoğun bir emek ve iyi niyetle çalışılırsa olabilecek bir yöntemdir.

O yüzden ben diyorum ki HDP’nin mevcut bileşen partileri ve ideolojik görüş destek verenleri genel seçimlerde güçlü oldukları yerlerde, oy veren seçmenin kabulünü görebilen ve kazanacak adayları göstererek var güçleri ile değişim, dönüşüm, yeni bir çizgi ama seçimlere bağımsız girmeleri şimdilik akıllıca yol olduğunu düşünüyorum. Dilerim tuzağa düşmezler.        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi