Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Gever Tarihi

Gever Tarihi

Gever tarihi insanlık tarihinin ilklerini barındırmaktadır.

Eldeki bilgi ve bulgulardan yola çıkarak Gever Tarihinin prehistorik döneme kadar uzandığı söylenebilir.

SAT Golleri ve GEVEROK Yaylasında taşlara kazınmış ve avcılıkla geçindikleri anlaşılan taş devri insanlarının kaya figürlerinden PREHISTORIK donemden beri bu  bölgede yaşamın devam ettiği anlaşılmaktadır

Bölgenin sarp ve ulaşılmaz yapısı, Gever’i Mezopotamya’da meydana gelen savaşlarda Arayanlara sığınma ocağı yapmıştı.

İstilacı güçlere karşı verilen savaşlarda düzlük alanlarda iktidarlarını kaybeden Aryanlar Zagroslar’ın ulaşılmaz kısımlarına sığınmışlardı. Gever de bu alanlardan biri ve en korunaklı olanıydı. Cengizhan ve Büyük İskender’in giremediği bölgeydi, ayni zamanda Toroslar, Zagroslar ve Kafkasların birleştiği bu nokta Kurdistan’ın da merkezi noktasıdır.

Asur yazılı belgelerine göre bölge Horri, Niairi-Biani- Subbari, Kaldahar, Xaldi / Urartu ve Med ülkesi olarak adlandırılmaktadır. Aynı belgelerde Urartu-Xaldi sınırları içinde Van, Urimiye, Aral ve Hazar gollerinin bulunduğu, güneydeki sınırların da Asur devletine dayandığı belirtilmektedir.

Belgelere göre GEVER, Urartular döneminde bilim ve kehanet merkeziydi.

Meşhur Kral Yolunun gectigi Musasir kenti, Geli yé Şin geçidinden Asur topraklarını idare ediyordu. Geli yé Şin’ın yanı sıra Gever ovasına doğu, kuzey ve batıya açılan üç geçit daha vardı. Bu üç kapıdan batıya açılanı Urartu-Xaldi’nin başkenti Wan’a kral yoluyla bağlanıyordu. Kuzey ve doğu kapıları da İran’a açılıyordu. Urartu kralı Ispuini medya bölgesini kontrolüne aldıktan sonra baş tanrı Xaldi’nin saygı görmesi için ezeli düşmanları Asur sınırına açılan Geli yé Şin girişi (Adaklı / Alekan köyünün yukarısı)  ve Topızava’ya  (Karlı / Befırcan)  Asurca ve Horrice yazılan zafer stelleri diktirdi. Bilim ve kehanet kenti olan  Musasir - Micicir (halk arasında bilinen adıyla KENG) tarım ve el sanatları alanında da bölgenin ve zamanın en gelişmiş kentiydi.  Urartular döneminde tüm ova kanallar vasıtasıyla  parsellenerek ekilir biçilir hale getirilmişti. Bugün bile bu kanallar vasıtasıyla ovanın her tarafına su taşımak mümkündür. Gever merkezde mevcut kanallardan en önemlisi Cumhuriyet İlkokulunun kuzey doğu yönünden Şemdinli yoluna paralel 1 km uzunluğunda ve 3 metre yüksekliğinde olup, sulama ve değirmen işletme amacıyla taşıma toprakla yapılmıştı. Bir diğeri de Mexsudava (Kuru köy) yolunun Daralek mıntıkasından Mexsudava yönüne doğru –yola paralel- ve aynı ölçülere sahiptir. Kazma kanalların geneli ise ova içi sulama maksadıyla yapılmıştı. Bir diğer önemli olanı ise Arınç köyü karşısında Gever çayına yapılan bent ile başlayan ve Beré Pliskénın altından dağ silsilesini takip ederek Kalenin (Kışla tepesi) arkasındaki değirmenlere su taşıyan kanal ve devamında Geverin Orman mahallesinden Peylan (Güçlü) köyüne uzanan  çok amaçlı kanaldı. Buna benzer pek çok kanal ova içinde ve köylerde sulama, içme ve değirmen işletme amaçlı olarak yapılmıştı. Ancak Gever merkezde bahsettiğim ve taşıma toprakla yapılan sulama kanalları ne yazık ki bilgisizlikten dolayı kısmen yok edildiler. Cumhuriyet ilkokulunun arkasından Şemdinli yoluna paralel giden kanal (Yaşarların arsaları ile çevrili olanı)  kısmen ayaktadır. Binlerce yıl önce yapılan bu kanalların hala Kurdistan da isliyor olması kadim zamanda Gever’in önemini ve sahip olduğu medeniyet düzeyini göstermektedir.

Asur saldırısı sonrasında yıkılan Mıçiçir-Musasir kentinin yıkılmadan önce Kral Sargon tarafından tabletlere yaptırılan kabartma resimlerden anlaşıldığı kadarıyla kentin üç katli binalardan oluştuğu, bunun da o döneme göre ileri bir teknik olduğu kabul görmektedir. Ayrıca elde edilen ganimetler arasında tarihçileri en çok şaşırtan araçların mutfak malzemeleri olduğu, bu malzemeler arasında sofralarda kullanılan kaşık, tabak ve buna benzer sofra ve mutfak araçlarının o tarihte kullanılmış olması takdire şayandır, zira -tarihçilere göre-o dönemde bu tur araç ve gereçler henüz dünyanın hiç bir yerinde kullanılmamaktaydı. Kalenin mimari yapısını değerlendiren tarihçiler taştan yapılma beşik çatının  ve çok katli bina mimarimsinin de ilk defa burada yapıldığını ileri sürmektedirler.

Micicir kentinin yanı sıra Medler döneminde ovanın giriş yolları üzerinde bulunan Micic, Dara, Kerpil  (şimdiki köyler) küçük idari yerleşmelerdi. Daha çok güvenlik amaçlı noktalardı. Haberleşme amaçlı yapılan küçük hisarlar Kışla tepesini görecek şekilde Geliyê More- Berê plisk tepesi, Zizan sırtı ve diğer Geçitlerin güzergâhlarını takip etmekteydi. Bunlardan sadece Beré plisk tepesindekinin izleri kalmaktadır, bu da definecilerin kazıları sonucu ortaya çıkmıştır.  Zap vadisinde de bu iletişim hisarlarına ait kalıntılar kısmen ayaktadır. Bu hisarlarda yakılan ateşlerle bir diğer hisar uyarılıyor ve domino etkisiyle haber uzak merkezler ulaştırılıyordu. Yani geçmişte uzak mesafelerle iletişim bu hisarlar vasıtasıyla sağlanıyordu…

Geçmişte Geverin bulunduğu kısım -kışla tepesi- önemli bir kale ve merkezi bir yerdi.

Cumhuriyetin başlarına kadar da kışla tepesinde varlığını sürdüren kale kalıntısı, Gever’in 1936 yılında ilçe olmasıyla beraber buraya yerleşen cumhuriyet donemi Türk askeri tarafından kullanılmış ve 1950’lerden sonra da terk edilerek -Hakkari merkez kalesi gibi- yıkımı sağlanmıştır.

Eski Gever’in bulunduğu tepeler ve KALESİ (Kışla Tepesi) bugüne kadar herhangi bir kazı yapılmadığı için, ilçenin tarihiyle ilgili detaylara ulaşılamamıştır.  Ancak Kışla tepesi ve civarında tarafsız akademisyenler tarafından kazılar yapılacak olursa eğer, burada saklı değerler ve ilçenin eksik kalan tarihini  gün yüzüne çıkarmak mümkün olacaktır!

1900'lerin başına kadar Kurd ve Asuriler'in beraber yaşadığı Gever, diğer adıyla Dızé (Dize) ilçesi 1915 soykırımı ve sonrasında Rusların bölgeye girmesiyle (halk arasında SEFERBERLIK olarak bilinir) yıkıma uğramıştır.

1915 yılında Osmanlının halifelik fermanıyla kışkırtılan Kurdler binlerce yıl beraber yasadıkları Asurileri devlet destekli saldırılarla yerinden yurdundan kovarak, soykırıma uğratmış ve soykırım sonrası oluşan boşluktan yararlanan TC bölgeyi ortaklık ve din kardeşliği politikasıyla işgal etmiştir.

1900'lere kadar devam eden kültürel zenginlik, TC işgali ve uygulanan inkar ve soykırımlarla yok edilmeye çalışılmış olmasına rağmen günümüze kadar ayakta durmayı basarmış kadim bir yerdir GEVER. 

Kaynak:
E.Akurgal - Anadolu Med. Trh.
E.xemgin - Kurdistan Tarihi
C.Bender – Kurdistan Tarihi
W.Tori - Med İmp.ve Sonrası Kurdler

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi