Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Dil yarası

Dil yarası

“Bir dilin başka bir dil ile karşılaştırılması abesle iştigaldir…. Her dönem bir dil diğer bir dil karşısında avantaj yakalayabilir ya da yitirebilir…” Z. BAŞKALANİ

 

Gelinen süreçte kabul gören Kürt gerçeğine rağmen, hala bazı kafaların Kürtçe"yi inkâr etmeye çaba sarf etmesi düşündürücüdür.

 

Kürtçe"yi Türkçe ile karşılaştırmak doğru değil elbette, çünkü Türkçe 86 yıldır devlet dili ve devletin desteğini arkasına alarak Kürtçe"ye karşı avantaj yakalamıştır.

 

Egemen diller her zaman gelişmeye müsait olur, çünkü canlıdır. Günümüzde egemenliğini sürdüren Türk dili, devlet olma fırsatını yakalayınca beraber yolla çıktığı dostlarını ezerek kendine yaşama şansı yaratmıştır.

 

Dil Kurumu devlet dilini oluşturmak için, ilk önce yılın 12 ayı ile haftanın 7 gününün Türkçe isimlendirilmesi gerektiği yönünde harekete geçti.

 

12 AY"IN İSİMLERİ:

 

1- Ocak: Türkçe.


2- Şubat
: Kürtçedir. Şivat = Şılovehat = sulu kar geldi, demek oluyor. Bu ayda sulu kar yağdığı için Kürtler bu adı vermiş de denebilir. Ya da Şevhat = gece geldi. Uzun geceleri kastediyor. Akademik Kürtçe konuşanlar bunu “sibat” olarak kullanırlar! Oysa “sibat”=İbranici de kullanılır.

 

3- Mart: Rusçadır. İngilizce ve diğer Avrupalılar buna benzer seslendirir. March.


4- Nisan:
Arapça ve Kürtçe okunduğu gibi Kürtçe Nisanok anemon çiçeği olarak da bilinir. Ancak Kürtçe orijini “Av-rêl”dir. Suyun akmaya başladığı, yani karların eridiğini ifade ediyor. Diğer Latin dillerine “Aprel, April, Avril” gibi geçmiştir.


5- Mayıs:
May İngilizce.

 

6- Haziran: Süryanice.  Kürtçe Puşber ve Xizîran olarak bilinir.

 

7- Temmuz: Süryanice"dir. 

 

8- Ağustos: Latin kökenlidir.


9- Eylül:
Arapça ve Kürtçe de bilinir. “Îlon, êlol, eylil, ewlil”.


10- Ekim:
Türkçe. 


11- Kasım:
Arapça.

 

12- Aralık: Türkçe. Kısacası Ekim-Aralık ve Ocak aylarının adları Türkçe"dir. Geriye kalanlar yabancı.

 

HAFTANIN Günlerine bakalım:

1- Pazar: Bazaar  İngilizce"dir. 

2- Pazartesi: yarı Türkçe, yarı yabancı. Kök yabancıdır.

3- Salı: Arapça "isim"dir.

4- Çarşamba: Kürtçe "Çarşembi", anlamı da dördüncü gündür.

5- Perşembe: Kürtçe, anlamı beşinci gündür. (Pêncşembî).

6- Cuma: Arapça cem, toplantı günü anlamına gelir.

7- Cumartesi: yarı Arapça yarı Türkçe. Kök Arapçadır.

 

Gördüğünüz gibi bir devlet dilini yaratmak için kurulan “dil kurumu” yabancı kaynaklardan beslenerek önce ay ve gün isimlerini, daha sonra da Gagavuzca"dan, Fransızca"dan, Rusça"dan, İngilizce"den, Tatarca" dan, Arapça"dan, Kürtçe"den, İtalyanca"dan, Latince"den vb gibi dillerden kelimeler alarak yeni bir dil yarattı.

 

İlk Türkçe sözlüğün Araplara Türkçe öğretmek için Kaşgarlı Mahmut tarafından 1074 yılında 7500 kelimeden yapıldığı söylenmektedir.

 

Buna karşılık ilk Kürtçe sözlük İtalyan seyyah Garzoni tarafından İtalyanca- Kürtçe olarak 1787"de seyyahlara yönelik gündelik konuşma için yapılmış olup, 4600 kelimeden ibaretti.

 

Sonrasında İngiliz, Ferdinand Justi 1879"da 15.000 kelimelik İngilizce-Kürtçe sözlük hazırladı. Devamında Kürtçe"ye ilgi duyan diğer milletler Kürtçe sözlükler yapmışlar.


Bunlar: Franzsıca – Kürtçe, / Arapça- Kürtçe / Farsça-Kürtçe (60.000 klm) / Ermenice-Kürtçe(23.000 Klm.) / Rusça-Kürtçe 34.000 klm.(1957)…

 

Bu konudaki son Kürtçe-İngilizce sözlük çalışması Yahudi asıllı Michael L.Chyet tarafından yapıldı. Eserin Irak savaşından sonra bölgeye gelen diplomat, insani yardım çalışanları ve iş adamlarına yardımcı olacak şekilde hazırlanmış en kapsamlı çalışma olduğu söylenmektir.

 

Eseri hazırlayan Cheyt şöyle diyor: “Kürtler kendilerine duyulan nefreti özümsemiş. Beni Kürtlere çeken de buydu. Bu dili seviyorum ve ölmesini istemiyorum. Kürtçe ölmüş değil, ama modernleştirilmesi gerek. Türkler onlarca yıldır bu dili öldüremedi. Şimdi artık ölürse bundan Kürtler sorumlu olacaktır.”


Kürt dili yasaklı olması sebebiyle elbette geri kaldı ve bıraktırıldı.

 

Ancak dünya tarihinde zengin bir yeri olan Mezopotamya kültürü kadir / kıymet bilen milletler tarafından doğru değerlendirilmekte ve saygı görmektedir.

 

“…Fransa'da yayın yapan tanınmış dil dergilerinden Le Français Dans Le Monde, 2008 yılında yayınladığı “ dünyanın en etkili ve zengin dilleri” listesinde, -bütün yasaklamalara rağmen- (!) binlerce dil içerisinde ilk 30 dilin ardından 31"inci sırada Kürtçe"ye de yer verdi. Listede Türkçe de yer aldı. Türkiye"nin Cumhuriyetin ilanından sonra Türk Dil ve Tarih Kurumu"nu kurması, yaygın ve örgün eğitimi, zorunlu hale getirilmesi ve yazılı literatüre devlet destekleri sağlanmasına ve diğer dillerden beslenmesine rağmen, Kürtçe"den sadece 6 sıra ilerde yer almıştır...”

(http://www.kurdistan-post.org/News-file-article-sid-24756.html)

 

Osmanlı arşivlerinin açılacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.

“SALNAME” adıyla yazılan Osmanlı yıllıklarında kullanılan Türkçe"nin Arapça ve Kürtçe"den ne kadar etkilendiğinin görülmesini isterim.

 

Yine söylüyorum, Osmanlılarla İranlılar sürekli savaş ilişkileri içindeydiler ve savaş halinde olan toplumlarda kültürel etkileşim zayıf olur. Dolayısıyla Osmanlıda görülen Kürtçe etki Farslara mal edilmemelidir. Tahran İstanbul arasında tampon vazifesi gören Kürtler, aynı zamanda dönemin kültür kaynakları olan Şam, Bağdat ve İstanbul arasında da köprü vazifesi görüyorlardı ve kültürel gelişim Kürt dilinin vasıtasıyla Osmanlıya yansıyordu.

Ancak, kültürün kaynağında egemen olan dil Arap"çaydı ve din eksenliydi. Yani Arap kültür emperyalizmi din aracılığıyla tüm Müslüman kavimleri etkiliyordu.

 

Bu yüzden Asya"dan Avrupa kapılarına kadar uzun yıllar egemenlik kuran Türkler ne yazı ki TC dönemine kadar kendi dillerine sahip çıkamadılar.

 

Kürtler de aynı etki ile bir varlık göstermediler. Ama Osmanlılar döneminde her alanda Kürt etkisini görmek olasıdır. Bunun için Osmanlı arşivlerinin açılmasını beklemeye gerek yoktur. Örneğin bazı tarikat şeyhleri, Sultanlara hocalık yapanlar bile Kürt"tü. Said-i Kurdi, (Nurcular). F.Sultan Mehmed"in hocası Mela yê Giravî (Molla Gurani), müzikte ve edebiyatta da Dede efendi, Hacı Arif Bey, Baki, Nebi ve Nefi gibi şairler Kürt kültür zenginliğini Osmanlıya aşıladılar.

 

Daha önce de belirttiğim gibi müzikteki makamlar ve detayları incelenince klasik Türk müziğinin esas kaynağında hangi kültürün saklı olduğu anlaşılacaktır. Öyle ya bunlar orta Asya"dan getirilmedi ki, Orta Asya"da ki mevcut Kültürle şimdiki Anadolu"da mevcut olan kültürel birikim karşılaştırılırsa eğer, ne kadarının oradan geldiği görülecektir.

 

Benzeşenler Orta Asya kökenlidir.

 

Müzikteki Kürt etkisine birkaç örnek vermek istiyorum:

 

Peşrev= Kürtçe = ön koşu, ön giriş. Rast = doğru, yekgah = tekdurak, dugah = ikidurak, sêgah = üçdurak, çargah = dörtdurak. Gah = adım (Kürtçe) Ama müzikte durak anlamını taşır. Diğer makamlar: Kurdi, Acemkurdi, Kurdilihicazkar (Hacı Arif), Muhayyerkurdi, Nihavendkurdi, Sêgah, Araban Kurdi (Dede efendi), Gerdaniye, Ferahnak, Nava Kurdi,  Evcare, Seyri=seyır. Kürtçe seyr, seyrangah, seyr u sfer, seyran, kadın ismi olarak da kullanılır.

 

Bu gerçeklere bile inkarla yaklaşanlar vardır. Onlara göre Hz. Adem dünyaya indiğinde Türkçe konuşuyormuş, dünyanın tüm büyük şahsiyetleri Türk, bilimin öncüleri de Türk"tür.

 

Hakkari lisesinde okurken ülkücü bir edebiyat hocamız vardı. O zamanlar ülkücülüğü henüz duymamıştık (1972). Hoca okuduğu gazel ve kasidelerin tercümelerini yaparken kendisine müdahale ederdik. İlk müdahalemizde: “hocam bize açıklamana gerek yok, çünkü anlamını biliyoruz”. Hoca da: “hadi be, nereden biliyorsunuz?”

“hocam, yabancı dediğiniz kelimeler Kürt"çedir ve anlamları da şudur… ”  Dediğimiz zaman epey kızmıştı. Bize Kürtçe diye bir dilin olmadığını, Kürtçe sandığımız dilin aslında Farsça olduğunu, hatta Selahaddin Eyyubi ve diğer tüm İslam bilginlerinin de Türk olduğunu anlatmıştı.

 

Hocanın inkârı, diğer taraftan solcu öğretmenlerin özgürlükten dem vurması, bizi sola yönlendirmişti.

 

İnkârla ve üstünlük taslamakla bir dil ne yok edilir ne de yüceltilir.

 

Egemen olan avantajlıdır ve gelişmesini sürdürür.

 

Çanakkale"de bize kurşun sıkan dillere konuşmak serbest iken, bu ülkenin harcını kanıyla yoğuranların dilleri yasaklanmıştır (!)

 

Hangi vicdan bunu içine sindirir?

 

Onlar niye savaştılar?

 

Ortak bir temelde yaşamı paylaşmak ve kardeşçe yaşamak için, elbette.

 

Kardeşlik söyleminde samimi olan, bu vatan için şehit olanların dillerine saygı gösterir.

 

Kardeşlik olacaksa Newroz"u hep beraber kutlayalım.


Newroz pîroz bît.

 

Not: Kürtçe sözlük isteyenler netten bulabilir.

http://www.ferheng.org/kurdi.html

http://www.interkurd.com/ferheng.php

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi