M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

İktidar Savaşı

İktidar Savaşı

Ergenekon olayı gün yüzüne çıktığından beri iktidar savaşlarını yaşıyoruz.

Yazımın sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim. 72,5 milyonun 70 milyonu iki tarafında bazı konularda haklı, ama bazı konularda haksız olduklarına inanıyor.

Örneğin AKP’nin iktidara gelmesi ile planlandığı iddia edilen Ergenekon, Balyoz, Kafes, Ayışığı, Yakamoz vb. ülkede kargaşa yaratarak darbe girişimi gerçeğe yakın duruyor.

Ancak ortaya çıkan bunca kanıta rağmen bir grup medya, ulusalcı ve laikperest çevreler; CHP ve MHP gibi muhalefetteki partiler ve yüksek yargı içindeki belirgin çoğunluk hiçbir şey yokmuş gibi; her şey yalan, komplo ve hayal ürünü olarak görmesi 2,5 milyonu tatmin edebilir ama 70 milyonu tatmin etmiyor.

YARGI ERKİ

Örneğin halkın kahır ekseriyeti; 367 kararı hukukun neresinde vardı diye sorguluyor. Hukuk yerine taraflar kim güçlü savaşını yapıldığı halk arasında yaygın.

Yargının yüksek tepeleri ile iktidar iki rakip gibi güreşine tutuşmuşlar. Ülkede tam bir kutuplaşma ve kaos yaşatıyorlar. Taraflar hukuk yerine ideoloji savaşlarını yapıyorlar. Bu durum ülkeyi geriyor. Hatta halk gibi beni de korkutuyor.

İşin garip tarafı savaşanlar dinci, ümmetçi, tarikatçı milliyetçiler ile ulusalcı, laik, militarist milliyetçiler arasında olmasıdır. İkisinin de ortak paydası milliyetçilik ve Kürt sorununda tek yumruk olmalarıdır. İkisi de entegrasyon adı altında asimilasyoncudur.

Ne var ki iki tarafta katillere vatansever diyebiliyorlar.

Yargı halkı, milleti değil öncelikle devleti koruma ve kollama ile kendini yükümlü görüyor. Oysa milleti olmayan bir devlet yeryüzünde var mı?

Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılarak yerine özel yetki ve görevli mahkemeler getirilerek DGM kaldırıldı sayılmaz. Sadece ismi değişti, görevi aynen devam ediyor. Yüksek yargıdan emekli olan yargıç ve hâkimler bile defalarca bu garabeti dile getiriyorlar.

Adaletin terazisi bozuldu. Siyasi cinayetleri görmeyen bir adalet olur mu?

Oysa Cumhuriyet de, Adalet de dinamiktir, statik değildir. Zamana, gelişmelere, çağa ayak uydurmak zorundadırlar. Cumhuriyet’in kazanımı diye 1923’lere geri dönülemez. Bu Cumhuriyetin kazanımı değil, bazı kurumların kazanımı olur.

Adaletin de kendi içinde bölünmesi halkın gözünde adalet bitti olarak anlaşılıyor. Bir ülkede adalet biterse her şey biter. Yargıya güvenmeyen halk kime güvenecek? Vatandaş her şeyden yoksun yaşayabilir ama adalet işlemez korkusuyla yaşayamaz.

Tutuklanan savcı için “iyi ki tutuklandı”; görevden alınan savcılar için “iyi ki alındılar” diyen siyaset, bürokrasi, savcı, hâkim, avukat yani yargı erki olur mu? Hiç hukuk silah olarak kullanılır mı? Hukukta takım tutmak gibi bir yaklaşım olabilir mi?

SİYASET VE İKTİDAR

Tabii ki 70 milyonun AKP iktidarı içinde söyledikleri vardır.

Örneğin 2002 yılından beri bütün kurumları ele geçirerek kadrolaşma çabaları.

AKP’nin muhalefet yapan partileri ve kurumlara olumsuz yaklaşmasıdır.

Ülkede ne var ne yok özelleştirme adı altında satarak işsizliği arttırması. Yaptığı hatayı düzeltmek için binlerce işçiyi asgari ücrete mahkûm eden kölelik formülü gibi. Çöplükten beslenenlere iş kapısı açacağına elektriği olmayan eve oy almak için beyaz eşya vermesi gibi.

Demokratik açılım adı altında dağdakileri indireceğim diye yola çıkıp, düz ovada siyaset yapan bin beş yüz siyasetçiyi tutuklatması. Tutuklanan binlerce çocuğa 15-45 yıl arasında verilen cezalara seyirci kalması gibi.

“Allah yok, peygamber izne çıktı” zihniyetinde olan gardiyanları ve cezaevlerini ıslah edeceğine ödüllendirmesi ve benzeri insan hakları ihlallerine seyirci kalmaları.

Partisi kapatılmak istenince kıyamet koparan, ama DTP kapatılınca kılını bile kıpırdamayan kendine demokrat anlayışı.

Anayasa’da yaptığı ve yapmayı düşündüğü yasalar ülkenin önünü açan değil yargı ve siyasi erki yandaş yapmak için değişikliklere gitmek istermiş gibi bir intiba uyandırması.

Ulusalcıların ve laikperestlerin 87 yıllık tahakkümüne son verme adı altında tarikat, cemaatlerin etkisini güçlendirmeye yönelik yaklaşımlara göz yumması gibi.

Ama artık iki taraf içinde tek sesli bir medya ve tek sesli bir Türkiye yoktur. (Kürt sorunu hariç) Çok seste yok ama siyaset, erkler ve bürokrasi iki kutba hapis olmuş.

Bu yüzden batı anlamında demokrasi ve laik olmadan bu savaşı daha çok izleyeceğiz.

Taraflar Cumhuriyet tarihinin en büyük savaşını veriyorlar. Saflaşmalar netleşti.

Suç işleyeni yoruma ve taraftara göre görmeyen ve gören günleri yaşıyoruz.

Emirle adalet dağıtan yargı ya da yürütme ve yasama organı olur mu?

ÇÖZÜM

Bütün olumsuzluklara rağmen iki tarafında arzuladığı sistem çatırdıyor, hatta çöküyor.

Sözün özü 70 milyon 2,5 milyonun taraf olduğu iktidar savaşlarını bütün çıplaklığı ile görüyor. Bu kahır ekseriyet ne 87 yıllık vesayet ve tahakküm uygulamalarının aynen devam etmesini onaylıyor. Ne de AKP’nin sivil vesayet ve tahakkümünün altına girmek istiyor.

Halk çağa, günümüze, Avrupa normlarına uygun yasama, yürütme ve yargı eklerine kavga ettirmeyecek, devleti değil halkı koruyacak; herkesin ortak paydasını gözetecek bir Anayasa ve hukuk sistemini istiyor. Halk iktidar savaşı istemiyor.

Her kesimi temsil eden kurucu meclis yeni Anayasayı TBMM’nin önüne getirmeli. Bu meclis başta siyasi partiler yasasını değiştirmeli; yeni ve adil yüzde 10 baraj kaldıran bir seçim yasası getirilmeli. Yargının bağımsızlığı, evrensel normlara uygun sendika yasası olmalı. Vergi reformu getirilmeli.

TSK iç hizmet kanunun 35. maddesinin, kırmızı kitap (gizli anayasa) mümkünse tamamen kalkmalı, değilse “iç düşman” kitapçıkta olmamalı. YÖK kalkmalı, Üniversite tam özerk olmalı. Türban yasağı kalkmalı. 72 milyonun korkuları giderilmeli. Kürt kültürü üzerindeki yasaklar kalkarak yasal çerçeve getirilmeli. Partilerin, kurumların batıda olduğu gibi halkı iktidar yapan bir anayasa olmalı.

Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i; Sunisi, Alevi’si, Ermeni’si, Süryani’si, Ateist’i, Laikçisini tatmin eden bir Anayasa istiyor. Bu halk artık 12 Eylül’ün 30 yıllık baskıcı, garabet Anayasasından ve erklerin savaşından kurtulmak istiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi